İyi pazarlar değerli okurlar. Bu hafta da ülke gündeminde  kabarık bir liste var. Kazanda malzeme çok, biz bu hafta bazı malzemeleri kazandan seçerek aldık. Bunlardan brisi Cumhurbaşkanıyla Dış İşleri Bakanın arasındaki söz düellosu, diğeri KKTC nin milli geliri, üçüncüsü  yaz saati uygulaması ve sonuncu konumuz, her hafta olduğu gibi 1958-59 döneminde, Türkiye’de Büyük Millet Meclisinde Kıbrısla ilgili görüşmelerin tutanaklarıdır.
Keyifle okumanızıdilerim
  CUMHURBAŞKANI İLE DIŞ İŞLERİ BAKANI NEDEN KAVGA EDİYOR?
Siyasiler arasında ufak tefek tartışmalar her zaman oluyor. Çoğu politik veya ekonomik görüş ayrılığından ortaya çıkıyor. Bazan da populizm, oy paylaşımı nedeniyle tartışmalar çıkıyor. Bu gibi tartışmalar bir konugündeme geldiği zaman ortaya çıkıyor ve konu gündemden düşünce butartışmalar da sona eriyor.
Ancak son zamanlarda Cumhurbaşkanı ile Dış İşleri Bakanı arasında başyan tartışmalar, gündemden düşmek bir yana, gündem oluşturuyor. Hükümetin ve Dış İşleri Bakanının, toplumlar arası görüşmelere etkin olarak katılma talebi ve Cumhurbaşkanının buna  olanak tanımamasıyla ortaya çıkan tartışma, son zamanlarda söz kavgası durumuna dönüştü. 
Rum Yönetiminden kuzeydeki Maronit ve Rumlara gönderilmekte olan mallardan KKTC hükümetinin gümrük vergisi talep etmesi bir yana, Sayın Tahsin Ertuğruloğlu’nun Rum tarafının petrol ve doğal gaz araştırmalarına karşı koyduğu tepki kaynamakta olan kazanı köpürttü. 
Anlaşılan odur ki, Sayım Tahsin Ertuğruloğlu çifte intikam alıyor. Birincisi, 1963-1974 yılları arasında Rum hükümetinin TC Kızılayının hibe olarak  gönderdiği yardım malzemelerinden aldığı gümrük vergileri. İkincisi, Sayın Mustafa Akıncı’nın kendisini Kıbrıs görüşmelerine dahil etmemesi. 
Bir elinde güvercin tutan  cumhurbaşkanı imajını veren sayım akıncı aniden diğer elindeki kartalı sayın Ertuğruloğluna gösterdi. Aralarındaki söz düellosuhad safhaya vardı. Bir arkadaşıma sordum: “Neden Cumhurbaşkanı ile Dış İşleri Bakanı kavga ediyor?” Cevap: “Avaracılıktan”.
Mustafa Akıncı:
Bir elinde güvercin, diğer elinde kartal
Tahsin Ertuğruloğlu:
Çifte intikam
KALKINMIŞIZ DA HABERİMİZ YOK  
Geçtiğimiz hafta KKTC’de çalışmalarda bulunan Türkiyenin Kıbrıs işlerinden sorumlu devlet bakanı, yaptığı açıklamada, KKTC de milli gelir 25 000 Dolar  seviyesine çıktığı zaman, Kıbrıs sorunu kendiliğinden çözülecektir demiş. Bu hedefe ne kadar yakınız diye merak ettim. Bir araştırma yapayım dedim. 
Önümüzdeki sene, ICOH (Uluslararası İş Sağlığı Komisyonu)  2018 Nisan ayında İrlandada İş Sağlığı ile ilgili olarak bir kongre düzenledi. Kongreye giriş ücretlerini de , ülkelerin milli gelirlerine göre ayarladı.  Amaç, düşük milli gelire sahip ülkelerden gelecek olan delegeler, yüksek gelire sahip ülkelerden gelen delegelere göre, daha uygun fiyatla kongreye katılmalarını sağlamak. 
Bu amaç için de UNDP’nin 2013 te yayınladığı Human Development Report dökümanındaki verileri kullanmış. Bu verilere göre Kuzey Kıbrısta milli gelir ne kadardır? Bu, diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak biraz sonra vereceğiz. Ama önce, ICOH hakkında biraz bilgi vermekte yarar vardır. Kendi web sitesinden aldığımız bilgiye göre; ICOH 1906 yılında kurulmuş olup, kendi alanında kurulmuş olan ilk bilimsel sivil toplum örgütüdür. ICOH, Birleşmiş Milletler tarafından tanınmış olan bir STÖ olup ILO (Uluslar arası Çalışma Örgütü)  ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü)  ile sıkı bir çalışma içerisindedir.
Bu örgütün kabul ettiği listeye göre çeşitli ülkelerde fert başına yıllık milli gelir şu şekildedir..
SIRA NO ÜLKE GDP
1 Danimarka 56 687
2 Kongo Demokratik Cum       170
3 Hırvatistan 14 273
4 Kıbrıs Rum kesimi 29 623
5 Kıbrıs Türk Kesimi 21 000
6 Mısır    2 265
7 Ekvator Ginesi 17 544
8 Estonya 14 374
9 Falkland adaları 35 400
10 Fransa 41 226
11 Almanya 40 528
12 Finlandiya   44 688
13 Cebelitarık   43 000
14 Hong Kong   29 987
15 Lihtenştayn 134 392
16 Malta 19 543
17 Norveç 78 674
18 Portekiz 21 807
19 Suudi Arabistan 14 353
20 Singapur 37 394
21 İsviçre 65 003
22 Türkiye 8 215
23 Birleşik Krallık 35 239
    
Bu tabloya göre dünya ülkelerine göre ne durumdayız, 25 000 dolar hedefine ne kadar yaklaştık, yorumu okuyuculara bırakıyorum.
YAZ SAATİ Mİ - GÜNEŞ Mİ : 
Türkiye yaz saati uygulamasına, diğer ülkelere göre, seneler sonra girdi.  Arayı kapatmak için kış saatine geri dönmedi
Uzun yıllardır çeşitli ülkeler güneş enerjisinden daha fazla yararlanmak için yaz saati denilen bir uygulama yapıyorlar. Yani, bulundukları meridyen çizgisine bakmadan, güneşe göre saatlerini değiştiriyorlar.Yaz gelince saatleri bir saat ileriye alıp, kış gelince tekrar bir saat geri çekiyorlar. Türkiye bu uygulamaya olfukça geç başladı. Hatta bu yüzden 1974 Barış harekatı sırasında saat uyuşmazlığı çıkmıştı. Çıkarma 06 da başlayacak diye anlaşmışlar, Kıbrısta saat bir saat ileri alındığından Türkiyede saat 05 iken, Denktaş “Adanın her yerine çıkarma başlamıştır” diye  radyodan açıklama yapmıştı. Aslında harekat, Türkiye saatine göre 06’da, yani açıklamanın yapıldığı saatten bir saat sonra yapılacaktı.
Türkiye yaz saati uygulamasına oldukça geç girdi ama, diğer ülkelerde olmayan bir yöntemi seçti. Geçtiğimiz yıl, diğer ülkeler kış gelince saatleri bir saat geri çekti ama, Türkiye bu uygulamayı yapmadı. Yaz saatinde kaldı. Onunla uyum şiçinde olmak için  kKTC de yaz saatinde kaldı. Bu uygulama, hem Türkiyede hem de KKTC’de çalışanların ve öğrencilerin ortalık ağarmadan yola çıkmalarına neden oldu ve birçok kazalar yaşandı. KKTC’de 3 öğrenci yaşamını yitirdi. Bu sene aynı uygulama olmaması için sendikalar eyleme başladılar, çeşitli açıklamalar yaptılar.  
Konuyla ilgili olarak sendikalar yaz saati uygulamasını kabul etmeyeceklerini ifade ederek imza kampanyası başladıklarını açıkladılar.
 
TÜRKİYE’DE 1958 -59  DÖNEMİNDE   BMM’DE KIBRIS GÖRÜŞMELERİ (DEVAM) 
İsmet İnönü' nün görüşü (Geçen haftadan devam):
İSMET İNÖNÜ
......Türkiye ve Yunanistan arasında taksiminden başka çare yoktur, denilmişti.
Bu tarz, Türk hükümetinin son fedakârlığı olarak büyük Mecliste kesin karara bağlanmış ve bu kararı milletin benimsemesini temin için hersey yapılmıştır.
Şimdi önümüzde bulunan vesikaların mahiyeti, hükümetler tarafından şimdiye kadar takip olunan karşılıklı iki tezin terk olunması ve yeni bir esas istikametinde Kıbrıs ihtilâfının hallolunması teşebbüsüdür. Bu teşebbüse nihai safhasında emrivaki olarak kabul ve imza edilmiş bir şekilde Meclis huzuruna gelmektedir.
Tekrar ifade etmek lâzım gelirse, önümüzdeki prensip anlaşması tarafların şimdiye kadar güttükleri, Yunanistana iltihak ve adanın tanzimi tezlerinin kati olarak bertaraf edilmesi ve bu temele dayanılarak iki cemaatin beraber yaşamasını tanzim eden bir hal tarzıdır. İlk önce bu temel hakkındaki fikrimizi söyleyeceğiz. Ben, başlangıçta o kadar kesin taahhütlerden ve memlekette geniş galeyanlardan sonra, hükümetin kendiliğinden prensip değiştirmesinin Meclis huzurunda kaydedilmeye değer olduğunu belirtmek isterim. (l)
Ancak, yeni müzakere prensibinin sulh davasına ve memleketimize ve hatta Kıbrıs halkına getirmesi muhtemel olan faydalara çok kıymet veriyoruz. İçinde bulunduğumuz ittifak manzumesinde umumi selamet ve emniyet bakımından kuvvetli sebeblerin bizi anlaşmaya sevkettiğini takdir ediyoruz. Bu arada, kuvvetli dostların çok tesirli nasihatlerinin ehemmiyetli bir hissesi olduğunu tahmin etmekte güçlük çekmiyoruz.
Bütün bu sebeblerle, Kibrisin mecburi bağımsızlığı esasına dayanan yeni müzakere istikametinin, arz edeceğimiz kayıt ve şartlar altında tasvibine taraftarız. Bu kararın bizim için temel şartı şudur:
Biz taksim tezinden kati olarak vazgeçtiğimiz gibi, müstakil Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunan devleti Kıbrısın Yunanistana ilhakı ihtimalinden kesin olarak vazgeçmişlermidir? Anlaşma vesikaları iki tarafın tezlerini bertaraf etmiş olmak maksadiyle hazırlanmıştır. Ne dereceye kadar maksadın temin olunduğunu tahlil etmeye mecburuz. Çünkü anlaşmanın kıymeti ve ciddiyeti her şeyden evvel bu noktadaki vuzuha ve samimiyete bağlıdır. İlk önce taksim tezinin ne suretle bertaraf
edilmiş olduğunu söyliyeceğim. 
Anayasa projesinin 24-nci maddesinde Kıbrısın tamamen veya kısmen her hangi bir devletle birleşmesinin veya taksime müncer olacak tarzda bir istiklalin mümkün olamıyacağı tasrih edilmiştir.
Yine Anayasa hükümlerinden olmak üzere, Türkiye, Yunanistan ve İngilterenin Kıbrıs Devletinin istiklalini, toprak bütünlüğünü ve Anayasanın temel hükümlerini garanti eden bir anlaşmanın aktedileceği yazılmıştır. Anayasa hükümlerine atfen, Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye, İngiltere ve Yunanistan arasındaki Garanti ândlaşmasmın özü şudur;
Kıbrıs cumhuriyeti hangi devletle olursa olsun, siyasi ve iktisadî bir birliğe tamamen veya kısmen katılmamak taahhüdünü deruhte ediyor. Bu maksatla, Adanın her hangi bir devletle birleşmesini veya taksimi hususlarını doğrudan doğruya veya dolayısıyle mümkün kılacak her türlü faaliyetin memnu olduğunu ilân ediyor. Buna karşılık teminatçı üç devlet, anayasa ile müesse durumu kaydettikten sonra, Adanın herhangi bir devletle birleşmesi veya taksimi gayesini güden her türlü faaliyeti imkanları nisbetinde menetmeyi taahhüt ediyorlar.
Garanti anlaşmasının şimdi söyleyeceğim maddesine dikkatinizi çekeceğim. Üçüncü maddede deniliyorki, işbu anlaşma hükümlerinin ihlali halinde teminatçı devletler lüzumlu tedbirleri almak üzere kendi aralarında istişare ederler. Müşterek veya birlikte tesbit edilmiş bir hareketin ifasının gayrımümkün olması halinde, garanti eden üç devletten her biri eski nizamı iade etmek için harekette serbest bırakılıyor.
(1) Yurt çapında mitingler tertip edilmiş ve (Taksim)    fikri millete maLfedilmek istenmişti.