Kıbrıs ve sorunu hakkında herkesin yazma hakkı vardır ve bu  hak, konu ile ilgili bilgi  ile doğru orantılıdır.
Bilmiyorsanız, sorup okuyup araştırıp, öğrenme olanağınız vardır. Bunu yapmıyorsanız işiniz boştur, bildiğiniz kantar Bursa da kestane tartmaktan başka işe yaramaz.
Türkiye Cumhuriyeti siyasetçilerinin Kıbrıs sorununa ve çözümüne  yönelik tehlikleli tutumları, Kıbrıs sorununu ve KKTC yi iç politika malzemesi yapmaları ile katlanarak artmaktadır.
Üzülerek yazmalıyım ki, Türkiye yazılı medyasında kalem oynatanlar ile tv radyo medyasında laf oynatanların, Kıbrıs sorunu hakkında incir çekirdeğini doldurabilecek kadar bile bilgileri yoktur ve bu bilgisizlik, onları çok erken ve rahatlıkla gaza getirmekte, dolup dolup üstümüze, üstümüze boşalmaktadırlar.
Türkiye siyasetçileri ve medyatörleri bilip anlamalıdır ki ; KKTC Türkiyenin 82 vilayeti olmadığı gibi, Türkiyenin her hangi bir siyasi akımına taraf ve karşıt olmakla Türkiye karşıtı veya düşmanı olmuyorlar.
Çok sayın yazarları ve siyasetçileri Türkiye’nin.
Kıbrıs türk halkı ve bu halkın devleti olan KKTC, 1974 yılında doğal müttefikimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin paha biçilmez eşsiz katkıları ile yüz yıla yakın süren zülme karşı direniş mücadelesini başarıyla sonlandırmış ve 1983 de de bağımsız devletini kurarak dünya halklar ve devletler ailesi içinde onurlu yerini almak için bir adım daha atmıştır.
1983 yılından beridir süren bu mücadelede de  tek dayanağımız Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun halkıdır. Gel gör ki çoğu zaman özensiz dil kullanımından dolayı Kıbrıs türk halkı, Türkiye siyasetçileri ve yazarları tarafından aşağılanmakta hakarete uğramaktadır.
Özensiz dil kullanımı dediğim şey ‘ Kıbrıs vatan toprağıdır, verilmez’ ‘Akıncı, kanla aldığımız Kıbrıs’ı veriyor, verdirtmeyiz’ gibi örneklerle hayat bulmaktadır.
KKTC, bizim  Kıbrıs türklerinin vatanıdır ve Kıbrıs Türkleri hiç kimseden yurtseverlik dersi almaya muhtaç değildir. Herhangi bir yazarı veya siyasetçisi Türkiye’nin ne Akıncı’dan ne de herhangi bir Kıbrıs türkünden daha çok  yurtsever değildir tıpkı daha az yurtsever olmadığı gibi. Ama bırakın da yurdumuzu ona sahip olarak onu severek ve geliştirerek gönlümüzce sevelim. Nasıl sevmemiz gerektiğini öğretmeye kalkmayın.
Öte yandan bir de ‘ ver kurtul’ cular var.
Her iki kesim de anlamalıdır ki. Kıbrıs türk halkı yüz yılı aşan bir direnişle özgürlüğünü kazanmış, bağımsız devletini ( KKTC ) kurmuştur ve şimdi de dünya halkları ve devletleri arasındaki onurlu yerini arıyor.
Hakkımızda bilir bilmez ahkam kesenler, biliyormusunuz, farkında mısınız ki, Mersin’de Türkiye Cumhuriyeti tarafından düzenlenen Ak Deniz olimpiyatlarına, Kıbrıs Cumhuriyeti ( sizin güney Kıbrıs dediğiniz devlet) davet edilip katılmış ve KKTC davet edilmeyip-edilemeyip katılamamış, uzaktan seyretmek zorunda kalmıştır.
Tayyip bey bir zamanlar Eecevit’e hesap sormuştu, Fenerbahçe’yi Milli takımı KKTC ye niye götürmüyorsun diye. Kendisi ve partisi 16 yıl var iktidarda getirebildi mi. Niye.
Hangi yazarı Türkiye nin, Guterres belgesini ve konu hakkında Akıncı’nın ne dediğini birinci ağızdan okuma öğrenme ihtiyacı hissetmiştir.
Tecrit edilmiş bir halde daha kaç yıl yaşamamızı istiyorsunuz. El verin, el ele verip, KKTC nin bir anlaşma ile dünya devletleri arasındaki yerini tıpkı KC-TC-Yunanistan gibi biz de alalım.
Dediğimiz şu. Ne KC ye yama ne de TC ye vilayet olmak değildir çare ve çözüm.