Bir kavramlar silsilesidir matematik de.

Nedir ki sıfır dediğimiz şey.

Yapılabilir mi tanımlaması. Elbette yapılabilir ve fakat tümü de soyut olan matematiksel kavramları kullanarak yapılabilir ancak.

Bir nedir, iki üç beş on beş,  kırk beş nedir.

Hiç nedir.

Hürriyet nedir örneğin.

Zındanda yatarken Deniz Gezmiş ya da Ecevit Zincirbozan’da iken hür değiller miydi.

Sakın, sakın değillerdi demeyin.  Serbest değillerdi ve fakat vaz geçmemişlerdi hürriyetlerinden.

Ve Lech Walesa tutuklu iken olduğu kadar hür değildi seçim kazanıp da Cumhurbaşkanı olunca.

Demem o ki kavramlar soyuttur ve biz onları eğip büktükçe somutlaşırlar, somutlaştıkça da manalarını yitirip pespaye anlamlar kazanırlar.

Kalkar Hülya Avşar,  özgür bir kadınım ben deyiverir.  Halâ daha ‘ Hürriyet’ adını kullanır bir medya şeyisi.

Kavramlar binlerce yıllık yaşanmışlıklardan süzülüp gelmişlerdir oysa ve asla eğilip bükülmemeleri gerekir.

Hakkınca kullanılmalı kavramlar. Kişi başına düşen gelirden tutun da, sınavda geçer not almaya alamaya kadar uzar gider incir ipi gibi kavramlara ihanetimiz.

On liranız var cebinizde, başka da zırnık paranız yok, arkadaşınız bir lira borç ister sizden verir misiniz.

On milyar liranız var ve arkadaşınız bir milyar ister verir misiniz.

Ondalıklar, yüzdelikler de soyut kavramlar.

Somutlaştırdıkça kavramları ayvalardan ayva beğeniriz yemek için ve ayva aslında güzel bir meyve.

Soyut düşündükçe anlaşılır insanın tabiata,  memlekete insanlığa karşı olan sorumlulukları.

Ve bir felsefe olan solun kendini somutlaştırmaktaki aptalca ısrarı başarısız olmasının en temel nedenidir.

Ahlâk, dürüstlük, hak  hukuk,  hak yememek adil olmak eşitlik, bunlar kavramlar ve bütün kavramlar gibi soyut.

Ekmek çalmak fırından haktır ekmeği olmayan için ve bunu suç saymak da haksızlık ve hukuksuzluk.

Yazı bitti türküye başlayın.

‘ uzun ince bir yoldayım’