Yere basması ayakların yürümenin ilk gereği olduğu kadar neyin nereye kadar yapılabileceğinin de göstergesidir.

Ayakları köprülerin olmazsa köprü de olmazdır ve ayağı yere- kendi toprağına basmayan düşünce ve söylemlerin de aslında düşünce ve söylem olmadığını bir ezber olması hasebiyle de faydasız olduğunu anlamalı, bilmeli söylemeliyiz.

Ayağının yere basması için söyleyenin aklının ya da hayranlığının Norveç’te, isveç’te, İsviçre’de, Danimarka’da, komünizmde olması anlaşılabilir eğer söylenen, KKTC  gerçekleri ile bağlantılı ise.

Her ahaliye birkaç hatta on, yirmi, yüz komünist insan gereklidir ve lâkin, tüten bacaları ile fabrikaların, ve bu fabrikalarda işçileri domuzuna sömürerek sermaye birikimine sermaye katacak burjuvaların ne gezer olduğu şu KKTC  de, bizim parti komünisttir, sosyalisttir, kapitalisttir, serbest piyasacıdır diye mırıldanmanın ya da haykırmanın zerre kadar kıymeti harbiyesi yoktur.

Yoktur, çünkü ne emek yoğun bir iştürü, üretim biçimi ne de bu üretimi yapanları- işçileri, kapitalizmin koşulları ve gerekleri ile üretime- meta üretimine zorlayarak onları sömürerek sermayesini artıran burjuvazi vardır.

Ezberine sarılıp da çürütmeye, çürütemiyeceği için de aşağılamaya hakarete başvuracak olanlar serbesttir, her baş kendini istediği gibi taşlara, kayalara gerçeklere vurabilir. Vur başını taşlara ağla gözlerim ağla.

KKTC de zenginler, çok zenginler, orta halliler ve fakirler vardır ve bunların ne miktarı ne de yaşama biçemleri sınıfsal bir sıfatı hak eder düzeyde değildir.

Fakir olanların daha iyi bir yaşam seviyesine ulaşabilmesi için mücadele verecek örgütlere, partilere elbette ki ihtiyacı vardır hayatın ve memleketin. Bu mücadele için kolları sıvayıp yüreğini ve aklını bilgisini ortaya koyanlar eğer daha ilk adımda ezber etmenin dayanılmaz cazibesi ile kendilerini sosyalist- komünist diye kategorize ederlerse yanar gülüm keten helva ki kurtarabilmek na mümkün.

Eşit işe eşit ücret, her çalışan çocuğuna kreş evet çok güzel  sloganlar ve ne yazık ki sadece slogan, çünkü gençlerin istihdamıdır aslolan, genç işsizlik kendi ölçeğimize göre devasa boyutlarda iken, bilmem neresinden dünyanın, ucuz işgücü diye ithal edilerek, portakal toplatılan, duvar ördürülen, bulaşık yıkatılan yoksullar ordusunun bu ülkede alıp başını gitmesinin sebeplerinden biri olan, gençlerimizin emek yoğun işlerde çalışmayı reddetmesinin sebeplerinden biri de ayakları yere basmayan eğitim politikamız ise bir diğeri de bu saçma eğitim politikasınınnedenlerinden biri olan ayakları bu topraklara basmayan ideolojik körlüğümüzdür.

İdeolojisi olan insanlarımız olsun evet ve marjinal kalsınlar.

Marjinal lakırdılarla örülü örgüt, marijinal kalmaya mahkumdur.

Marjinalin görevi de eleştirmektir, aday olmak seçilmek yönetmek değildir.

Ve örgüt ve parti ve hükümet marjinallik kaldırmaz, birlikte batarlar