Her yıl büyük bir ilgiyle izlediğimiz O SES TÜRKİYE ses yarışmasının bu yılki şampiyonu bizim Kıbrıs’tan Lütfiye Özipek oldu.
Duygulanmamak elde değil.  O kadar genç yaşta bin civarındaki yarışmacıyı  geride bırakarak birinci olmak hiç de kolay bir iş değildi.
Gerçekten insanın kendi içinden birisinin böyle büyük bir başarıya imza atması, çok büyük bir gururdur.  Bir yerde Lütfiye onurumuz oldu.
Bu türdeki yarışmalarda izleyiciler hem performansa, hem ses ve duyguya baktığı gibi, yarışmacının kılık kıyafetine ve sahnedeki duruşuna da bakar.  Ben şahsen Lütfiye Özipek’in sahnedeki performası ve şahane sesi ile okuduğu duygu yüklü şarkılardan müthiş etkilendim.  Benim gibi milyonlarca insan etkilendi.  Bir yerde Lütfiye’nin sahnedeki ağırbaşlılığı ve hanımlığı, onu daha yüceltmiştir.
Madem Lütfiye için birkaç söz de ben edecektim, mutlaka internetten onun özgeçmişi ve müzik kariyerini öğrenmem gerekirdi.
Örneğin Lütfiye 1990 yılında Lefkoşa’da doğdu ve ta küçük yaşlardan piyano eğitimi alarak müziğe karşı olan tutkunusunu zamana yaydı.
Bir sanatçının yetişmesi hiç de kolay değildir.  Lütfiye’nin kariyerinde neler varmış, ona da bakalım.
Lütfiye piyano dersleri yanında kapağı Lefkoşa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ne atmış ve bu okulu başarı ile tamamlamıştır.  Bu okuldan mezun olmak Lütfiye’ye yetti mi?  Yetmedi.  Liseyi bitirir bitirmez Rumların “University of Nicosia”sında caz eğitimi aldı.  O da yetmedi, İngiltere’de bir üniversitede pop müzik ve söz yazarlığı üzerine de eğitim alarak 2013 yılında mezun oldu.
Bir diğer deyişle, O SES TÜRKİYE ses yarışmasında sahneye çıkan Lütfiye, hiç de boş bir yarışmacı değildi.  Zaten sesini kullanmasından, etkili duygusal tınılarından ve sahnedeki duruşundan eğitimli olduğunu anlamıştık.
Yani Lütfiye’miz hiç de boş bir yarışmacı değildi.
O müzik kariyeri ve yeteneği değil mi onu ta buralara kadar taşıyan.
Özel hayatında da konserler verdiğini ve vokal koçluğu yaptığını da öğrenmiş olduk.  Ayrıca bir de albüm hazırlığı içinde olduğunu öğrendik.
Bence Lütfiye’nin yolu belli oldu.  Zaten kendisinin birey olarak albüm yapmasına gerek yok.  Çünkü Acun İşletmeleri ona birinciliği nedeniyle o hakkı vermiştir.  Başarısından ötürü kendisine bir albüm hazırlama şansı verilirken, bir de sıfır kilometre araba alma hakkı verilmiştir.
Böylesine büyük bir başarıya imza atmış Lütfiye bundan sonra Kıbrıs’a sığar mı?  Bence sığmaz.  Zaten istese de Kıbrıs’ın dar izleyici kitlesinin ötesine ulaşmak zorunda olacaktır.
Bizim Kıbrıs’tan yetişme ve kendini Türk müzik dünyasına kabul ettiren Kıbrıslı sanatçılar zincirine Lütfiye’de katılmış olacak.
Bir zamanlar Nil Burak Türk müzik sahnelerinde yer alırken koltuklarımız kabarırdı.  Ondan başka Cem Kafkas’ın TRT’den çıkma bir sanatçı olarak geniş ufuklara ulaşması var.  Yakın tarihin en ünlü Kıbrıslı sanatçısı, hiç şüphe yok ki Ziynet Sali’dir.
Ve o zincirin son halkası şimdi Lütfiye Özipek olacaktır.
Bazen söz ünlü insanlardan açılınca şu ifadeleri kullanırım.
“Bu sanatçı, artık ailesinin değil, toplumun malıdır.”
Gerçekten de öyle.  Bundan sonraki görüntüye bakarak aynı ifadeyi kullanıyorum Lütfiye için.
“Lütfiye artık biz Kıbrıslıların değil, bütün Türk kamuoyunun malıdır.”
Bizim dilek ve temennilerimiz ötesinde, gördüğümüz fotoğrafı yorumluyoruz.  Gerçekten onun dünya görüşü ve müzik dünyasına bakışı onu daha büyük ufuklara sürükeleyecek mi, yoksa şöhretten ürkecek mi?
Tabii ki Lütfiye şunu da kafasına yazmalıdır.
Şöhretin yükü çok ağırdır ve onu taşımak da hayli zordur.  O bağlamda hayatında oluşacak değişikliklere de kendini hazırlamalıdır.
Daha ne diyelim ki...  Kafamızda ne varsa kağıda döktük.  Yolun açık olsun sevgili Lütfiye Özipek.  Seninle gurur duyuyor ve bir umut olarak seni geleceğin en ünlü yıldızları arasında görüyoruz.