Aralık 2019’da Çin’de görülmeye başlandığında dilimize giren ve giderek yoğunluk kazanarak artık dilimizden düşmeyen “Corona,” nam-ı diğerle “Convid 19” ya da “Coronavirus,” uzun yıllar peşimizi bırakmayacak gibi görünüyor.  

Daha doğrusu er ya da geç, sonunda bir biçimde çekip gidecek ama izleri kolayca silinmeyecek. Sağlığı, siyaseti, ekonomiyi, eğitimi, stratejik dengeleri, uluslararası ilişkileri, devlet yönetimi anlayışlarını, edebiyatı ve sanatın tüm dallarını, insan davranışlarını, hatta kökü yüzyıllara dayalı bazı gelenekleri ve bir anda aklımıza gelmeyen birçok başka alanı, şöyle ya da böyle, az ya da çok etkileyecek; büyük olasılıkla bazı alanlarda köklü değişiklikler, değişimler görülecek…

KKTC ve CORONA

Siyasal arenaya, medyaya ve sosyal medyaya baktığımızda, KKTC, korona yüzünden  “toz duman içinde” görülüyor.

“Felâket dellallığı” gırla…

Siyaset, her zamanki popülizm batağında…

Sosyal medyada, düzeysizliğin dik alası sergilenmekte……

Daha da sayılabilir ama şimdilik yeter..

İnsan olan yerde “mükemmellik” diye bir şey olamaz. Bizde de yok. Hatalar da yapıldı. İhmaller de görüldü. Çelişkiler de sergilendi. Tutarsızlıklar da oldu.

Eleştirilecek çok şeyler de var. Hepsine katılıyorum da bazı olgu ve gerçekleri söylemem gerekir.

Çok iyi, yerinde, etkili bir “devlet refleksi” ortaya konduğunu görmemezlikten gelemem.

            Gerçi bu aşamada kesin konuşmak erkendir ama virüsle savaşımda, günümüz itibarıyla başarılı olmadığımızı söylemek insafsızlıktır. Tek tek ağaçlara bakıp ormanı görmezlikten gelmektir.

            Ben ekonomist değilim ama genel anlamda ekonomiyi oldukça iyi bilirim. En azından iyi izlerim. Ekonomi, Nobel ödüllerinden birinin konusu, üniversitelerde okutulan, onunla ilgili bölümler, fakülteler açılan, enstitüler kurulan bir bilim dalıdır. Buna karşın ekonominin, tüm sosyal bilimlerde olduğu gibi, “iki artı iki dört eder” benzeri kesin kuralları yoktur. Yıllardır dünyadaki ekonomik bunalımlar, denizlerdeki “gel - git” olayı gibi, gelip gidiyor. Her bunalımın gelişinde önlemler alınıyor, bu önlemlerin sonucu “pembe tablolarla” gösteriliyor ama bir çok kez, çok zaman geçmeden “sil baştan” geriye dönülebiliniyor.  Bu bakış açısı dolayısıyla, Corona krizinden kaynaklanan ekonomik önemlerin ille de başarılı ta da başarısız olacağı savında bulunamam. Bu önlemlerde -maalesef-  ta baştan çelişkili ve tutarsız kararlar alındı ama ekonomiye bakış açım dolayısıyla karar vermek için bu önlemlerin sonuçlarını görmek gerekir diye düşünüyorum.

                                                           SONUÇ OLARAK

Sonuç olarak söylemek istediğim şudur:

Siyasal erk,  ortaya koyduğu, iyi, yerinde ve etkili “devlet refleksi” gibi, virüsle savaşımında günümüz itibarıyla gösterdiği başarıyı sonuna kadar götürebilir ve uyguladığı ekonomik politikalar zararı en az düzeyde tutmada başarılı olursa, Kıbrıs Türk Halkı’ndaki “KKTC Devleti” algısına inanılmaz olumlu katkı yapacaktır diye düşünüyorum.

Tabii ki her şey olmuş bitmiş değildir. Gevşeklik, tedbirsizlik, ben yaptım oldu gibi böbürlenmeler, ikinci bir dalga olasılığında bizi perişan eder.   

Böyle bir algının, bizde ve dünyada sonuçları ne mi olur? Bunu da başka bir yazıda, belki de yazılarda değerlendiririz.   

            NOT: Şansızlık bu ya! Bilgisayarım, sokağa çıkma yasağı başlamasından birkaç gün sonra kilitlendi. -Elbette ki- kurallara uyarak evden çıkıp baktıramadım. Bundan doları bu sürede yazamadım da! Artık her hafta birlikteyiz.   

Ve sonuç alıcı  KKTC Devleti olarak,. .