Kıbrıs sorununa dönük müzakereler dalgalı bir seyir izliyor.
Buna bağlı olarak da çözüme bağlanan umutlar bir iniyor bir çıkıyor.
Bir bakıyorsunuz Özersay’dan olumsuz bir demeç geliyor.
“Rumlar geçmişte anlaşılanları tanımak istemiyorlar” diyor.
Hemen ardından Rum müzakereciden Özersay’a bir suçlama geliyor.
Mavromatis, Özersay’ı görüşmelerin gizlilik ilkesini delmekle suçluyor.
Bununla da kalmıyor Mavromatis ve diyor ki;
“özersay bizi Birleşmiş Milletler’in Yakınlaşmalar ve Uzlaşılmışlar Belgesini reddettiğimizi söylüyor; yok öyle birşey!”
Gel de bozdur şimdi!
Kime inanasın bilemiyorsun.
Ve bir gün sonra Özersay’dan bir demeç geliyor.
Kriz atlatıldı, anlaşma potansiyeli ortaya çıktı. Deniyor.
Olacak gibi değil.
Gerçi müzakerelerin bu bölümü perdelenmiş durumda da demeçlerin dilinden anlayanlar için bu perde kendiliğinden aralanıyor.
Belli ki taraflar başta biz olmak üzere zaman zaman mızıkcılık yapmaya fırsat arıyor.
Bir taraf imzaladığı ortak belge ile zıtlaşan istekler öne sürerken diğer taraf BM’nin yakınlaşmalar Belgesine karşı çıkıyor.
Eski alışkanlıklardır bunlar.
Öyle de birgün gelecek herşey açıklanacak ve bu kez herşey ortaya çıkacak.
Ve Rum toplumu adına konuşmayım ama Türk toplumu, doruğa ulaşan umut ve bekleyişi ile mızıkcıları bir güzel suçlayacak.
Çünkü bu kaçıncı kezdir böyle gidiyor.
Halk umutlandırılıyor ardından da bir çöküş geliyor.
Statükocu zihniyet her defasında galip geliyor.
Ama nereye kadar!

* * *

Evet nereye kadar!
Çünkü bu kez hava çok farklı.
AB genişlemeden sorumlu komiseri Fule de ayni şeyi vurguluyor.
Sonra bu kez Amerika’da devrede.
Anavatanlar da öyle.
Zor konuları, yerel politikacıların dışında, bunlar çözecek.
Örneğin Toprak konusunun bunlara bırakıldığı şimdiden açıklanıverdi.
AB ve Amerikan misyonerleri de sık sık buraları ziyaret ediyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
Biz de Sayın Özersay’ı Rusya’ya gönderiyoruz.
Hem de uluslararası ortama Ukrayna ve Kırım olayları damgasını vurduğu bir ortamda.
Ben düşünüyorum da ne akla hizmet ettiğimizi bilemiyorum.
Daha geçen günlerde Sayın Yakış Rusya’nın Ortadoğu’da ayak basacak yer aradığını söylemedi mi?
Peki Özersay’ın bu ziyareti AB ve Amerika tarafından nasıl karşılanacak hiç düşünülmedi mi?
Yanlış politikalarla dünyanın sabrını zorlamayalım.
Bu sabır bir patlarsa üzerimize lanet yağdıracak.
Tıpkı geçmişte Makarios’un başına yağdırdığı gibi.
Ne ararsın sen Rusya’da.
Bu bölgenin sahipliği kimlerin elinde biliyorsun.

***

Müzakereci heyet bilmelidir!
Halk kendilerinden bir çözüm beklemektedir.
Ayak oyunları değil.
Bu işin sorumluluğu büyük.
Bilmelidirler ki yıllardır çile çeken bir toplumun kaderi ellerinde.
Bilmelidirler ki tarih hataları affetmez.
Gün gelir herşey açığa çıkar.
Ama meseleyi tarihe bırakmadan bu halk, bu medya müzakereci heyeti bir güzel marketmelidir.
Fırsat kaçırılmadan.