Maraş’ın envanter çalışmasına ilişkin hükümetin aldığı karar, gerçekten düşündürücüdür.  Özellikle Dışişleri Bakanı Özersay’ın bu konudaki aktif siyaseti, kafalarda bazı soruları da beraberinde getiriyor.

                O soruların başında Türk siyasetinin ve özellikle TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuya sıcak bakmalarıdır.

                Şayet Türkiye böyle bir girişim başlatılmasını talep etmişse, elbette bir bildikleri vardır diye düşünüyorum.

                Kıbrıs sorununda yeni bir açılım mı, yoksa KKTC’nin tanınmasına yeni bir zemin arayışı mı?

                Akdenizdeki doğal gaz arama çalışmalarına Türkiye ağırlıklı bir şekilde varlığını ortaya koyarken, bu da belli olmuştur ki, Rumların katı ve uzlaşmazlığına bir yanıt olarak KKTC yakın bir zamanda tanınma hakkına sahip olacaktır, çağrışımını yapıyor.

                Hep kafalarda sorular beliriyor.  Mesela Başbakan Ersin Tatar’ın şu sözleri nasıl karşılık buldu.

                Tatar, “Maraş’ın Türk turizmcilere açılması ve bu bölgenin turizme kazandırılması şarttır” sözleri.  Nitekim Güney Egeli turizmcilerin Maraş’taki turistik tesislere talip olmaları o düşünceyi de kuvvetlendiriyor.

                O düşünceye gelebilecek anlamda Rumlara verilen yanıt, “Madem anlaşmaya yanaşmıyorsunuz, biz de şu ölü kenti KKTC topraklarında hayata geçireceğiz” dir.

                1978’de BM Güvenlik Konseyi’nin baskıları sonucunda Denktaş’ın iskancılara verdiği talimat, “Maraş’ı şimdilik açmayın bakalım ne olacak.  Çünkü Maraş kalıcı çözümün bir parçasıdır” şeklinde olmuştur.

                Şayet 1978’de Maraş’ın A,B ve C bölgeleri açılmış olsaydı, altın kum plajı ve o plaj üzerindeki tüm oteller hayat bulacaktı.  Bölgenin açılması ve tahribat görmüş otellerin yeniden tamir edilerek hizmete sokulması bayağı külfetli olsa da, bir yerden bu işe başlanması gerekir diye düşünüyorum.

                O bağlamda şu “Ölü kentin” artık “Canlı kent”e dönüştürülmesi bir zorunluluk haline geldi.

                Maraş’ın bir kısmının turizme ve ticaret sektörüne açılmasına Rumlar yaygara koparmayacaklar mı?  Koparacaklar elbette.  Zaten Maraş’ı açsak da, açmasak da Rumların tutumlarında hişbir değişiklik olmayacak.  O halde bizler kendi yolumuzda yürümeye mecburuz.  KKTC’nin yücelmesi ve gelişmesi için bunu yapmalıyız.

                Bir taraftan envanter çalışmaları, bir taraftan Türkiyeli turizmcilere Maraş için çıkartılan davet, sanırım Türk siyasilerinin de bu olaya bakış açısına da kısmen açıklık getirmiş oldu.

                Tatar Türkiye’den yeşil ışık almasaydı, Özersay envanter konusunda Türkiye’den sinyal almasaydı bu konu bu kadar kapsamlı ele alınabilir miydi?  Bence alınamazdı.

                Gerçekte Maraş konusu, Türkiye-KKTC müşterek siyasetinin ta kendisidir.

                Lakin hükümetin Maraş envanteri konusunda hala sıfırdan işe başlama gibi bir tavır sergilediğini de görüyoruz.  Halbuki bütün eski iskancılar, eski şehirciler ve Maraş konusunda kapsamlı çalışma yapan insanlar hükümete birlgi veriyorlar açıklamaları ile.  Öte taraftan İskan Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası altında kurulan Eşdeğer Komisyonları da bu envanterlerin mevcut olduğunu dile getiriyorlar.  Kaldı ki eski Vakıflar Müdürü Taner Derviş de aynı şeye vurgu yapıyor.

                Henüz yeni hükümet için Maraş’ın taze bir konu olduğu düşünülürse, sanırım ileride bu alanda uzmanlaşmış kişi veya kişileri de bir çatı altında toplayarak teknik ve idari bilgiler alacaklardır.  Böyle bir çalışma sürecine girilmesi, konunun daha da derinleşmesini sağlayacak.

                Tabii ki Maraş’ın askerin kontrolunda olması hususu da dikkate alındığında, sivil-asker ilişkilerinin de şekillenmesini getirecek.

                Kısacası Maraş gündemde kalmaya devam edeceğe benziyhor...