İki lafın ikisi de demokrasi ve onun erdemleri üzerine olunca durup düşünmek kaçınılmazdır.
Demokrasi insanın masayı istediği yere koyması mıdır acaba.
Annelerimiz “vali masasına” aslında hak etmediği önemi atfediyorlardı ve yine hak etmediği öneme haiz olarak inşa edilip hiç işe yaramadan eskiyen misafir odalarının en mutena yerini vali masasına ve çevresinde oturup duran bir ömrünü hep ayni yerde oturarak geçiren sandalyelere ayırırlardı.
Önemsenen sandalyeler böyledir işte üstlerine oturulsun diye yapılmalarına rağmen hayatın üstüne oturuyorlar kalkmak da bilmiyorlar.
Anamızın demokrasi anlayışı vali masasının yerini saptamak olunca evimizdeki demokrasi de anamızın isteği ile sınırlıydı.
Demokrasiden bu kadar çok söz edilince insanın kafası bozuluyor.
Demokrasinin beşiği olduğu çok demokratik bir şekilde dünyanın tümü tarafından da kabul edilen Büyük Britanya’da insanların ezici çoğunluğu Irak işgaline karşı iken hükümetin Irak işgaline büyük bir iştahla katılmış olması her halde demokrasinin en temel şartıdır.
Demokrasi dedikleri herhalde “halkın halka rağmen halk için idare edilmesidir”
Akustik güvence diye bir kavram geliştirmiş insanlık.
Bu ne demek derseniz,insanların istediğini söylemek olarak tercüme etmek olası.
Adaleti mi hissetmek istiyor insanlar ve siz mikrofona yakın mısınız hatta mikrofonlar sizin kesin kontrolünüzde mi.İnsanlara adaletten söz edeceksiniz iki lafınızın ikisi de adalet ile başlayıp adalet ile bitecek.Böylece adaleti arayan insanların içi dışı adalet adalet diye seslerle dolunca gündelik hayatında ve yarınında adalet kavramını asla aramaz hale gelecek.
İstikrar mı istiyor insanlar,onlara istkrasrın önemini ve olduğunu hatta sandalyenin hep ayni yerde durduğunu ve üstünde de ayni zatı muhteremin değilse tıpkısının aynısının oturduğunu söyleyeceksiniz günde beş öüğün istkrar kendiliğinden hasıl olacak ve hatta asgari ücretin olduğu gibi kalmöasının da istikrar hem de adalet ve dahi demokrasi için şart olduğunu dillendireceksiniz de insanlar size tapınma istikrarından asla ve kata vazgeçmesin.
Devlete devamlıklık istikrar ve demokrasi dahi adalet için şart olduğundan mütevvellit “çözümsüzlük çözüm değildir”diyerek ve “biz haklıyız onlar haksız dünya ER GEÇ haklılığımızı anlayacaktır diyerek”istikrarı sürdüreceksiniz.
İki lafın ikisi de demokrasi ile başlayıp demokrasi ile bitiyorsa ortada hiçbir gariplik yoktur ve olamaz çünkü akustik güvence diye bir şey vardır ki”en büyük Gönyeli başka büyük yok diye haykıranlar ile “en büyük Çetinkaya başka büyük yok “diye çığlıklananlar kendileri ile Real Madrid arasında kurdukları parallelikten dolayı zevkten murabba olarak fanatiği olsunlar futbol endüstrisinin.
Yoksa demokrasi de bir sektör müdür.
Ne yani sağlık ve eğitim sektör olduktan sonra demokrasinin de sektör olması şaşılacak bir şey midir.
Herşeyin başı eğitim
Kendinizi eğitimin emin ellerinde terbiye edin uslu akıllı itaatkar olun.