Kumda Kahve’ye ilk adım atar atmaz içinizi ısıtan görsellerle karşılaşıyorsunuz. Bu görseller insanı Yeşilçam setlerinin tam ortasında hissettiriyor.
Özenle seçilmiş görseller ve her noktası incelikle düşünülmüş dekorasyonu ile kendinizi bir anda rüyanın ortasında buluyorsunuz.
Duvarlarında bir döneme damgasını vurmuş bize bizleri anlatan sıcacık film afişleriyle buram buram nostalji kokan bu mekan gelen müşterilerini nostalji evrenine gönderiyor.
Kumda Kahve 2015 yılında açılmış. İlk açıldığından bu yana kendi içinde büyüyen bu mekan Yeşilçam düşkünü müşterilerin vazgeçilmez adresi oldu.

Soru: Öncelikle sizi tanıyabilir miyim?

Şevket Sarıhan:  Yolumun buraya nasıl düştüğüne bakarsak; hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey kaderin bir çizgisidir. Zaman bizi her yere götürebiliyor. Hiçbir zaman Kuzey Kıbrıs’ta iş kuracağım hiçbir zaman aklıma gelmezdi. Bir yerden bir teklif gelince, bir şeyler de olunca onunla ilgili hemen fikirlerin olabiliyor.
Kuzey Kıbrıs’a 2005’te  geldim. 2015’te Kumda Kahve’yi açtık. İlk kafeyi açarken daha küçüktü ve bir sürü eksikleriyle açılan bir kafedir. Ben şundan yanaydım; her zaman da bunu savunuyorum.  Biz kendi kahvemize önem vermediğimiz sürece kendi kültürel faktörümüzden uzaklaşıyoruz. Çünkü bazen öyle bir şey oluyor ki, bizim sunduğumuz kahveyi turistler “bu kahveyi nasıl içeceğim” diye soruyorlar. Aslına bakarsak bu da güzel bir şey…
Bundan 2015 yılında mesela biz Türk Kahvemize önem vermeden, sadece bir su ve kahveyle servis edip içelim mantığındaydık. Şimdi ise artık daha çok önemseyerek, daha çok dikkat ederek veya kendi kültürümüzü bilerek hareket ediyoruz.
Kahvemizin o kadar çok güzel kültürü var ki, insanlara bunu anlattığımız zaman “hadi ya, öylemi” demeye başlıyorlar. Dükkanın Yeşilçam konseptine de gelince; zaten benim de yaşımın vermiş olduğu bir zamandır. Biz Yeşilçam ile büyüdük ve onlarla hareket ettik. Kefeyi açarken, Türk Kültürüne özgü olmasını tercih ettim.
Genellikle diğer kafelerde yabancı müziklerle yemeğimizi yiğiyoruz, kahvemizi içiyoruz. Ne de bizim kültürümüzde de bu olmasın? Sonuçta bizim bulunduğumuz konum itibari ile de turistlerin de oldukça hoşuna gidiyor. Bu bizim için çok önemli bir faktör.
Siyah beyaz filmler, filim artistlerinin resimleri, not ağaçlarımız kafemizin konseptleridir. Hatta bir çok turistin notları not ağacımız da yeri oldu. Çok fazla reklam yapmadan, insanları reklam gözüyle görüyoruz. İnsanları nasıl reklam gözüyle görüyoruz? Geçmişte ki aldığımız eğitimlerde şunu görüyoruz; en güzel yatırım, insandır. Bir insanı buradan mutlu bir şekilde gönderirsem, bu da bize 25 insan olarak geri döner. Bu hizmet sektörünün vermiş olduğu mantık politikasıdır. Ben bu mantık politikasına inanıyorum. Dışarıdaki reklamı tanınmış insan faktörüne vereceğime, kafeye gelen insanlara vermeyi tercih ediyorum. Bundan dolayı kazandığımıza inanıyoruz. Buraya gelen insanları bir müşteri gözüyle görmüyorum. Hepsini bizim misafirimiz gözüyle görüyorum. Bu şekilde düşünüp, hareket ediyoruz.
Umarım Kumda Kahve devam eder. Birçok insan “neden başka yerlerde şubeler açıyorsunuz” diye soruyor. Biz özüyle olup, tek olmasını tercih ediyorum ama zamanı geldiğinde bir Franchising verme ihtimali olabilir mi? Olabilir…
Geçenlerde başıma gelen bir olay; bizim İnstagram hesabımıza Ordu’dan yazan bir kişi, “Kumda Kahve hakkında bilgi almak istiyoruz. Nasıl yapabiliriz…” diye sorulduğunda çok hoşuma gidiyor. Arama motorlarına girdiklerinde bizi görmeleri ve bizi önemsemeleri
ve dikkate almaları çok güzel bir duygu. Bu durum bir seferliğe mahsus olmadı. Türkiye’den bize yazan birkaç kişi daha oldu.

Soru: Kumda Kahveyi aşamasıyla bize anlatır mısınız?
Şevket Sarıhan: Birincisi bize gelen müşteri sayısı dört diyelim ve bu dört kahveyi küçük tek fincanlık cezvelerde yapılır. Hiçbir kahveyi iki kişilik yapmayız. İkincisi kumda kahve 90 ve 100 derecede olmalı ki yavaş yavaş pişirilmesi gerekiyor. Bazen müşterilerimizin en büyük şikayetlerinden birisi “kahvemiz geç kaldı.”  Aslında bunun nedeni zaten kumda pişirilmesi ve kahvenizin bir zaman, bir sürece ihtiyacı olmasıdır. Eğer ki makine da yaparsak iki dakika da müşterinin önüne gitmiş olacaktır.

Müşterilere kahveyi servis ettiğimiz zaman beğenilerini de alıyoruz. Kumda kahveyi yaptığımız  zaman cezveyi fincana üç seferde aktarıyoruz. İlkinde köpük dedikleri ama  kaymak derim ben ona çünkü bir Espresso’nun nasıl ki kendi üzerinde bir kaymağı varsa bana göre Türk Kahvesi ne kadar iyiyse onun üzerinde o kaymağı muhakkak olur. İkincisinde orta bir ayar olur. Üçüncüsünde ise lezzetini katan kahve olur. Bir cezveden fincana kahve üç seferde aktarılır.
Sunumu ise gül şerbeti, lokumu ve suyuyla birlikte misafirlerimize servis edilir.

Soru: Türk Kahvesini temin mi ediyorsunuz yoksa kendiniz mi yapıyorsunuz?
Şevket Sarıhan: Ana kahvelerde yerel kahve kullanmayı tercih ediyorum. Kıbrıs’ta Oza kahve dediğimiz Con kahve dediğimiz, Sultan kahve dediğimiz yani çeşit markalar için bir kahve vardır. Her bir markanın da kendine göre kavrulmuş şekli vardır. Biz bunu Sultan kahveden hepsini aynı ayarda kahveleri alarak, lezzetini hiçbir şekilde bozmadan o şekilde temin edebiliyoruz.
Bir ekstra kavrulmuş, bir orta kavrulmuş bir de çifte kavrulmuş kahvelerin ayrı bir şekilde kavrulma derecesi var. Yıllardan beri herkes kahvelerimden memnun kaldığı için değiştirmeyi hiçbir zaman düşünmedim.
Menengiç kahvesi ve Dibek kahveyi kendimiz üretiyoruz. Çünkü bu kahveler Türkiye’de üretilen ve buraya gelmesi sıkıntı olan bir kahvedir. Onun için de bu kahveleri burada kendimiz üreterek temin ediyoruz. Hatta bu kahveleri Türkiye’de bile içemediklerini söyleyen misafirlerimiz var. Bu tarz yorumlar almak bizim hoşumuza gidiyor. Ayrıyeten çikolatalı Hindistan kahveyi kendimiz yapıyoruz. Çoğu kahveyi burada kendimiz üretiyoruz. Sadece normal kahveleri buradan yerel olarak alıyoruz.

Soru: Kumda Kahveye ilk defa gelen  insanlar insanların yorumları nasıl oluyor?
Şevket Sarıhan: Hesabı ödemeye gelen insanlar kasanın arkasında ki kumu görünce kahveyi kumun üzerinde yaptığımızın farkına varıyorlar. İnsanlar çoğu zaman Kumda Kahveyi sadece isim olarak düşünüyor.
Bilerek kumu kasanın arkasına koyduk çünkü insanlara o güveni vermek istedik. Genelde insanlarda elektrikli cezve mantığı var. Böyle sirkülasyonlu bir bölgede tek tek uğraşıldığına insanlar pek inanmıyor. Biz kahve yaparken tek tek uğraşıyoruz.
Haber Ve Fotoğraflar: Esengül Aykaç

Editör: Mehmet Kasimoglu