Ne demek şimdi “kuzeyin PCR testi, güneyin PCR testi” Allah aşkına?

            Bu sorunun kaynağı, Birleşik Krallık’ta eğitim gören veya Birleşik Krallık’ta yaşayan vatandaşların uçuş yapacakları hava yolu şirketinin kuzey testlerini kabul etmeme meselesi...

            Böyle bir durumun meydana çıkması öyle havadan bir sorun değildir herhalde.

            KKTC’nin Londra Eğitim ve Kültür Ateşesi Metin Harper uyarmış:

            “Birleşik Krallık’ta eğitim alan veya Birleşik Krallık’a gidecek olan vatandaşların, uçuş yapacakları havayolu şirketinin, adanın kuzeyinde yapılan PCR testini kabul edip etmediğini araştırınız.”

            Metin Harper bu uyarıyı durduk yerde yapmamıştır.  Herhalde gözlemlediği veya saptadığı bir durum vardır.  Veya hani deriz  ya, “Biz Türklerin okkası ağırdır” diye, belki de öyle bir anlayışın tezahürü olarak böyle bir durum çıkmış ortaya.

            Ne tuhaf değil mi?

            Kuzeyde yapılan PCR testlerine güvenmiyorlar, demektir bu.

            Halbuki güneyde bazı üçkağıtçı doktorlar, para karşılığında sahte PCR test belgesi veriyorlar.  Bu durum çoktan basına yansımıştır.

            Metin Harper’e sormak veya onu bilgilendirmek lazım.

            “Şu sözünü ettiğiniz bazı uçuş şirketleri bu durumdan haberdarlar mı?  Biliyorlar mı güney Kıbrıs’ta sahte PCR test belgesi verdiklerini?”

            O nedenle diyoruz, Türklerin okkası her zaman ağırdır diye...

            Bu olayda bile ayırım yapıyorlar ve Kıbrıs Türk sağlık sektörüne şüpheyle bakıyorlar.  Halbuki Dünya Sağlık Örgütü, KKTC ile de sıkı temas halindedir.  Hatta aşı göndermede KKTC’yi de listesinde barındırmaktadır.

            İngiltere’nin kendine özgü kuralları ve uygulamaları vardır.  Şu koronavirüs sürecinde onlar da şaşırmışlar ne yapacaklarını...

            Mesela İngiltere, Sinovic aşısını tanımıyormuş.  Hatta bu aşıyı olanları girişlerde garantinaya alıyorlarmış.  Bizim KKTC’den de birçok öğrenci Şubat ve Mart aylarında Sinovic aşısı olmuştur.  Hatta üçüncüsüne hazırlananlar da var.

            Demek İngilizler bazı şeyleri unutuyorlar.

            Bir başka örnekleme yapalım...

            Geçen yılın Mart 2020 tarihinde kendini gösteren koronavirüs, her ülkede olduğu gibi İngiltere’de de kendini göstermişti.  Orada öyle bir patlama olmuştu ki, virüslü hastalardan, yoğun bakım ve ölümlerden hastane koridorları, bahçe ve çevresi cesetlerle dolup taşmıştı.  Morgta yer kalmamıştı.

            O zor günlerde altmış beş yetmiş yaş civarındaki bir yakınımla telefonlaşmıştım...

            “Ne yapıyorsunuz, nasıl gidiyorsunuz koronavirüsle?” sorusunu sorunca bana yanıtı şöyle olmuştu:

            “Valla bizi ve bizim yaşımızdaki insanları ne soran var, ne de kapımızı çalan.  Öyle anlaşılıyor ki İngiltere sağlık sorumluları, 55-60 yaş üstündekileri ölüme terketti.  Kimse kapımızı çalmıyor ki, öldük mü kaldık mı, diye.”

            Doğrusu bu insanların ne olduklarını merak etmiştim şu koronavirüs sürecinde.  Meğer adamlar ölüme terkedilmiş...

            Bu ve buna benzer çelişkili ve “ayırımcı” durumları istemeyerek de olsa, İngiltere’nin dikkatine getirmek durumundayız.

            Yukarıda dediğim gibi şu uçuş şirketleri ve dolayısı ile İngiltere’nin ulaştırmadan sorumlu bakanı şöyle bir araştırma yapsın bakalım, Kıbrıs’ın kuzeyindeki PCR testleri mi, yoksa güneyindeki PCR testleri mi sağlıklı olan.  Sadece güneyde para karşılığında sahte PCR test belgesi verildiği hususunu da dikkate almayı unutmasınlar.

            Demek oluyor ki, bazıları bize şöyle flu bir perdenin arkasından bakıyorlar ve nerdeyse bizi “öcü” gibi görüyorlar, çocukların korku ifadesiyle.

            İngilizler de, ayırım yapan veya yapma temayülünde olan diğer ülkeler de sanmasınlar ki biz burada, Kıbrıs’ın kuzeyinde uyuyor ve dünya ile iletişimimiz kopmuştur.  Bugün Türkiye, KKTC ile her alanda paralel bir politika yürütüyor.  Türkiye’de uygulanan sağlık sistemi neyse, bizde de odur.

            Galiba İngiltere, Türkiye’nin ilk günlerdeki koronavirüs sürecinde kendilerine yapmış oldukları karşılıksız hijyen malzeme yardımlarını da unuttu.

            Nedense bu tür yanlı ve saçma uygulamalara kafam bozuluyor.  Biraz da dilimi sivriltiyorum nedense.

            Daha ne diyelim ki...  İşte burada, dünyanın gözü önünde duran, bütün kurumları ile var olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, herkes gibi dünyanın sağlık uygulamaları ile var olup ayakta kalabiliyor.  Bu da bilinmesi gereken bir husus.