Sağlıkçı doktorlar her zaman “Yürüyün” derler.  Yürümek güzel de, köpek gezdirmek bir başka olur herhalde.  O nedenle yazıma şu başığı attım.

                “Köpek bahane, yürümek şahane...”

                İnsan sağlığı için önerilen yürüme süresi, en az yarım saattir.  Şayet yürüyebilirseniz.

                Bir yıl olan bel fıtığı ameliyatıma rağmen günde yarım saat yürüyebildiğim için kendimi şanslı addediyorum.  En azından zamana yayılan iyileşme sürecinin ilacı, “Yürümektür” dedi bana profesör.  O bağlamda yürümeye ayırdım bugünkü yazımı.

                O yürüyüşlerde tanık olduğum pek çok insan, köpeğini koluna takarak hem köpeğin özgürce yürümesini sağlar, hem de kendisi mecburi yürüyüş yapar.  Esasında yürümeye bahane bulmak çok güzel birşey.  Neticede kârlı çıkacak olan sizsiniz.

                Şimdiki gençler ne kadar şanslıdırlar...

                Özellikle spor salonları gençlerle dolar taşar.  Bantta yürüme, ağırlık kaldırma ve daha nice vücut geliştirme aygıtları onları bekler.  Kimi insan evinin bir odasını spsor salonuna çevirdi.  Evinde bol yeri olanlar bu tür hazırlıkları yaparlar.

                Mesela yıllar önce başlatılan doğada yürüyüş sporu, bence en güzelidir.  Şayet herhangi bir rahatsızlığınız yoksa, neden bu sporlara katılmayasınız.   Doğa, her zaman bir ilaçtır insanoğlu için.  Özellikle ülkemizin mevsimsel yapısı buna çok müsaittir.  Bakmayın son bir hafta soğuklar ve yağmurlar hepimizi perişan ettti.  Lakin yağmurlar geçince açan o güzelim yaz güneşleri gibi bir sıcaklık, bedenimize D vitamini depolamaya çok müsait.

                Doğa yürüyüşleri sadece yürümeyle bağlantılı değildir.  Doğanın damla damla değişimi, bahara girişle beraber açan kır çiçekleri ve önünüzde uzanan geniş deniz ve dağ manzaraları, bambaşka bir haz verir insana.

                Söz hayvanlardan açılınca her zaman aklıma sahipsiz kediler ve köpekler gelir.  Ne kadar bakıma ve sevgiye muhtaç kedi köpek var sokaklarda.  Kedi veya köpek bakımı, vicdana dayanan bir gerçektir.  Şayet hayvanlardan tiksinir veya alerji duyarsanız, kesinlikle evinizde kedi veya köpek besleyemezsiniz.

                Bir zamanlar bizim evde altı yedi tane olmuştu kedilerimiz.  Onlara dışta yapmış olduğum barınaklarda çok mutlu oluyorlardı soğuk gece ve günlerde.  Hemen hemen her gün onları severken, onların sokulmaları ve sevgi arayışları beni etkilemiştir.

                Bir sabah kalktığımda şöyle bahçemde dolanırken, turunç ağacının altında altı tane kocaman tarla faresinin başları ısırılmış ve kanlar içinde leşlerini görmüştüm.  İşte o kedilerin marifetiydi o tarla farelerinin akibeti.  Yani bir yerde bizi korumuş oluyorlar diğer haşere ve zararlı haşerelerden.

                Son yıllarda genel anlamda dünyada sahipsiz kedi ve köpeklere olan duyarlılık hayli artmıştır.  Özel hayvan barınakları ve sahipsiz hayvan bakıcıları, onları duyarlı insanlarca sahiplendirmek için canla başla çalışıyorlar.

                Bir zamanlar bir yazı okumuştum...

                Anımsadığım kadarı ile Fransa’da çok zengin bir dul kadın, ölmeden bütün servetini köpeğine bağışlamış ve köpeğine nasıl bakılacağını, neleri sevip sevmediğini, kışın karlı günlerinde ve yazın kavurucu sıcaklarında ona nasıl bakılacağını, yıllık veteriner bakımlarını vasiyaatnamesinde yazmıştı.  Sanırım Fransız hukukunda bu tür bağışların “insanlar dışında” yapılacağına dair birşey yoktu.   Lakin bireyin yasal hakkı ve özellikle mutluluk çemberine bir katkı konulmasının da kaçınılmaz olacağı anımsatılmıştı.

                Ondan sonraki zamanlarda o hayvanın bir malikanede yaşamaya devam etmesi ve bakıcıların ona sahip çıkması bir yana, hemen hemen her gün ve her akşam o köpeğin ulumaları ve yüreğindeki acıları, sahibesini kaybetme gerçeğini ortaya koymuştu.  Tabii ki o köpek ölünce bütün o servet devletin hazinesine kalmıştı.

                Görüyorsunuz ya...  Dünyada neler oluyormuş.

                Bir gün telefonuma gelen görüntülü mesajda, acımasız bir adamın köpeği arabasının arkasına bağlayıp zorunlu koşmasını ve tükeninceye kadar yerlerde sürüklenmesini anlatıyordu o görüntüler.  O olay çok büyük bir tepki toplamış kamuoyunda ve o şahıs hakkında hukuki işlemler başlatılmıştı.

                Gerçekte hayvanların da bizim hayatımızın bir parçası olduğunu düşünerek hareket edersek, işte o zaman gerçek insan olduğumuzu bir kez daha anımsamış oluruz.