Ne kadar taş olduğunu anlatabilir misiniz bir taşa.

Denemeyin boşuna.

O anlatamaz taş olduğunu ama taştır o.

İnsanı insana niye anlatmayalım ki,  her bir insan başka olsa da diğerinden.

İnsanlık diye bir cennet var, kimi zaman cehennem.

Milyar milyar insanın bir arada dünyada yaşamasının, fikir fikir açmasının adıdır insanlık.

İnsanlığı insanlığa taşıyanın sadece insanın insanla ilişkisinden ibaret sanmayın.

Her birimizin dağla, denizle ağaçla kuş ve keçiyle ot ve taşla ilişkisi de belirleyici olmuştur insanlığın durumunda.

Bu gün eğer dünya, hayat ve tabiat çekiliyorsa ayaklarımızın altından bunun tek sorumlusu, suçlusu doymak bilmez arzularıdır insan denen canlı türünün.

Tabiatla, onun nimetleriyle yetinmeyen, yetinmesi gerektiğini bildiği halde yetinmeyen tek canlı,  insandır.

Ve insan ihanet etmiştir, onu insanlaştıran her şeye.

Güne ihanet etmiştir, geceye de, uyuması uyanması gereken zamanları kendi arzularına göre yeniden biçimlendirerek ihanet etmiştir.

Elektiriği keşf edip ampülü icat ederek,  geceyi güne çevirerek başlamıştır bu ihanet yolculuğu ve hazla, hızla yol alarak her şeyi, doğal olanı yok ederek ve yerine normali ikame ederek gelmiştir bu güne.

Nedir mi normal.

Yarısından fazlası boşken, binlerce yeni konut yapıyor olmanız normaldir.

Ve sürer gider bu normalleşmeniz.

Evladiyelik araçların yerine, her yıl yenilenen telefonlarınız, birkaç senede bir yenilediğiniz arabalarınız ve daha niceleri.

Hiç duvar ustası yokken yüzlerce mühendis normaldir.

Bu normaller o haldedir ki…

Normallerimiz karşısında kutupların erimesi DOĞALDIR.