KKTC üniversitelerinin yeni öğretim yılındaki düşüşü, genel anlamda bir sarsıntı gibi görülse de, yine de kötümser olmamak lazım.  Yapılan son açıklamalarda, KKTC ünversitelerinde bu yıl verilen 17 bin 80 kontenjanın sadece 8 bin 178’ı doldu.  Ek yerleştirme ile birlikte, TC’den ülkemize gelmesi beklenen öğrenci sayısına 1448 daha eklendi.  Gelen yerleşim ve ek yerleşen rakamlar toplandığında bu yıl ülkemize TC’den 9626 öğrenci gelmesi bekleniyor.
Geçen yıl TC’den KKTC’ye yerleşen öğrenci sayısı 11 bin 777 iken, bu yıl, 2151 düşüşle 9626’ya geriledi.
Kısacası geçen yıla oranla, KKTC üniversitelerindeki öğrenci sayısında düşüş var.
Gerçekte bu düşüşün nedenleri irdelenmeli ve doğrular belirlenmelidir.
Kabul etmek lazım...
Son döviz krizi ve ailelerin geçirdikleri sarsıntı, hafife alınmamalıdır.
Hemen hemen Türkiye’nin bütün illerinde üniversiteler açılmış ve bölge öğrencilerine çok büyük avantaj sağlamıştır.  Yine de herşeye rağmen, birçok TC uyruklu öğrencinin KKTC üniversitelerini tercih etmeleri bizim için bir fırsattır.
Bir diğer deyişle, KKTC’ye gelen öğrenci sayısında %22 düşüş vardır.
Genellikle maddi durumları iyi olan TC uyruklu aileler, yine Türkiye’nin en ünlü özel üniversitelerine yöneliyorlar.  Lakin yine de KKTC bir tercih olarak önümüze çıkıyor.
Gerçekte TC uyruklu öğrencilerin KKTC üniversitlerini tercih sebepleri, hem yabancı dil avantajına, hem de kaliteli öğrenim verilmesine dayanıyor.
    Son günlerin en çok konuşulan konusu, hiç şüphe yok ki üniversitelerde kaliteli öğrenim var mı yok mu, meselesidir.
Ülkemizde çoğalan ünveriste sayımız arttıkça, bazı öğrenim ve eğitimciler,  “Üniversitelerimizde kalite düşmüştür” diyebilmektedirler.
Gerçekte her zaman göz önünde olan ve bugüne kadar yapmış oldukları kaliteli eğitimin sahipleri bellidir.  O bağlamda DAÜ, YDÜ, GAÜ ve Lefke Üniveristesi LAÜ’nün kalite ve prestijli üniversiteler olduğunu düşünüyorum.
Bazı akademisyenlerin bu sözü etmeleri de gerçekten düşündürücüdür.
Özellikle yayıncılar ve program yapımcıları bu işin peşine düşerek, bütün ünivesitelerin katılacağı bir panel veya bir konferanslar serisi düzenlemelidirler.  İşte öyle bir anlamlı toplantıda üniversiteler ortaya koyacakları görüşleriyle, “kaliteli öğrenimi” tartışma malzemesi yapmalıdırlar.
Genellikle bu gibi panellerle üniversitelerimizin kalitesi ortaya konacağından, sanırım kimse bu işe pek sıcak bakmıyor veya bakmayacak.
Şayet konuyu daha da genelleştirirsek, o zaman sormak lazım!
“Türkiye’deki üniversiteler gerçek anlamda kaliteli midir ve kaliteli eğitim verebilmekte midirler?”
Tabii ki son döviz krizi ile ailelerin ekonomik açmazları da gündeme gelmiş oluyor.
Bir de güneydeki Rum üniversitesinde öğrenim görmekte olan öğrencilerimizin durumuna da temas etmekte yarar vardır.
Bu öğrencilerimiz güneydeki yüksek okul ve üniversitelerde eğitim almakla elbette ki büyük hedefleri vardır ve gözleri de ada dışındaki üniversitelerde yüksek lisans veya dış ülkelerdeki üniversitelere transfer vardır.
Bu öğrencilerimiz neden KKTC üniversitelerini tercih etmiyorlar, bunu da sorgulamak lazım.
Bu durumdaki ailelerin ebeveynlerine sorduğumuzda, “Rum kolejleri çocuklarımızı GCE’lere mükemmel hazırlamaktadırlar” derler.  Tabii ki kastedilern okul, günedeki İngiliz Okulu’dur.
O halde, “parası olan konuşuyor ve atıp tutuyor” da diyebiliriz.
Dövizin bu kadar tırmanışına rağmen, Türk ailelerinin hala döviz ödeyerek güneyde çocuk okutmaları da düşündürücüdr.
“Kalite” derken, güneyde öğrenim gören evlatların, hiç de ihtiyaçları yoktur Rum üniversite veya kolejlerine demek istiyorum.
Bunlar bizim eksilerimizdir.  Bir öğrenci kitlesini kaybediyoruz ve dövizi Rumlara akıtıyoruz.  Rumlar da yükselen döviz değerleri ile bütün alış verişlerini kuzeyden yapıyorlar.
O bağlamda gerçekten üniversitelerim başbaşa verip şu kalite meselesini iyice konuşup, önümüzdeki tabloya doğru çizgiler çeksinler diyorum.