7 Şubat erken genel seçimlerinde gerek Cumhuriyet Meclisinde gerekse kabine üyelerinde nesil ve yaş itibarıyle bir değişim de hemen farkediliyor. Bu değişim aslında Kıbrıslı Türk seçmenin de geleceğe yönelik istek, düşünce ve duygularını da çok güzel yansıtmaktadır. Özellikle seçim sonuçları sonrasında yeni nesil siyasal liderlerin 4’lü koalisyonla sonuçlanan çalışmaları sırasında ortaya koymuş oldukları duruş ve tavırları sadece içte değil, dış dünyada da bizleri biraz yakından izleyenler arasında  dikkat çekmiştir.
Kıbrıslı Türkler kesinlikle içte yaşadıkları birçok köklü ve sürüncemede bırakılmış ekonomik, sosyal ve demokrasi sorunlarının farkındadırlar. Gıbrızlı ağzıyla “garagözün perdesin dönüştürülmüş” bir yönetimin daha fazla devam edemeyeceğini de bilmektedirler. Anayasada da yazılı olduğu şekilde bir hukuk devleti olmada çok başarısız kalındığı, tutanın elinde kaldığı ve hesap sorulamadığı bir düzenin aynı zamanda bu adadaki Kıbrıslı Türk varlığının da hızla sonunu getirmekte olduğunu da derinden hissetmiştir seçmenlerin çoğunluğu. Açıklık, hesap verebilirlik ve denetimin olmadığı bir yapının devam etmesine karşı olan direnç,  kurulması bile çok zor denen 4. Koalisyonun gerçekleşmesine en temel nedendir. Anlaması gerekenler artık anlamalıdırlar. Kıbrıslı Türkler gözleri önünde yaşanan “masgaralıklara” karşı “artık yeter” demişlerdir.
Burda en sevindirici olan öz; ya da husus; Kıbrıs Türklerinin kendi kendilerini yönetmek adına büyük özverilerle yetiştirmiş oldukları yeni nesil önderlerini, çağdaş dünyanın gereklerine uygun olarak liderlik yapabilecek insanlarını, aslında dünya siyaset platformuna gururla çıkarmış olduklarıdır.
İçtenlikle inanıyorum ki, Kıbrıslı Türklerin 1963 yılından beri bu adada onurlu bir toplum ve insanlar olarak vermekte oldukları savaşımı şaka olsun diye yapmadıklarını dünya daha fazla öğrenecektir.
Neden yazdım bunları? Basın-yayın ve enformasyon alanlarında gerek devlet gerekse serbest olarak sürdürmekte olduğum 40 yıldan fazla çalışmalarım ve deneyimlerin kulağıma fısıldadığı, çok ciddi bir değişim ve dönüşüme hazır olmamız gerektiğidir.
İktidar  ciddi ve planlı ve programlı bir şekilde halkımızdan da alacağı destekle icraatlarını ortaya koyarken, muhalefetimizin de umarım ki, aynı ciddiyet ve titizlikle muhalefet görevlerini yerine getirme zamanıdır. Ülkemizdeki medya platformlarının sunduğu olanakları da en verimli bir şekilde kullanarak katılımcı demokrasinin yaratacağı ivme ile sorunlarımıza en sağlıklı çözüm bulma fırsatlarını da yakalayabileceğiz.
Cumhurbaşkanımız Akıncı’nın da sıkça dile getirdiği “incir ipi gibi” 50 yıldır uzatılan Kıbrıs görüşmelerinin de adam gibi ellenmesinin zamanı gelmiştir. Uluslararası konferanslarda bile hiç utanmadan ve çekinmeden bu görüşmelerin içine edenler ve içine edilmesine göz yumanlara karşı da en etkili siyasal ve diplomatik karşılıkları verilmesini istiyor ve bekliyoruz.
Klerides zamanında Rum toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti sözcülüğünden zamanla dışişleri bakanlığına getirilmiş olan Casuolides’in yerine, 5 yıldır Anastasiades hükümetinin sözcülüğünü yapmakta olan Hristodoulides’in getirileceği kesinleşmiştir.
Anastasiades’in politikalarının belirlenmesi ve yürütülmesinde ağırlık rol üstlenmiş olan sözcü Hristodolides güneyin özenle yetiştirdiği yeni nesil ve etkili ve tepkili politikacılardan birisidir.
Adanın her iki tarafında da yeni nesil siyaset ve politikacıların görev aldığı yeni bir döneme, Kıbrıs Türk tarafı olarak dünya standartlarında bilgi ve donanıma sahip genç liderlerimizle giriyoruz. Özellikle güney Kıbrısın taa Makarios döneminden devraldığı “Bizans entrikalarıyla” dolu politika ve uygulamalarını devam ettirmekte zorlanacaklarını söyleyebilirim.
Başbabakan yardımcısı ve Dışişleri bakanımız Özersayın daha yeni ettiği “iki lafına” karşı Rum medyasının ortaya koydu hassasiyet henüz küçücük bir başlangıç.
Evet. Kıbrısımız’da adam olma ve adam gibi iş yapma yolları da açıktır adam gibi bir çözüm bulma yolları da açıktır. Aynı Kıbrıs’ta tanınmış devlet olmanın arkasına saklanarak binbir çeşit oyun kurma, hile ve desise yapma yolları da açıktır. 
Çok gitmez en fazla altı ay içerisinde Anastasiades’in tavrı ve gideceği yollar belli olacaktır “Yusuf’un tası gibi” ortaya çıkacaktır. Başpapaz Hrisostomos seçimlerde Anastasiades’e açık destek verdiğine göre O’na bu Yusuf’un Tası hikayesini kutsal İncil’den bir kez daha okusun! Faydası olur zararı olmaz. Belki kendilerinden küçük (sayıca az) olan adadaşları  Kıbrıs Türk toplumunu siyasal eşit olarak olarak kabul ederler.