Çok değerli dostum Mehmet Akar’ın o melun hastalıktan vefat etmesi, gerçekten kabul edilmez kötü bir sürprizdir.

            Gazeteciler Birliği eski başkanı Mehmet Akar, Kıbrıs Türk basınına çok büyük emekler vermiş, yapmış olduğu mülakat ve üretmiş olduğu haberlerle çok büyük ses getirmiştir.

            Uzun yıllar Halkın Sesi’nde görev yaptıktan sonra Ulusal Birlik Partisi yayın organı olan Birlik Gazetesi’ne geçerek basın hayatını orada sürdürmüştür.

            Reşat Akar’ın düzenlediği Günaydın Kıbrıs Gazetesi’nin Ulusal Marş Yarışması’nda podyumda merhum Rauf Denktaş’ınsöylediği bir söz vardır.

            “Akarlar, gerçek anlamda akarlar, akarlar ve hiç durmazlar.”

            Gerçekten de Akar Kardeşler, tümden yetenekli ve üretken insanlardır.  Mehmet Akar kardeşim de o zincirin bir halkasıydı.

            Anımsadığım kadarı ile yedi sekiz kardeştiler.  Bu kardeşlerden Ahmet Akar milletvekili seçilerek meclise girmiş ve uzun zaman siyasetin içinde olmuştur.

            Zaman zaman bazı kişilerin kullandıkları bir söz vardır.

            “Yazarların ve gazecilerin karınları her zaman açtır.  Çünkü gazetecilik mesleği karın doyurmaz.”

            Bu doğru bir sözdür.  Sabahlara kadar matbaalarda, mürekkep kokuları arasında bir ömür törpüleyen insanlar, adeta karın tokluğuna çalışırlar.  Aldıkları para ile ailelerini geçindiremez duruma düşerler.

            Mehmet Akar kardeşimle zaman zaman dertleşirken, hep bunları konuşurduk.

            Onun Birlik Gazetesi’nde çalıştığı dönemlerde gazete, çok büyük bir maddi sıkıntı içindeydi ve personelini dahi ödeyemiyordu.  O dönemlerde Birlik Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni olan Mehmet Akar bir gün bana aynen şöyle demişti:

            “Osman kardeş...  Bu iş böyle gitmez.  Benim aileme ekmek parası götürmem lazım.  Kararı verdim, kendime bir iş kuracağım.  Kafamdaki iş de hırdavatçılıktır.”

            Nitekim ticaret hayatına öyle atılmıştı Mehmet Akar.  Ve son derece başarılı olmuştu. Sonra tarımsal aletler ve edavatlar getirmeye başlamıştı.  Yani bahçe düzenleme veya bahçe araçları gibi...

            Öylece kendi ekonomik durumunu düzeltmiş, işini genişletmiş, hatta işi icabı Berlin’deki tarımsal aletler fuarına bile gitmişti.

            İşta buna, “Kendini topluma ve ticaret hayatına kanıtlamak ve kabul ettirmek” denir.

            1998’de seçimlere girdiğiim zaman bile kendi iş yerinde bir karargah kurmuş ve bana büyük katkılar koymuştu.  Türlü ayak oyunları ile seçimleri kaybettiğimi öğrendiğinde adeta yıkılmış ve isyan etmişti.  İsyan etmişti çünkü, kendisi haksızlıklara tahammül edemeyen tertemiz bir insandı.

            O dönemlerde de, ondan önce de bazı siyaset adamlarının çevirdikleri dolaplara tanık olurken, “Bu memlekette siyaset platformunda temiz insanlara yer vermezler” demişti.

            Bazı büyük siyaset adamlarının rüşvet söylentilerini dahi zaman zaman konuşurduk.

            Maaşesef geçirmiş olduğum ağır omura ameliyatım nedeniyle cenaze törenine katılamadım.  O nedenle ona atfen bu yazıyı köşemde yayınlıyorum.

            Ve düşünüyorum...

            Mehmet Akar gibi dürüst, prensip sahibi, ahlaklı ve erdemli kaç tane insan geçip gidecek bu ülkenin sokaklarından ve dünyadan?

            Sevgili Mehmet Akar...

            Bu gidişin veya böyle gidişin hiç de sana yakışmadı.  Lakin ölüm ne yaşlı dinler ne de genç.  Hatta ahlaklı ve dürüst insanı bile dinlemez ölüm.

            Yolun Allah’ın nurlu ve huzur dolu mekanda olsun.  Allahtan Mehmet Akar’a gani gani rahmet, yaslı ailesine en derin taziyelerimi sunarım.

            Seni çok özleyeceğiz sevgili dostum...