Oldum olası bugüne kadar yayınlanan bütün nostaljik yazılar ilgimi çekmiştir.  Nostaljik yazıların anlamı, bir yerde “Hatıralarınızla yaşayın” demektir.
Nedense dünyadaki teknoloji, terör, hırs bombaları, dövizle fakirliğin tezatları, insanları nostaljik yaşama yöneltiyor.  Bu yöneliş, gereçekten bozulan insan psikolojisinin arayışını gösterir.
Bazen bayram yazılarında eski insanlara sorarlar:
“Sizce eski bayramlar mı daha anlamlıydı, yoksa şimdiki bayramlar mı?” dye.
Kesinlikle o eski insan veya insanlar şu yanıtı verirler:
“Elbette ki eski bayramlar daha güzel ve daha anlamlıydı.  Nerde eski bayramlar...”
İnsan hayatındaki bazı değerler kayboldukça, sığınacağı bir liman arayışına giriyor.
Bu düşüncelerle iki üç faktör geliyor aklıma.
Bunlardan birincisi özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra gelen ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmadır.  Onun ötesinde gelişen teknoloji çağı, bütün eski güzellikleri kitap ve düşüncelerde bıraktı.
Zaman zaman facebook’ta eski fotoğraflara, hiç bilmediğimiz veya görmediğimiz görüntülere rastlarız.  Mesela eski Sarayönü, eski Girne Kapısı veya eski atlı arabalar ve Medoş Laleleri gibi anlamlı resimler...
Siz farkında mısınız ki, facebook’a o resimleri atan insanlar, nostaljiye olan ilgi ve anılarını tazelemekle ilgilidir.
Hangimizin hoşuna gitmez eski fotoğrafları izlemek?
Bazı zamanlar fıstıkçı Osman Gezer’in, bazı zamanlar Sarayönü’nün duayen şakacısı ve halk adamı Mustafa Çoronik’in, eski fahişelerin, Ahmet Efendi’nin bayramlardaki sandal kayıklarını, bazı zamanlar da eski Polis ve eski İngiliz askerlerini görürüz.
İngiliz döneminin redingotlu askerlerinin Taksim Sahası’ndaki resmi geçitlerini, kırmızı, beyaz ve mavi bayrak ve kıyafetlerini görünce o resimler bize eski zamanları hatırlatır.
Ulu Önder Atatürk’ün hiç görülmemiş ve yayınlanmamış siyah veyaz resimleri bile bize nostaljiyi yaşatır.
Şimdirlerde bazı yazarlar, tarihe mal olmuş değerli insanların hayatlarını didik didik ederek, onların aile resimlerini, yaptıkları işlerin önemini hatırlatarak bize geçmişi hatırlatırlar.
Eski hasır sandalyeler bile bize nostaljiyi hatırlatır.
EOKA’nın yeni hortladığı günlerde Yenişehirde bomba yaparken hayatlarını kaybeden dört şehidimizin resimleri bize nostaljiyi yaşatsa da, gerçekte bize acı veriyor.  Tabii ki acı yanında, Kıbrıs Türkü’nün kendi davasına dört elle sarılışını gösteriyor o eski fotoğraflar.  Binlerce insanın o meydanları doldurması, omuzlarında taşıdıkları şehit tabutları, nostaljik yaşantının bir parçası olarak algınarıken, o görüntüde “Kıbrıs Türklerinin uyanışını “da kavramış oluruz.
Şimdiki gençler eski düğünlerin nasıl yapıldığını pek bilmezler.  Sadece araştırmacı gençler, yaptıkları araştırmalardan o günlerin yaşantısını gözler önüne sererler.
Örnenin Mehmetaliler Grubu’nın düğünlerde çaldıkları, insanın içini fıkır fıkır oynatan o güzelim gelin havaları ve oynak parçaları hala anılarımızda kalan güzelliklerdir.
Köylerde veya kırsal yörelerdeki düğün kültürleri farklılık gösterse da, yine de eski fotoğraflar ve nostaljik yaşantılar birer belge olarak önümüze çıkıyor.
O eski günlerden kalma bazı anı kırpıntıları geçiyor aklımdan.  Örneğin Lefkoşa’nın sokaklarında atlı arabaları ile yük ve malzeme taşıyan arabacılar da, o nostaljik yaşantının bir parçasıydı.  Cenazeler bile atlı arabayla götürülürdü mezarlığa.
O zaman şapkamızı başımızdan çıkaralım ve düşünelim...
Şimdiki çoluk çocuğun, gençlerin ellerinde çok gelişmiş cep telefonları, internet avantajları ve daha nice elektrojik araç gereçler var.
Onlara sizin bayramlarınızı, eski arabacıları ve daha nice yokluk yıllarımızı hatırlatsak ve geçmiş yaşantıyı onların beyinlerine yerleştirmeye kalksak, kesinlikle size, “Ben kesinlikle o dönemde yaşamak istemezdim” diyeceklerdir.
Onlar da haklı.  Kısacası bizler kendi dönemlerimizi yaşadık ve geçmişe özlemli olduk, onlar da kendi dönemlerini yaşayarak durumu değerlendirerek geçmişe özlem duyacaklar.
Kısacası nostalji arkadaş...