Artık hayat gerçeği ile yüzyüze gelmeye başladık.  Çevre ve insan sağlığı açısından naylon poşet veya naylon malzeme üretimlerinin çok büyük tehlike arzettiği ortaya çıkmıştır.  Neticede 1 Aralık 2018 tarihi itibariyle marketlerde müşteriler için kullanılan naylon poşetler, 25 TL’ye satılmaya başladı.
Bu bir caydırıcılık mı?
Bence tüketim ve çevre açısından caydırıcılıktır.  Öyle insanlar vardır ki, marketten almış olduğu yedi sekiz madde için ayrı ayrı poşet kullanarak ev hayatlarını kolaylaştırıyorlardır.  Yani bir poşete en azından üç beş madde sığdırılabildiği halde, sırf eve fazla poşet götürmek ve çöp torbası olarak kullanmak için fazla fazla naylon çanta alınabiliyor.
Bir an için insan düşünüyor...
“Canım dört tane poşet alsam toplam bir lira ediyor.  Bu benim hayatımı ne kadar menfi yönde etkileyebilir?”
Çok çocuklu ve kalabalık ailelerde o 25 kuruşun çok büyük önemi vardır.
Herşey bir yana...  Esas olan şey, çevre ve halk sağlığıdır.
Zaman zaman bazı okulların ve çevreye duyarlı insanların toplu halde sahilleri ve piknik alanlarını temizlediklerini, özellikle de binlerce sağa sola atılmış poşetleri topladıklarına şahit olmuşuzdur.  Bu uygulamadan sonra herhalde sağa sola atılan poşet sayısında muazzam bir düşüş yaşanacaktır.
Esasında naylonlar, bir petrol ürünüdür.  Evlerde kullanılan kapaklı naylon kutu ve kap kacak da petrol ürünüdür.  Doktorlar devamlı telkin ederler:
“Saklanması gereken bütün yiyeceklerinizi cam kavanozlarda ve cam kaplarda koruyunuz.”
Tabii ki ülkemizde artan kanser vakaları bütün bunları da akla getiriyor.  Bir de sebzelerde normal fazlası ilaçlar kanseri tetikliyor.
Bir zamanlar sahil kenarındaki oteller, açık denizlerden sahillere atılan naylonlardan bezmişlerdi.  Özellikle kuzey ve doğu bölgesi otellerimizde.  Hatırlıyorum...  Bir zamanlar Turizm Bakanlığına bu konuda çok şikayetler geliyordu özellikle Mağusa bölgesi otellerinden.  Gelen naylonlar incelendiğinde, bu naylonların açık denizden geçen Arap gemilerinden atıldıkları görülmüştür.  Gerçekte açık denizlerde seyrüsefer yapan gemilerin atıklarını denizlere atma hakları yoktur.  Hatta böyle bir hareket karşısında, Dünya Deniz Hukuku’na göre ağır ceza alabiliyor o tür gemiler.
İşte o 1985’li yıllardı anımsadığım kadarı ile.  Yaz geldi mi insanlar denizlere girmeye başlarlar ve yüzlerce naylon ayaklarına ellerine dolanıyordu.
Zamanın bakanı Nazif Borman bununla ilgili daire müdürlerini ve teknik elemanlarını toplayarak bu duruma çare aramıştır.  Neticede en çok naylon atılan bölge olarak Gazimağusa Boğaz bölgesi olduğu tespit edilmişti.  Otellerle işbirliği içinde sahillerin birkaç mil açığına uzun ve devasa ağlar gerilerek kısmen bu çirkiliklere son verilmişti, ta ki sezon geçene kadar.  Salamis Otel de nasibini almıştı naylonlardan.  O çare miydi?  Çare değildi.  Çünkü ardı arkası kesilmeyen Arapların pislikleri mevsim sonuna kadar devam etmişti.
Yani ülkemiz böyle bir çirkinlik de yaşamıştı naylonlar açısından.
Yeniden marketlerde ücretli naylon satışına gelince...
Çoğu 70 ve üzeri yaşlardaki insanlar hatırlayacaklar...  Annelerimiz evlerinde “çarşı çantası” dediğimiz çanta dikerler, çarşıya öyle giderlerdi.  Veya köy insanları zembil sepetle, özellikle titiz ve pratik insanlar da çarşı filesi alırlardı beraberlerdinde.  Şimdilerde ise çarşı arabacıkları taşınmaya başladı.
Çarşı çantası taşımak bir alışkanlık meselesidir.  İnsan o çarşı çantasını avucuna sıkıştırarak gideceği markete gider, alacağını o el çantasına doldurur, sonra da evin yolunu tutarlardı.  Şimdi tek tük el çantası taşıyan insanlar görmeye başladık.  Yani naylonların caydırıcılığı kendini göstermiş oluyor.
Tabii ki yine eski insanların gazete kağıdından yapmış oldukları “hartuçlar” yani kese kağıtları vardı eskiden hayatımızda.  Gazete kağıdından kese kağıdı yapmak da bir geçim kaynağıydı.  O gazete kağıtları halk sağlığına zarar vermez miydi?  Bal gibi de verirdi.  Gazete kağıtları üzerindenki mürekkepler sulanmaya başlayınca kese kağıdındaki yiyeceklerde zarar görmeye başlarladı. O da başka bir sorundu o zamanlar.
Hani insanların “Hayatı kolaylaştırmak gerekir” dedikleri şey var ya...
Naylon poşetlerin insanların hayatlarını kolaylaştırdıklarını söyleyebiliriz.  Lakin sağlığa ve çevreye de çok büyük zararlar verdiklerini da ifade edebiliriz.
Şu “Naylon” denen madde öyle birşeydir ki, yanmadan tükenemez.  İsterseniz “naylon poşetler” üzerine internet için hazırlanan belgeselleri görünüz.  İnsan sağlığına, çevreye ve tüm canlı varlıklara ne büyük zararlar veridiklerine tanık olunuz.
Sanayileşmede naylon maddeler çok büyük bir yer ve önem kazanmıştır.  Ambalajlarda, sağlam mal koruyuculuğunda kullanılarak iş hayatını da kolaylaştırıyor naylonlar.  Önemli olan o ambalaj naylonlarının açıldıkları zaman sağa sola atılmamalarıdır.
Velhasıl “naylon” için söyleyecek o kadar çok şeyimiz vardır ki, saymakla ve söylemekle bitiremeyiz.
“Naylon” yani...