Geçen gün medya dünyasına düşen şok haber, minbüstte fuhuş yapan kadınların haberiydi.  Bu tür haberleri genellikle Türkiye gazetelerinde görürdük.  Ama artık bizler de kozmopolit bir ülkenin insanı olduğumuza göre, Türkiye’de meydana gelen kabul edilmez fuhuş haberlerini yorumlayacak halimiz kalmadı demektir.

                Bunu yapan ve yaptıran kişi veya kişiler, neden minibüs içinde fuhuş yaptırıyorlar, onu ve ahlakı sorgulamak lazım.

                Gerçek odur ki, minibüste fuhuş yaptırmanın amacı, bazı hayat kadınları veya gizli fuhuş yapan kadınları çalıştırarak para kazanmak.  Halbuki böyle çirkin bir olayın vuku bulması halinde gizli fuhuş yaptıranların başlarına gelecekleri tahmin etmeleri gerekirdi.  Hem de minibüs içinde...

                Zaman zaman bazı belgesel kitaplar elime geçince ilginç resimlere ve o resimlere ilişkin anlatılara rastlıyorum.

                Mesela Romalılar döneminde ele geçen bazı antik anforalar ve destiler üzerine işlenmiş seks görüntüleri gerçekten ilginçtir.

                O resimlerin en önemlisi, zincir oyunu ve yine zincirli oral sekti.

                Bütün bunları neden anlatıyorum?

                Anlatıyorum, çünkü...

                “Bütün dünya, hatta bütün insan hayatı seks üzerine kurulmuştur.”

                Gerçek o değil mi?

                Bazen de ironik anlamda kullandığım bir ifade vardır.

                “Dünya onun üzerinde dönüyor...”

                Madem Allah insana bir ruh verdi, bir beden verdi, bir his ve şehvet verdi, bütün bunlar ve buna benzer olayları da görmüş olacağız.

                Şehvet, insanoğlunun cinsel duygularının taşıran güçlü duygulardır.  Yani boşaltım da diyebiliriz bir yerde.

                Ruhsal boşaltım (katharsis)le cinsel boşaltım arasında bir benzerlik olsa da, cinsel boşaltım bambaşka bir olaydır.

                İnsanlar kendi yatak odalarında cinsel tatmini yaşarlarken, “Yok da minibüs içinde seks yapma” diye bir eleştiri yapma ihtiyacı duyuyoruz.

                Veya “Evler kayboldu.  Seks bu kadar ayağa mı düştü?” sorusunu sorarız.

                Polisin Ahlak Zabıta bölümü vardır.  Polis şimdi şu suçluları mahkemeye sevkedecek ve yaptıkları çirkinliğin hesabını soracak.

                Sorsunlar vallahi.

                Bu çirkin hareket, resmen toplum ahlakına ters düşen bir durumdur.

                Toplum ahlakı nedir?

                Veya namus örtünün altında mı?

                ABD’nin eski Başkanlarından Bill Clinton’un beyaz sarayda Monika’sına oral seks yaptırması ne kadar çirkinse, bu tür olaylar da o kadar çirkin ve kabul edilmezdir.  Özellikle ABD’nin koskoca Başkanı skandala neden olacak bir olayı beyaz sarayda milyonların ve dünyanın gözü önüne koyarken, gerçekte “dünyanın ahlaki değerleri kayboldu” demek doğru olur.

                Bir zamanlar Hürriyet’te bir haber okumuştum...

                Bir hayat kadını, İstanbul’da milletvekilliğine soyunmuş ve Taksim Meydanı’nda mikrofonu eline alarak kendi propagandasını yapmıştı.  Ve halk sorgulanmıştı...

                “Hangi Müslüman Türk koca İstanbul’da bir hayat kadınına oy verir?”

                Türkiye İtalya değildir.  Ne de Türkiye’de bir Türk Ciciolina vardır.

                Mantıklı düşündüğümüzde hayat kadınının da seçilmeye hakkı olduğunu düşünüyor insan. Onlar bedenlerini satarak geçimlerini sağlıyorlar ve devlete de vergilerini ödüyorlar.  Tıpkı ünlü genelev işletmecisi Manukyan gibi...

 Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı vermedi mi?  Verdi.  O halde o hayat kadınının da seçilmeye hakkı vardır.  Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verdi ama, afedersiniz “orospuya da oy veriniz” demedi.

                Mesela bazı Türk kadınları örtünüyorlar ya...

                Gerçekten namus o örtünün altında mı?  Bence değil.  Gerçek namus insanın vicdanında, iradesinde beynindedir.  Yani ahlakın erdemleri...

                Şayet 17 Aralık 2018 tarihli Hürriyet gazetesini okumuşsanız, o gazetede ilginç bir haber göreceksiniz.

                Haberin başlığı resimlerle verilen bir bilgiydi.  Kadının başı örtülü ve o çiftin üç tane de çocuğu vardı.  Kadın kocasından ayrılmak için dava açınca adam üç çocuğunun velayetini istemiş.  Bunun üzerine o örtülü kadının cevabı şu oldu:

                “Velayeti ne yapacaksın?  Zaten üç çocuğum da senden değil.”

                Bu bir şok cevaptı ve adam yıkılmıştı.

                Bu kadın kaç yıl kocasına ihanet etti ve bu durumu sezdirmedi.  Bu ne uzmanca fuhuş ve ihanet...

                Gördünüz mü örtülü kadının yediği haltı.  Tam bir yüz karası örtülü kadınlar için.

                Velhasıl söylemek istediğim şey, toplum ahlakını bozan her hangi bir davranışın cezası, ağır olmalıdır diye düşünüyorum.

                Yani gizli veya aleni fuhuş...