Okul bahçeleri: çığlık çığlığa koşuşanlar, bağrışmalar, rengarenk gülüşler ve kıyafetler...

Pastalar, börekler, tatlılar aceleyle tüketilir!

Çocuk yemeğe zaman harcamaz, Oyundan, eğlenceden, gülmeceden feragat etmez börek çörek için!

Hüüüp diye bir kerede biter meyve suları ve koşuşturmaya devam...

Eller arkada bağlı, vücutlar 30 derece meyilli ağızlar bir mağranın girişi gibi kocaman açık...

Müzik ve başla, alkışlar, tezahüratlar...

Düüüüüt!

Oyun biter ve kazanan 5A sınıfından, mimikleri seçilemez, göz kapaklarına kadar yoğurt bulaşmış, amma gururu; kazandığı zafer! Ara vermek yok! durmak yok bu gün! Hastahane görünümlü, okul kılığına bürünmüş binalara çarpa çarpa yükseliyor çocuk kahkahalarının sesi, özgürlüğün ta kendisi bu!

Sırada kaşıkla yumurta, kaşıklar ağızda, yumurtayı düşüren üzülmüyor.

Bu gün eğlenilecek, okul avlusunda kararlılık var, coşkuyla eğlenilecek!

Ve Torbaya sığıdırıyorlar küçücük vücutlarını rahatça. Konforlu ve güvenli hissetmiyorlar, fakat suratlar mutlu.

Zıpla Zıpla hooooop daha uzağa gülüşler, bağrışmalar. Kolej sınavına zıplamak değil bu, aksine yaşamın mutluluğunun merkezine zıplamak her hamle, bir diğerinden daha neşeli.

Ve final İp çekme yarışması takımlara ayrılıyor, 5A ile 5B, 3C ile 3E... Öğretmenleri başçılık ediyor, tüm okul, veliler, hademeler, sekreterler, seyirciden öte.

Taraftar! Herkes çocuk, herkes mutlu! herkes ayakta...

İpin ortasında öğrencilerin, taptığı, değer verdiği hayatlarında asla unutamayacakları öğretmenleri, eşitlik için, demokrasi için, haksız rekabeti ortadan kaldırmak için mücadele veriyor, ip yarışmasını koordine ediyor: "Hüseyin sen diğer takıma... Gülistan sen bir arka, sıraya geç... hazırmısınız!"

Müzik, Düüüüüttt başla, heeeeyyy mutluluktan çekiyorlar ipi, hırsla değil!

Eğlenceli rekabet. Unutuluyor tüm kederler: Evde anlamsız Anne - Baba tartışmaları, kardeş kavgaları.

Zorunlu ödevler, haksız istekler, sorunlar, omuzlara yüklenen ağır sorumlulukların tümü yok olup gidiyor ipi çekerken, avuçlar acımıyor bile, Güç paylaşılıyor, mücadele, takım çalışması perçinleniyor ip oyunuyla... neşeli çığlıklar motivasyonlarını artırıyor küçücük yüreklerinin.

Hafif tıknaz olan ter içinde kalıyor, rakipleri de görüyor emeğin terlettiğini. Uzun olan var, diğer takımın ön saflarında, var gücüyle asılıyor ipe takımına gurur yaşatmak istiyor, küçük hesaplar yok, kurgu yok!

İşler kızışıyor biraz ileri, biraz geri...

Derken küçücük kollar yorulmaya başlıyor. Ve beklenen an geliyor benim sağımdaki takım paldır küldür yerlerde, kızlı - erkekli kahkahalar bulutlara kavuşuyor, kızlı - erkekli düşüyorlar parke olmuş yeryüzünün üstüne!

Ve acımıyor ne pullu fırfırlı çingene pembesi giyenin dizleri, ne de saçlarını Messi'nin saç modasına benzetmeye çalışanın dirsekleri!

Acımıyor, mutluluk zihinlerine, kalplerine nüksediyor oradan da öğretmenlerinin, velilerinin, okul çalışanlarının suratlarını meltem gibi okşuyor.

Koca koca insanlar, torbalara sığmak istiyor, koşmak, istiyor, çocuk gibi! onlar kadar!

Büyünce ne olmak istersin? sorusuna, en içten cevabı veriyor şair: ÇOCUK diyor.

NE MUTLU ÇOCUĞUM DİYENE.