Oldum olası Lefke’nin o güzelim manzarasına ve o manzara içinden yükselen hurmalarına bayılırım. Ne şahane bir güzelliktir o doğa harikası ince hurmalar?  Lakin duyarsızlığımızdan maalesef o güzellikleri de yok ediyoruz.

                Yapılan açıklamalardan gerçekten içimizde derin bir sızı duyduk diyebilirim.  Özellikle doğaya ve doğanın beklenmedik tahribata uğramasına çok büyük tepkili oluyor insan.  Mesela Lefke hurmalarında bundan üç yıl önce görülen “Kırmızı palmiye böceği” 300 dolaylarında hurmanın yok olmasına neden olmuş.  Ne kadar yazık değil mi?

                O bölge insanlarının duyarlılığından olsa gerek ki, Lefke’de “Lefke Turizm Derneği” adı altında bir dernek kurulmuş. Yani herkesin “Girne, Mağusa” diye çığlık çığlığa turizm yatırımlarını o yörelere yaptığı bir süreçte, maalesef Lefke’nin unutulmuşluğu ve terkedilmişliği de insanı üzüyor.

                1978’de İskan Şube Müdürü olarak Güzelyurt’a gittiğimde, ilk işim Lefke ve yöresine uğramak olmuştu.  Hatta Güzelyurt Belediyesi’ne bir otel kazandırmak adına hayli uğraş vermiştim ve neticede o ilk  otel Güzelyurt’ta hayat bulmuştu. 

                Lefke’ye gittiğimde beni en çok etkileyen görüntü, o şahane ve öbek öbek uzanan ince hurmalardı.  Hemen hemen bahçesinde hurma olmayan ev yok gibi Lefke’de.  Herşeye rağmen Lefke girişinin fotoğrafını çekip, o hurmalı yolun yağlı boya tablosunu yaparak sergime koymuştum.  O kadar Lefke hurmalarının hastasıyım.        

                Şayet savaş yıllarında uzun zaman yıkanamayan ve saçı sakalı biribirine karışan insanların bitlendiklerini hatırlarsak, herhalde yıllarca ihmal edilen, budanmayan, budanıp ilaçlanması yapılmayan o güzel hurmalar da kendilerince bitlenmişler ve bu ihmalin sonucunu doğurmuştur diye düşünüyorum.

                Bence mantıklı bir yaklaşım değil mi?  Şayet yıllarca o hurmalar budanıp ilaçlaması yapılmamışsa, bu hallere düşeriz maalesef.

                Bir de şu geldi aklıma...Lefke yöresi, kendine özgü bir kentsel ve doğasal yapı içindedir.  Lefke’de kimin bahçesinde kaç tane hurma ağacı vardır? Bunu tespit etmek gerek.  Şayet Lefke’nin gerçek anlamda bir turizm beldesi olmasını istiyorsak, o hurma sahipleri de ellerini taşın altına koymalıdır diye düşünüyorum.  Acaba bakanlığın kurmayı düşündüğü o komiteden ayrı, “Lefke Hurma Sahipleri Komitesi” adı altında bir komite kursa, her hurma için Lefke Belediyesi bir kontrolluk  ve bakım ücreti alsa, herkesin kendi hurmasından sorumlu olduğunu ortaya koysa ve bu duyarlılığı canlı hale getirse, siz görün bakalım neler olmaz Lefke’de.

                Bence Lefke halkı oturduğu yerden ahkam kesmesin “Lefke Belediyesi çalışmaz” diye.  Hele bir de hurma meselesinde halkın da işin içine çekilmesiyle siz göreceksiniz belediye-halk ilişkisindeki güçlü ve dinamik çalışmayı.

                Bu konuda belki bir kitap yazabilirim...  Söyleyecek ve dillendirecek o kadar çok şey vardır ki...

                Bir gün rahmetlik Denktaş Bey’den bir not çıkmıştı dışarıya... O günlerde ben de Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Dairesi’nde aktif bir görevdeydim.  O notta ne diyordu rahmetlik Denktaş?

                “Artık Lefke kalkındırılmalı, turizme kazancırılmalı, itilmişlikten kurtarılmalıdır.  O nedenle ilk iş olarak Lefke’de bir üniversite kurulmasına derhal başlanmalıdır.”

                Tabii ki O’nun o anlamlı sözlerini harfi harfine hatırlamıyorum ama, kafasındaki proje ve tasarım, çok da gerçeğe ve geleceğe ışık tutacak bir “Yepyeni bir Lefke” imajını veriyordu.

                Demek oluyor ki Denktaş’ın koyduğu teşhistir ki o yöreye hayat geldi, iki üniversite kuruldu, Gemikonağı madeninin pislikleri temizlerndi ve kırmızı deniz masmavi bir deniz oldu.  Bunlar yeterli oldu mu?  Olamadı maalesef.  Galiba hiçbir şey yapmamaktan iyidir.

                Evvelki gün bir gazetenin manşetinde “Yetim Kalmış İlçe” ifadesi vardı.  Bence de Lefke İlçesi yetim kaldı.  Hala sahilde eski gemiler ve denize uzanan eski maden iskelesi var.

                Haberci Gazetesi’nin yapmış olduğu bu araştırma gerçekten yerinde ve doğru bir teşhistir.

                Gazete Lefke için “Yetim” ifadesini kullanırken, ben de “Unutulmuş bir ilçe” ifadesini kullanıyorum.

                Nedense Lefke’nin otantik değerlerini pek değerlendiremiyoruz, turizm açısından.  Galiba yatırımcılar çekiniyorlar oraya yatırım yapmaktan.  Bence olaya yöresel tatlı ve el işleri ile başlamak lazım.  Her ne kadar da “Hurma Festivali” yapılıyor olsa da, bunun pek istenen düzeyde bir cazibe elde edemediğini düşünüyorum.    Şu yönden...

                Bütün mesele otobüslerle dolu dolu turistleri oraya çekmek ve bölgede mini turlar yaparak, el işleri ve yöresel yemek ve tatlıları onlara ikram etmek.

                Lefke yöresinden bir heyet KITSAB ve KIBRIS TÜRK SEYAHAT ACENTELERİ BİRLİĞİNİ ziyaret etse ve bölgenin cazibesini tur listelerine koydursalar iyi olmaz mı?

                Bence çok iyi olur.  Hani bir söz vardır.

                “Ya olacak, ya olacak” diye...

                Evet!  Lefke’nin unutulmuşluğunu ortadan kaldırmak için yapılabilecek herşeyin yapılması gerekir, tıpkı “Ya olacak ya olacak” sözü ile...

                Kısacası unutulan bir beldedir Lefke...