Kıbrıs Gazetesi’nde günlük karikatürleri yayımlanan Utku Karsu ile sanattan, yaşamdan söyleşi gerçekleştirdik.  “Doğduğum günden beri politik bir sistemin içindeyiz. Sanırım politik çizgime devam edeceğim” diyen Karsu halkın ihtiyaçlarını ve sorunlarını anlatmaya çalışıyorum dedi.
“Karikatürlerimi sevimli gösteririm. İnsan figürlerini kullanıyorum ve onlara sevimlilik katmak hoşuma gidiyor” diyerek bütün insanlar güzeldir hissini vermek istediğini söyledi.

Soru: Çizim ve karikatüre nasıl başladınız?
Utku Karsu:
Karikatüre ortaokul zamanlarımda ve politik karikatürlerle başladım.
Bu işi yıllarca yaptığım için insanlar beni şöyle görürler. Ne solcuyum ne de sağcıyım bunu beyinlerinde oturttular. Kim iktidar olursa olsun ben halkın dilini temsil ederim. Halkın ihtiyaçlarını ya da vatandaşın sorunlarını anlatmaya çalışıyorum.
Maalesef ki doğduğum günden beri politik bir sistemin içerisindeyiz. Sanırım politik çizgime devam edeceğim. Bana karşı eleştiri yok aksine bana karşı hoşgörü var.
Karikatürlerimde yuvarlak hatlarım var. Karikatürlerimi sevimli gösteririm. İnsan figürlerini kullanıyorum ve onlara sevimlilik katmak hoşuma gidiyor. Karikatürlerimde kel insanlar var. Aslında karikatürlerime başka bir ifade daha kullanmak istiyorum. Bütün insanlar güzeldir hissini vermek istiyorum. Başka karikatür çizenlere bakıyorum. Kadınları çizerken vücut hatlarını çok dikkat çekici çiziyorlar. Benim hayatımdaki güzel insanlar kalpleriyle güzelleşir. Onun için karikatürlerimde güzel bir kadın değil de bir anaç kadın çizmeyi seviyorum.
Karikatürlerimle ilgili hayatımda büyük bir eleştiri oldu. Benim meşhur çıkartma karikatürüm vardı. Hatta çalıştığım kuruma siyah çelenk bıraktılar.  Gazeteyi hiç incelemeden Halkın Sesi gazetesinde  çalıştığım zamanlarda gazeteye transit girdi. Böyle maceralarım oldu.
Diyanet İşleri Başkanı sabahın köründe beni arayıp  “neden Allah’ı çizdin?” diye soru sordu. Bahsettiğim karikatürümde Allah’ı çizmedim. Daha doğrusu karikatürü istediğin gibi çizip karakterleri çevirebilirsin. Ama usturuplu çizersen. Hiçbir zaman Bakanı ya da eleştireceğin birisini vücudunu normal çizim kafasına hayvan figürünü çizmem. Yılların tecrübesinden dolayı karikatürlerimi istediğim kalıba sokabilirim.
Bir insan kendini fazla anlatamaz. Daha doğrusu oturup kendisini anlatamaya başladığı zaman ben o sohbetten fazla zevk almam. Beni çok tanıyan birisine sormanız lazım “ Utku nasıl birisidir” diye. Ben ön plana çıkmayı çok sevmiyorum. Bazı karikatürcüler var. Televizyona çıkıyorlar ve takım elbise giyip karikatürün geçmişinden bahsediyorlar. “Vaz geçin arkadaşlar, karikatür eğlence işidir ve bundan keyif alıp, mutlu olun.”

Soru: İnsanlarımız karikatür çizimlerine nasıl bakıyor?
Utku Karsu:  Takipçilerimden yola çıkarak bir yorum yapmam gerekirse, insanlar karikatürlerimle ilgileniyor. Çizdiğim karikatürler yurtdışında da takip ediliyor. Çünkü yurtdışından benimle görüşmek isteyenler var. Benimle görüşüp beni televizyona çıkan arkadaşlarımdan çok özür dileyerek çok göz önünde olmayı sevmediğimi dile getiriyorum.
Bir dönem eleştiri yağmuruna tutulduğum bir karikatürüm vardı. Bir çıkartma gemisinden insanlar koşturarak çıkıyor. Turizm patlamasının olduğu dönemde böyle bir karikatürüm vardı. Türkiyeli arkadaşlarım “vay Allah’ım” dediler. Benim ruhumu tanısalardı o yorumları yapmayacaklardı. Yaptığım karikatürün manası “hani girme sorma hanıdır” eğer sen burada yaşıyorsan benim duygularımı yaşıyorsun. Kimse elinde üç kuruş parayla ya da elinde kimlikle gelsin eşime, anneme hırsızlıkta ve hakarette bulunsun istemez. Bunun örnekleri elimde var. Bu kişiler toplanıp Kıbrıs Postasının olduğu yere geldiler.
İnsanlar beni fazla tanımıyor. Medyatik olmadığım için insanlar beni çizimlerinden tanıyorlar. Karikatürlerime şöyle sloganlar buldular. “ Ben İngiltere’den gazel okuyormuşum, gel bizim ülkede karikatür yap” gibisinden beni tanımadan sürekli bir yorumda bulundular.
Geçmişte Türkiye, isteyen Kıbrıslı Türklerin Türkiye’de yaşama hakkı verdi. Büyükbabam, kardeşleri ve anneannem karar verip Antalya’ya gittiler. Büyükbabam orada fazla dikiş tutturamadı. Anneannemi alıp tekrardan Kıbrıs’a geldiler. Annem ilkokuldan üniversiteye kadar Antalya’da okudu.  Annem o dönemleri bize çok anlattı. Mağusa’da yük vapurları varmış ve limana filikayla giderlermiş. Hatta annem anlattığı zaman kendisiyle sürekli dalga geçerdim. Siz elbise giyip tırmanırken alttan da size mi bakıyorlardı?
Türkiye’ye vapur dokuz günde gidermiş. Yük vapuru olduğu için insanları dağıta dağıta giderlermiş.  Annem deniz görmek istemezdi.
Haber Ve Fotoğraf: Esengül Aykaç
VATAN ÖZEL 

Editör: Mehmet Kasimoglu