Gelişmeye kalkınmaya mecbur muyuz. Her ikisi de kalkınmak ve gelişmek nedir diye sordunuz mu hiç kendinize. Otomobil yapmak örneğin, bir kalkınma ve gelişmişlik göstergesi midir, tamam vaz geçtim otomobilden, motorsiklet yapmak, ya da dünyanın her yerine uçabilecek uçaklara sahip bir şirket kurmak. Haa dünyanın her yerine ulaşabilmek bir ihtiyaçtır diyorsanız işte o ,ihtiyacınızı karşılayabilecek yüzlerce havayolu şirketi var dünyada. Zaten, dünyanın herhangi bir yerine gitmek istediniz  paranız da var ve gidemiyorsunuz diye bir şey yok. Ercan, Larnaka, Ankara, İstanbul, Atina hava limanları ve havayolu şirketleri paranızın ve keyfciğinizin emrinde. Gelişme veya kalkınma diye yeni liberalizmin insanlığa dayattığı şey, insanı insan yapan bütün her şeyden vaz geçip, hayata ve dünyaya kâr ve fayda gözü ile bakmamızdır.  Ne kadar güzel ve içten tuttuğumuz takımlarımız vardı bizim. TOL,DTB yi yendiğinde gurtungya koyardık komşunun kapısına, şimdi DTB nin otobüsü var diye övünür olduk, Tahir’in futbolculuğunu unutup.  Çatoz 4- Abohor 3 diye habercikler olurdu gaztelerimizin spor sayfalarında, anlardık ki harman yerine saha çizip top oynamış gençleri o köylerin. Şimdi fitbol gelişti kalkındı ya Cihangir takımı profesyonel ve takımda bir tane Abohor genci yok. Hani sporu gençlerimiz için örgütlerdik biz aloooo. Bizden kilometrelerce uzakta Mikro Mustafa, ya da Faruk  Karadoğan veya Kadri Aytaç gol attığında sevinçlere gark olurduk da şimdi FB-GS-BJK anonim şirketlerinin bimem ne markalı formalarını satın almazsak eğer taraftar sayılmıyoruz, dahası tuttuğumuz takım yenilecek diye bet de oynuyoruz geliştiğimiz liberal olduğumuz için. Ah ne güzeldi portakal portakal iken, sonra gelişeceğiz kalkınacağız diye portakalı portakal olmaktan çıkarıp da ihracat neseesi yaptığımız içindir ki piyasada var olan ve portakal ile ancak çok uzaktan akraba olan turuncu bişey yiyoruz. Dönümlerce narenciye bahçesi de kurudu gitti sevgisizlikten. Yoksa sevgi ‘çağ atlamamış’ insanların işi miydi. Soru yakıcı , ve yazarın aklına durup dururken gelmedi.  Kalkınmamış zamanlarımızdaki konu komşu, öğretmen öğrenci, doktor hasta, koyun çoban, zenaatkar müşteri, takım taraftar, usta çırak ilişkilerini hatırlıyorsunuz değil mi. Sevmek diye bişey vardı bizi birbirimize sevdiren Sahi noldu ona Biz mi terk ettik sevgileri, sevgiler mi bizi.