Can var mıdır bir başka canın karbon kopyası.

Kim kiminle tıpkısının aynısı olabilir ki. Var mı tarih boyunca böylesi bir aynılık ve olası mıdır.

Can candır canlar içinde biricik ve eşsiz..

Öğretmen de candır, tüzel kişiliği almadıysa canını canından biriciktir eşsizdir.

İmdi.

Her doğan başka bir candır.

Kendini eğitir kendi için, kendi bile ayrımında değildir bu sürecin ve fakat öyledir. Eğitir kendini her doğan anne babanın eğitmesinden başka ve ayrı olarak.

Sonra devreye adına eğitim dediğimiz süreç girer ve bu devletin zoru kanunun tahtı altındadır.

Sınıflara alınır 20-30 ayrı can.

Ayrı canların ayrı eğitimi olmasının gerekli olduğunu bilecekti öğretmen eğer memur tüzel kişiliğinin adı olan öğretmen sıfatı ile saptanmasaydı bordroya.

Yirmi otuz canı kızlı erkekli neye göre saptar da gruplandırırlar, küme halinde biçimlendirirler ayrı bir sorun da, yirmi otuz çocuk yirmi otuz kuru fasulye konserve bezelye değil ki,  onları her biri olarak onları, bilmeden tanımdan talim terbiye, ilk öğretim müdürlüğü, müfredat diye bir baskılama, dikte ettirme süreci ile canları alınır benlikleri iğdiş edilir de artık her biri bir ben değil, 3A sınıfıdır 5 kırmızı ya da moderniz ya tavşancıklar kümesi haline getirilirler

Artık hiç biri Ali, Yılper, Devrim, Evrim, değil,  kuşlar sınıfından başlayarak top yekün 1A,2B, 3 C diye anılacaklardır. Yılper’in ilgi alanı ne umurunda sistemin bakanlığı öğretmenin.

Ve anne baba öğretmen müdür bakan hükümet meclis ve devlet kendisi ile gurur duyabilir.

2010 doğumlular da konserve sanayine ham madde olarak girmişlerdir ve sonunda birkaç tanesi seçilen,  çoğu seçen, orduya asker, devlete memur, fabrikaya inşaata iş gücü, tüccara müşteri ve en hazini olarak da yeni doğacak olanlara öğretmen olmaya hazırdırlar.

Aksayan,  kötü giden insanı insanlıktan çıkaran bir sistemdir bu davranmalıyız, davranmalı ve evlatları kendileri olarak yaşatabilecek bir yol bulmalıyız.