Son günlerin en önemli ve tartışma konusu olan mesele, AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)’nın “Kıbrıs’ta ortak kabul görecek bir basın dili kullanılması”na ilişkin ortak yaşamın ve gerçekte yaşanmış olan hayatın olagelen olaylar zincirinde kullanılmaya başlanan kelimelerin, daha gerçekçi bir ifade ve tanımlama ile bu “ortak dil” sözlüğünde yer alması meselesidir.
AGİT’in bu girişimiyle yapılmaya başlanan çalışmalarda Türk-Rum karışık isimler yer almıştır.  
Bu konu nerden çıkıverdi ortaya ben de hayret ettim.  Lakin gerçekçilik ilkesinden hareketle hazırlanan ortak sözlükte yer alacak en önemli ifade, “İşgal” ifadesinin gerçekte işgal olmadığına dair olan ifadedir.  Tabii ki bunun yanında daha bir sürü Rum ifadeleri vardır.
Bu çalışma gün ışığına çıkınca, adeta Rum siyasiler ve Rum basın mesnupları birbirine girdi.  Adeta birbirlerini söz bombardımanına tuttular.
Bana göre bu çalışma ile Rumlar bir sorgulamanın eşiğine geldiler.  Hem de uluslararası bir platformada bir sorgulama.
AGİT gibi önemli bir kuruluşun buna öncülük etmesi, Kıbrıs sorununun çözümlenmesinde “karşılıklı güvenin oluşması ve buzların eritilmesine” matuf bir girişim olarak da nitelenebilir.
Rumların kendi iç kavgalarının görüntüsünde, Anastasiadis’e de büyük suçlama isnad ediliyor.
Bir Rum gazetesinde, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’le bazı siyasilerin “ifade özgürlüğüne” ilişkin ifadeleri yer alıyor.
Hristodulidis şu sözlerle yanıt veriyor tepkilere:
“Anastasiadis Hükümeti  ifade özgürlüğünü sorgulamamıştır.  Ancak kimsenin  sorgulayamayacağı bazı olgular vardır.  1974’te Kıbrıs’ta neler olduğunu, Türk istilasını ve süregelen işgalini kimse sorgulayamaz.  Bu, uluslararası örgütlerin kararları ve söylemlerinde açıkça kaydediliyor.”
Tabii ki gerek Anastasiadis ve yandaşları, bu konuda çok katı davranmamakla birlikte tepkilerini kibar tarafından ortaya koyuyorlar.  Bu tavırları da uluslararası örgütleri karşılarına almamak içindir.
Anastasiadis bu konudaki duygularını şöyle anlatıyor:
“Bunun AGİTşemsiyesi altında olması beni rahatsız etti. Gazeteciler arasında olsaydı, haklarıdır.  Örneğin ‘sahte devlet’ kelimesini kullanmayan birçok gazeteci ve siyasi vardır.  Kullanmayabilirler, hakları ve tercihleridir.  Ancak uluslararası bir örgütün işe karıştırılması ve BM’nin net ket kararları bulunan istilanın istila olmadığını, işgalin işgal olmadığını, mülklerin istismar edilmediğini, temel insan hakları olduğunu belirlemesi rahatsız edicidir.  Yarın bir anlaşma olduğunda bütün bunlar zaten ortadan kalkacaktır.”
Daha fazla söze gerek yok.  Herşey apaçık ortadadır.  Gerçekte bu çalışmada işgalin işgal olmadığının, Rumlar tarafından “sahte devlet” tanımlamasına KKTC’nin sahte devlet olmadığının belirlenmesi, somut ve kaçınılmaz gerçeklerimizdir.
AGİT gibi çok önemli kuruluşun böyle bir girişimi ve yıllardan beri Rumların KKTC’yi sahte devlet ve Türk askerinin adadaki varlığının işgal niteliği taşımadığını daha açık ve belgeler niteliğinde bu “konsensüs sözlüğü”nde yer almasını arzulaması, Kıbrıs sorununa yeni bir pencere açma niteliği taşır.
AGİT bir iyimserlik yapısı içinde bu çalışmayı başlatmış ama, bana ve birçok Türke ve pek çok da gazeteciye göre Rumların hala daha değişmediğini ve bu sözlükten sonra da değişmeyeceğini ifade edebilirim.
Temelde Rumlar “istila” diye nitelediği Türkiye’nin etkin garantisi ve garantörlük hakları çerçevesinde Rumların 15 Temmuz 1974 darbesi ile adayı Yunanistan’a ilhak etme operasyonunu engellemek ve adadaki soydaşlarını olası bir toplu katliamdan kurtarmak için yaptığını bütün dünyanın kabul etmesi çok önemlidir.
Rumlar hala işi cıvıtıyor.  
Peki Kıbrıs sorunu nereye kadar sürüp gidecek?  İlelebet bu iş böyle kalamaz ya...
Özellikle Türkiye’nin başkanlık sistemine geçişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önündeki fotoğrafı çok iyi okuması, bize geleceğimizi “Rumları ilelebet bekleyemeyeceğimiz” görüntüsünü veriyor.
O bağlamda hazırlanacak “konsensüs sözlüğü”nün de barışa pek katkı saylayacağını düşünmüyorum.
Hele biraz daha bekleyelim bakalım Rum tarafından ne sesler yükselecek ve AGİT’e ne ağır eleştiriler yönelecek, görelim.