Vay Halmizie!
Son günlerde olağan üstü durumlar yaşıyoruz. 
Sene başından günümüze, Bakanlar Kurulu, Sağlık Bakanlığı, salgın covid-19 nedeni ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve benzeri örgütlerin açıklamalarını takip ediyor. 
K.T. Tabipler birliği başkanı Dr. Özlem Gürkut ve arkadaşları, tüm sağlıkçılar... Virüsün duyulmaya başladığı ilk günden, inisiyatif alıp toplumu bilgilendirmek, korumak, temiz bilgiye ulaşmalarını sağlamak için çok çaba harcadılar, şu günlerde daha da fazla çalıştıklarını gözlemlemekteyim, iyi ki varlar...
Covid-19 virüsünün başa nasıl bela olduğunu; dünyada turizmi, ticareti, eğitimi, nasıl etkilediğini aylardır seyrediyoruz.
Beklene oldu,
Güney Kıbrıs ile dakika farkıyla Kuzey’de tedirginliğe neden olan “corona” virüsü konfirme edildi ve Kıbrıs haritası, Dünya Sağlık Örgütü’nün resmi internet sayfasında “kırmızı” renke dönüştü!
“Sebebi bilinmeyen zatürre” vakası olarak, Çin’in Wuhan şehrinden yayılarak çoğaldı... kentlerden, kıtalara yayıylan ve panik yaratan bu virüsü’ün etkilerini canlı yayınlardan takip ettik.
Aynen, 17 Ocak 1991 “Körfez Savaşı’nın” Koalisyon Güçleri tarafından Kuveyt’e yağdırdığı bombaları seyreder gibi, seyrettik!
İlk kez “Scud” füzesini duymuştuk. İlk kez bir savaşı canlı izliyorduk.
Ancak burnumuzun dibine kadar yaklaşan bu virüs ilk tecrübemiz değildi! SARS ve MERS virüslerinin yayılışını da tecrübe etmiştik çevirim içi veya çevirim dışı kanallar aracılığyla.
Kimilerine göre kaynağı uzay ve uzaylılara dayanan “Laboratuvar Virüsleri” hakkında “komplo teorilerini”, “yeni dünya savaşı” formatının ahlaki değerlerini tartışa duralım.
Kim/ler tarafından! Neden yapıldığı! Ve kimin için sorularına net yanıtlar bulamıyorum, 
Ama bildiğim bir şey var:
Kimisi   savaş üretir! Kimileri İklim barışı için mücadele verir. 
Kimisi “virüs” üretir! Kimileri temiz bir dünya için, “Rüzgar – Yağmur Hasatı” yapıyor!
Kimi toplumlar ekonomilerini “çöp’ten” kazanmaya çalışırken! Bizler etrafı çöp içinde bırakmakla meşkulüz.
İnsanlığı sevindiren veya üzen olaylar hep olmuştu, olacak...
Kıbrıs’a bulaşsam mı diye üç aydır tereddüt eden virüs, “evimizde”!
Panik yapmadan, tedbirlerimizi alarak, kendi örgütlerimize ve dünyadaki önlemlere kulak vererek, zamanlama hatası yapmadan, elbirliği ile bunu da atlatacağız.
Peki!
İthalatımız ile ihracatımız arasındaki çok büyük dengesizliği nasıl yeneceğiz?
Bir milyar sekiz yüz milyon küsur dolarlık ithalat yanında, ihracatımız yerlerde sürünüyor! Teşvikçi politikalar olmasa...
Virüsler için merak uyandı, tehdit olarak algılandı ve yaşama iç güdümüz devereye girdi, kriz masası... Önlemler, kurtulmak için mücadele veriyoruz! Takip eden günlerde daha da radikal önlemlerle, başaçıkmaya çalışabiliriz.
Ekonomimiz, dibe vurmuş durumda!
Varolabilmek için, toplumsal seferberlik, irade ve  ekonomik vizyon ortaya koymalyız.