Mahalli İdarelerin varlığı için;

Tarihi, siyasi, hukuki, ekonomik nedenler vardır.

Toplu yaşam ile birlikte gelişmeye devam eden yerel yönetim (belediyecilik) kavramının en yalın tanımı;

Yerleşim yerlerinde yaşayan, başta insan olmak üzere tüm canlıların ortak ve yerel nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla belli bir hukuk düzeni içinde oluşturulmuş anayasal örgütten bahsetmek mümkündür.

Demokratik yönetmelerle oluşan bu otorite, ülkemizde “51/1995 sayılı Belediyeler Yasası” ile yönetilmektedir.

“Mahalli İdareler” yönetim şeklini kullanan her devletin en belirgin hedefleri;

  • Ülke sınırları içerisinde yaşayan her canlının ortak yerel sorunlarına – taleplerine, eşit ve standart şekilde, hızlı yanıt vermek;
  • Belde insanın, kendini ilgilendiren konularda, seçme seçilme ve karar verme süreçlerinde katılımını sağlamak.
  • Kentsel ve bölgesel planlar, politikalar üretilmesini sağlamak.
  • Merkezi hükümetin “günlük iş yükünü” azaltmak.
  • Hizmet ve Malların sunumunda, yerel – coğrafik avantajlarla Kamu Ekonomisinde tasarrufu artırmak.
  • Yerel demokrasiye, yaşlılara, gençlere, çocuklara, özel gereksinimli bireylere, söz hakkı vermek, temsiliyetlerini geliştirmek, fikir ve vijdan hürriyetlerine alan açmak, ihtiyaçlarını yerinde karşılamak,
  • Merkezi yönetimin, idari, mali, politik yerelleşmeyi gerçekleştirmesini sağlamak.

Özetle;

Devlet, hizmet ve mallarının, fayda ve maliyetleri ile birlikte, ülke sınırları içerisinde bulunan, en küçük coğrafyaya, denetlenebilir, şeffaf, sürdürülebilir bir şekilde sunulmasına Yerindelik, denir.

Yerinden Yönetimin temel prensibi, farklı sorumlulukların yasal yetkilerle belirlenerek, Merkezi hükümet adına faaliyet yürütmesidir.

Kıbrıslı Türklerin, kimlik, egemenlik, varoluş mücadelesine; belediyecilik – muhtarlık – “mahalli örgütlenme” ile bilinçlenmeye başladığı bilinmektedir. (bknz. “Kıbrıslı Türk Siyasi Tarihi. 1878 – 1983 Başlangıçtan KKTC’ye – Dr. Nazım BERATLI”.)

Kıbrıslı Türklerin kararlara katılımcılık, irade talebi, kendi kendini yönetme arzusu, mahalli nitelikte başlayan güvenlik ve mülkiyet, yaşam hakkına saldırı sorununa yaklaşımı, mücadele şekli, örgütlenme ile dayanışma bilincini artırmıştır.

Bizlerin, “Ortak Yöneteceğiz” anlayışı, Osmanlı Kadıları – Başkadıları’na müteakip, “belediyecilik” anlayışımız, meclis üyeliklerinde yer alma ve sömürge yönetiminde hız kazanarak devam eder.

Tüm tarihsel örnekler, ortak nitelikteki ihtiyaçlarımızın, bir araya gelmeyi başardığımız, üretmeyi ve bölüşmeyi sağladığımız takdirde başarıya ulaştığımızı göstermektedir.

Kıbrıslı Türklerin tarihinde, hürriyeti için başlatmış ve vermiş olduğu mahalli örgütlenme anlayışı:

Şahsımı, Yerel Yönetimler alanında çalışmalar yapmaya ve görev talep etmeye cesaretlendirmiştir.

Belediyelerin en verimli şekilde yönetilmesi halinde, refahın artacağı konusundaki inancım, Siyaset Bilimi, Mikro İktisat ve Yerel Yönetimler Organizasyonu ile Mahalli İdareler Maliyesini öğrenme, bilgi sahibi olma ve tatbik etme ilgimi de artırmıştır.

Yazının devamı olacak.

Haftaya “Neden Yerel Yönetimler 2” başlıklı yaz dizisinde yeniden buluşmak üzere…

  

Vatan Gazetesi

Reşat Kansoy

9.07.2021