Bütün devletlerinde dünyanın aynı şey söyleniyor, korunmaktır hastalıkla en etkin mücadele şekli.

Korunmak, mesafe maske ve temizlenme el yüz beden temizliği ile etkili.

Kalabalıklarda bulunmayın.

Bizim burada emek yoğun fabrikalar var mı yok. Metro, metrobüs, semtler arası otobüs dolmuş taksi var mı yok.

Tıkış tıkış binmek zorunda olduğumuz trenler otobüsler var mı. Yok.

Salgın bir hastalığa karşı,  kendiliğinden  en korumalı konumdayız.

Milyon nüfuslu şehirlerimiz semtlerimiz yok.

Evlerimiz genellikle müstakil ya da altı sekiz haneli apartmanlar misafirlik komşuluk yok.

Hal böyle iken niye başa çıkamıyoruz.

Evvettt tamam anladım. Hükümet berbat.

İyi de bu berbat hükümet belinize tabanca dayayıp da sizi kalabalık ortamlara zorla sürüklemiyor ki.

Eski Başbakan, yeni Cumhurbaşkanı Tatar ile yeni Başbakan Saner, ya maskesiz dolaşırsınız kafe bar, dereboyu ya da vururum diye silah mı çekiyor size.

Evet,  kumarhanelere KKTC vatandaşlarının da gittiğini bilmemesi Sağlık Bakanı’nın tuhaf geliyor size ve ne tuhaftır ki, kanunen yasak olmasına karşın kimi KKTC vatandaşlarının kumarhane tiryakiliğinden vazgeçmemesi, salgın koşullarında bile vazgeçmemesi hiç de tuhafınıza gitmiyor.

Dört ile dokuzu çarparsanız otuzaltı ettiğini bir çırpıda bilemedi diye Sağlık Bakanı’nı yerden yere vururken, yahu topu topu beşyüz metre uzaktaki markete gidiyorum şart mı maske takmam tavrını hiç de aptalca bulmuyorsunuz.

KKTC gerek insan yerleşimi, gerek tanınmamışlığı, ekonomik durumu, trafik alışkanlıkları, özellikle köylerdeki müstakil konutları ve benzeri nedenlerle salgına karşı en iyi mücadeleyi verebilecek bir konumda. Ve birinci dalgada bunu çok iyi başarmıştı da, şimdi ise zorla salgının sürmesinden yanaymış gibi bir davranışlar bütünü içinde. Niye.

Niye.

Bunu sorun kendinize ve sonra da isterseniz, Kıbrıslıbirey olmak modern olmaktır diye övünmeye devam edin.

Sizden başka herkes suçlu.