Şans oyunlarının tarihi eminim çok eskilere dayanır. Bu nedenedir ki Ortadoğu kökenli üç büyük din tarafından kumar da kumar oynatanlar da oynayanlar da hoş görülmemiştir. Bunun da birçok nedenleri dinsel içerikli metinlerde yer almaktadır.

İnsanların ancak çalışarak ve uğraşarak değer yaratabilecekleri, çalışmadan uğraşmadan başta para olmak üzere taşınır ve taşınmaz değerlere sahip olma yollarının doğru ve adil bir yöntem olmayacağını çok eski uygarlıklarda bile insanlar görmüşler ve önemle, tarihe bu konuda kayıt düşmüşlerdir.

Kumar oyunları nedeniyle birçok insanın ve yakınlarının başına gelen kötü olaylar ve yaşanan perişanlıkların konu edildiği birçok kitap, roman yazılmış, tiyatro oyunları ve sonradan sinema filmlerine de konu edilmiştir, edilmektedir.

Şans oyunları deyimi en geniş kapsamıyla, belli bir para miktarı feda edilerek çok daha fazla para kazanabilme olasılığının satın alınmasıdır. Günümüzde devlet ya da özel kurumların oynattığı piyangolardan tutun, bahis oyunları ve adları kazino diye geçen kumarhanelerde birçok şans oyunları oynanabilmektedir.

Kuzey Kıbrıs’ta özellikle Bahis yerleri (betting offices) ve hotellerdeki lüks ortamlar içerisinde düzenlenmiş, hatta düzeneklenmiş diyebileceğimiz kumar oyunları, değişik yaş gruplarından insanları cezbetmektedir.

Devletin tüm şans oyunları oynanan yerleri ruhsatlandırdığı, ve ruhsatsız yani izinsiz kumar yerlerinin polis tarafından basıldığı da kayıtlardaki diğer gerçeklerdir. Böyle olunca da devletin bu gibi şans oyunları oynatan işletmelerden açılış izin ücreti hem de vergilendirme ile belirli gelirler elde ettiği de bilinmektedir.

Özellikle hotellerdeki kazinolarda oynatılan şans oyunlarının turistlere, yani ülkemizi ziyaret eden insanlara yönelik olduğu ve KKTC yurttaşlarına bu yerlerin kapalı olduğu, yasaklanmış olduğu da bilinmekle beraber, bir şekilde yerlilerin de buralarda oldukça büyük rakkamları bulan paralar harcadıkları da çokiyi bilinmektedir. Mahalle aralarından başlayarak, hatta okul önlerine bile yuvalanabilmiş bahis yerlerinden tutun, hotellerdeki kazinolarda, oynadıkları kumar sonucu çok kötü maddi ve manevi kayıplar yaşayan  insanlarımız ve bunların aileleri vardır.

Adına piyango dediklerimiz var, spor toto dediklerimiz var, sayısal dediklerimiz de var. Zaman zaman insanların sadece para kazanma amacıyla değil de biraz da eğlenmek,  biraz heyecanlanmak adına, gelirlerinin az bir kısmını harcamaları zararsız görülebilir. Şans oyunlarına dayanan ümitli yurttaşların olması da bir nebze olsun devletler için tercih nedeni olabilir. Ancak bahis ofislerinde ve kumarhanelerde frenlenemeyecek şekilde tüm gelirlerini harcayanların hikayelerine de devletin kulak tıkamaması lazımdır. Kaldı ki kumarhanelerde para kaybedenlerin çek-senet mafyalarının eline düştükleri, mahkemelere yansımış yüzlerce “borçlu” davaları arasında yer almaktadır.

Basit bir eğlenceden öte ağır bağımlılıklara dönüşmüş kumar alışkanlıklarının sebep olduğu yıkımlar, aile dramları birilerinin umurunda oluyor mu bu memlekette? Hiç zannetmiyorum.

Kumardan çok çok büyük paralar kaybeden insanlarımız bir tarafta, bu paralara konmakta olan açıkgözler bir tarafta. Bir şekilde kumar oynamaya alışmış veya alıştırılmış ve bağımlı hale gelmiş insanların zor koşullar altında çalışarak kazandıkları değerlerin ellerinden alınmasına karşı devletin koruyuculuğu ve denetleyiciliğini görmek istiyoruz.

Kumar alışkanlığı bir bağımlılık haline geldiği zaman, artık ortada kumar hastaları vardır demektir. Bu gibilerin nasıl bir psikoloji içerisinde olduklarını psikiyatristler çok daha iyi bilirler ve bu konuda devlet ilgililerine gerekli tavsiyelerde bulunabilirler.

Ülkemize  acımasız mafya düzenlerini getirip, insanlarımızın başına büyük bir kayıtsızlıkla musallat edenlerin artık bir daha ama bir daha düşünmeleri gerekir.

Kumardan hiçbir zaman kumar oynayanlar kazanmamış, kumarı oynatanlar kazanmıştır ancak. Pis kumar çarklarına  takılıp giden insanlarımızı kurtarmak, daha birçok genç hatta masum yurttaşlarımızın bu kumar rezalatinden uzak durmalarını sağlayacak etkin önlemleri almak da hükümete düşen ağır ama en onurlu görevlerdendir, çünkü geleceğimizle yakından bağlantılıdır. Kumar bağımlılığının uyuşturucu bağımlılığından hiçbir farkı yoktur. Dileyen Psikiyatrist Sayın Çakıcı’ya sorsun.

Devlet erkimiz daha ne durur!?