Her fırsatta hatta fırsat yaratarak ille de ve tek yol federasyon diyen platformların yöneticileri yine fırsattır deyip ille de federasyon yoksa mahvoluruz deme tiryakiliklerini ‘ Crans Montana da kalınan yerden’ koşulu ile dört bin altı yüz on dokuzuncu kez tekrarladılar.

Soru şu Crans Montana’da nerde kalınmıştı.

Eğer aşağıda okuyacaklarınızda kalınmışsa itirazım yok.

Evet Crans Montana’da bu noktada mı kalınmıştı. Bay Anastasiades bunlara evet mi demişti.

Öneriyorum evet demişseydi bir zahmet açıklasın

‘KKTC Cumhuriyet Meclisi’ndeki bütün siyasi partilerin UBP, DP, CTP ve TDP’nin, bütün partilerin onay verdiği bu çerçevede siyaseten eşit iki kurucu devlet bir de federal çatı olacak.

Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ile Kıbrıs Rum Kurucu Devleti’nin her birinin kendi hükümeti, kendi meclisi, kendi polis gücü, kendi yargısı, her şeyinin olacağı bir yapı kurulacak.

Federal Cumhuriyet’te de iki meclisli bir yapı olacak. Alt mecliste temsiliyet nüfus oranına göre, üst mecliste ise temsiliyet tam sayısal eşitlik temelinde. Alt mecliste 36 Rum, 12 Türk milletvekili olacak. Üst mecliste 20 Türk senatör 20 Rum senatör olacak. Alt mecliste alınan her karar uygulamaya girebilmek için mutlaka senatodan da geçmek zorunda.

Sayısal eşitliğimizin olacağı senatoda onaylanmayan alt meclis kararları geçerli olmayacak. Bu sistemde dönüşümlü başkanlık olacak. 2 yıl bir Rum ise 1 yıl da bir Türk cumhurbaşkanlığı yapacak.

Bunlara ek olarak federal yargıda tam bir eşitlik olacak. 8 federal yargıç olacak 4’ü Kıbrıslı Türk, 4’ü Kıbrıslı Rum ve bunlar da her yıl dönüşümlü olarak başkanlık yapacaklar. Federal yargıda tam bir eşitlik olacaklar.

Federal devletin yetkileri dış politika, federal bütçe, savunma politikası gibi unsurlarla sınırlı kalacak

Sağlık, eğitim, kültür, ticaret başta olmak üzere daha başka bütün bu artık yetkiler kurucu devletlere ait olacak.

Kurucu devletlerin daha geniş yetkileri olacak. Bazı alanlarda işbirliği antlaşmaları da yapabilecekler.

Eğitim, kültür, spor, ticaret, mali, ekonomik ve turizm gibi alanlarda sadece Türkiye ile değil, diğer 3. ülkelerle de ve uluslarası örgütlerle de işbirliği antlaşmaları yapma hakları olacak. Mesela kültür alanında bugün UNESCO ile hiçbir anlaşma yapamıyoruz, o gün geldiğinde yapabileceğiz. Kaldı ki Rum başkanın olduğu dönemlerde dışişleri bakanı bir Kıbrıslı Türk olacak. Bir Kıbrıslı Türk cumhurbaşkanı olduğunda, bir Rum dışişleri bakanı olacağı için, bu defa AB Bakanı mutlaka bir Kıbrıslı Türk olacak.

İki başkan birlikte karar verecek

1960 Cumhuriyeti’nde 7 Rum bakan, 3 Türk bakan vardı. Kıbrıs Türk halkının onayladığı Annan Planı’nda ise 4 Rum, 2 Türk bakan olacaktı,

Şimdi vardığımız mutabakat 7 Rum bakana 4 Türk bakan. İkisinden de daha ileri bir noktadayız. Deniliyorki 1960’ta Cumhurbaşkan Muavini vardı. O zaman dönüşümlü başkanlık yoktu. Ama 3 alanda veto yetkisi vardı. Şimdi de tıpkı 1960’taki gibi dış politika, güvenlik ve savunma alanlarında iki başkan birlikte karar verecek.

İki başkan olacak, dönüşümlü olarak başkanlığı yerine getirecekler. Sistem de başkanlık sistemi olacak.’