Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci başladı bile! Zaten hiç durmamış; Corona morona demeden, ‘politika’ virüsü sinsice kıpırdanıp durmuştu. Ön plana çıkma olanağı bulmaması/bulamaması, işin başında devlet refleksinin baskın çıkmasındandı.

Şimdilerde olağanlaşma adımlarına koşut biçimde, sinsice kıpırdanmanın çok ötesinde, hızlı devinimdedir politika virüsü!  

Bu konuda her zaman söyleyeceklerim vardır ama ondan önce gelin COVİD-19 savaşımında “örnek ülke” konumunda olan Güney Kore’nin neden örnek ve farklı olduğuna bir göz atalım.

Sağ olsun, zaman zaman yazdıklarını bu sayfaya yansıttığım dostum Kenan Mortan, bu konuyu da güzel ve derli toplu yazıverdi.  

  Teşekkürlerle onun yazdıklarını okuyalım:

                    

“COVİD-19’TA KORE NEDEN FARKLIYDI?

“Güney Kore,  COVİD-19 mücadelesinde “örnek ülke”  konumunda, hemen her yerde karşımıza çıkıyor. Dijital teknolojiyi, COVİD’li vak’alar  üstünde bire bir  kullanması ve bunu bir takip  sistemi haline getirmesiyle birinci salgını önledi.

Kore, önlemlerinin temelini 2013‘te attı. “Yaratıcı Ekonomi Hamlesi” ile ekonominin çeşitlendirilmesi sağlandı. Ülkenin kültür ürünleri ihracatı,  elektrikli ev aletlerini geçti. 700 iri start-up şirketi içinde 10’u “unicorn” konumuna geldi.

Bu hamleyi tamamlayan  “Toplumsal Kurallarda Yenilik” hareketi oldu.  İkinci sınıf ve “evin anası” olarak algılanan kadınlar “girişimci kadın” olmaya yöneldi. 25-34 yaş grubu kadının %70’i işgücü oldu. Çocuk bakım parasına bütçeden harcanan para, İskandinav ülkeleriyle kıyaslanır hale geldi.

“Siyasette Yenilenme Hareketi” ise seçim sistemini değiştirdi, onlarca  yeni parti kuruldu. Toplumsal sorunlar hoşgörüyle ve sokakta tartışılmaya başlandı.

Bütün bunlardan 7 yıl sonra başlayan COVİD-19 salgınında hükümetin “dijital düğmeye” basması yeterli oldu. Önlemler bir toplumsal seferberlik olarak algılandı. Sadece erkeklerin yer aldığı bu tür işler, kadınlı-erkekli bir işbirliğine dönüştü. Start-up şirketlerin ortaya çıkardığı yazılım sektörü hasta  takip  sisteminde  çok etkili oldu. Katılım ve güvenin esas olduğu, toplumsal hiyeraşinin kırılmaya başladığı bu yeni ekonomik model COVİD-19 mücadelesinin güvencesini oluşturdu.

Sonuçlar siyaseti de ödüllendi: Salgının tam ortasında 15 Nisan’da yapılan genel seçimde ilk kez uygulanan nisbi temsil sistemiyle Minjoo Partisi çoğunluğu kolaylıkla sağladı. Katılım %66 gibi çok yüksek oran oldu. Bu partinin en önemli vaadi,  adalet reformunu sağlamak ve Kuzey Kore ile birleşme görüşmelerini hızlandırmaktı.

2014’te bir feribotun batması ve 304 Kore yurttaşının boğulması sonrası  bir “Yanık Mumlar Hareketi” başlamış, toplum  uzun süre “Eşitlik ve Yeni Siyaset İsteriz” sloganıyla çınlamıştı.

Bu tınının çıkardığı sesin iyi sonuç verdiği ve yeni bir siyasi ortam yarattığı, COVİD-19 mücadelesinde çok açık bir biçimde anlaşılıyor.

Kenan MORTAN”

***

            Aslında her şeyi açık seçik ortaya koyuyor Kenan Mortan dostum. Yine de kısaca yorumlayalım.

            2013’teki “Yaratıcı Ekonomi Hamlesi,” bu hamleyi tamamlayan  “Toplumsal Kurallarda Yenilik,” “Siyasette Yenilenme Hareketi” ile “Yanık Mumlar Hareketi”nden söz ediliyor.

2014’te bir feribotun batması ve 304 Kore yurttaşının boğulması sonrasında başlayan “Yanık Mumlar Hareketi” sonucu olarak toplumda uzun süre “Eşitlik ve Yeni Siyaset İsteriz” sloganının çınlamasından, bu tınının çıkardığı sesin iyi sonuç vererek yeni bir siyasî ortam doğduğundan söz ediliyor.

Yani COVİD-19 mücadelesindeki başarı rastlantı değil!

Konuyu bize getirmek isteyince insanın aklına “ister istemez” “Lapta marinası” ile ilgili durum gelmez mi?

Nereden ve nasıl bakarsanız bakın, Kore örneğindeki, adım adım oluşturulan sağlam ve çalışabilir yapıya karşı, bizde “devlet ciddiyetsizliği/kuralsızlık/rezalet” görmez mi insan?

Devlet ciddiyetsizliği, kuralsızlık ve rezilliğin temelinde ise, politik çıkarlar, küçük hesaplar, popülizm/halk dalkavukluğu ve bunlara doğuran çirkin ya da çirkinleştirilmiş politikalar var.

Parti içi dengelerden ya da dengesizliklerden beslenen politika virüsü var.

Bütün bunlara neden olan “çirkin politikacılar” var.

Bir Kore örneğine bir de bize bakınca, en hafif deyişle “bir tuhaf” olmaz mı insan?

Adamlar 15 Nisan’da (2020) seçimlerini bile yapmışlar. Sahi, bizim de 16 Nisan seçimimiz vardı.

Ne benzerlik değil mi?

Yoo… yoo…! Benzerlik değil, benzersizlik demeli!.