Kıbrıs Türkü’nün yetiştirdiği ünlü hukukçu ve siyasetçisi, çok değerli dostum Oktay Feridun’u maalesef kaybettik.  Onun gidişi, sanırım en büyük özlemi getirecek beraberinde.

                Oktay Feridun çok köklü bir aileden gelmektedir.  Kendisi Polili ‘ydi ama yine ünlü hukukçu Mehmet Zeka’nın da damadıydı.

                Eski ofisimin çok yakın olduğu zamanlarda, ya o bana, ya da ben ona giderdik kahve içip karşılıklı sohbet etmeye ve eski günleri yad etmeye başlardık.  Onun ofisinde çekmiş olduğum anı fotoğrafları arşivimde duruyor.

                Oktay Feridun’la benim ilk tanışmam ve yakınlaşmam, 21 Aralık 1963 olaylarının hemen sonrasında bütün üst zevat, siyasetçiler ve nice insanın Dr. Küçük’ün ikametgahına doluştuğu o Genel Komite zamanlarına denk gelir.  O günler zor günlerdi.  Her taraftan leblebi gibi mermi yağarken o ve Dr. Küçük’le beraber bazı üst düzey kişiler, Dr. Küçük’ün makam arabasına binerek doğru Makarios’un sarayında almışlardı soluğu.  Öyle bir ortamda, memleketin yangına dönüştüğü bir zamanda Makarios’a gidp, ateş-kesi sağlama girişiminde bulunmak can yürek isterdi.

                Dr. Küçük ve Okay Feridun’un o olayı anlatan hikayesini Dr. Küçük’le ilgili anılar kitabıma koymuş ve Oktay Bey çok mutlu olmuştu.

                O’nun çok sıcak, sevecen ve müteavazi kişiliği, dost olmamıza vesile oldu.  İlerleyen zaman zarfında bütün olayları birlikte yaşadık ve herşeyi birlikte yorumladık diyebilirim.

                1974 Mutlu Barış Harekatı’ndan sonraki dönemde yaz tatillerimizi Salamis Bay Otel’de geçirirdik.  Hatta akşamdan anlaşır, bir grup oluşturarak güneş doğarken, uzun uzun sahilde yürüyüş yapar ve derin sohbetlere dalardık.  O nedenle ondan söz ederken “dostum” ifadesini kullandım.

                Oktay Feridun’un hayatını ve o hayatın kesitlerini anlatan bir biyaografik kitabı vardır.  O kitabını bana da imzalamıştı.  Lakin kendisine söylemesem de, koskoca Oktay Feridun’un o kitaba sığamadığını ifade edebilirim.  Belki diyorum... Belki çocukları veya torunları onun kapsamlı hayatının romanını yazarlar.

                Kıbrıs Cumhuryeti kurulduğunda Başsavcı Tornaridis’in yardımcısı olarak, Başsavcı Yardımcılığına getirilmişti.  1963 olayları sonrasında Kıbrıs Türk Yönetimi’nin Baş Savcısı olmuştu.

                Merhum KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la çok yakın dostluğu vardı.  Siyaset hırsı olmadığı için hiçbir partiden aday olmamıştı.  Lakin Denktaş’ın vefalı davranışı, onu hem Kurucu Meclise göndermiş, hem de muhtelif defalar Çalışma, Sosyal ve Sağlık Bakanlıklarına bakan yapmıştı.

                Onunla son buluşmamız, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın 20 Temmuz resepsiyonunda olmuştu.  O yaz akşamında iki kişilik bir bahçe kanepesine oturarak uzun uzun sohbet etmiştik. Onun da, benim de birer baston vardı.  Onun baston taşıması yaşlılığından, benim de ağır bel fırığı ameliyatımdandı. Kendisine göndermiş olduğum son romanımdan çok memnun olduğunu ifade etmişti.

                Zaman zaman Mehkemelerin koridorlarından geçerken, yüzlerce genç avukatı, penguin gibi  kıyafetleri içinde dolanırken görürüm.  O görüntü içinde, Oktay Feridun ve onun gibi avukat ve hukuk adamlarının görüntüsünde büyük bir asalet vardı.

                Oktay Feridun gibi hukukçuların yetişmesi hiç de kolay değildi.   Esasında o, İngiltere hukukundan mezundu.  O bağlamda hukukun derinliklerini, yasa ve nizamlarını çok iyi bilen ve kavrayan bir değerdi diyebiirim.

                Bir gün kendisi ile üniversiteleri yenihukuk  mezunları konusunu konuşurken bana aynen  şöyle demişti:

                “Her yıl üniversitelerden dünya kadar genç hukuktan  mezun oluyor.  Lakin bunların çoğu İngilizce bilmezler maalesef.  Hukuk bilgileri de belli bir dönemde üniversite bitirme gayreti içinde gelişti.  İngiliz hukukunu hazmeden yok.  Yarın bir olası anlaşmada bu gençlerin kaçı çalışabilecek Rum mahkemelerinde?”

                Oktay Feridun doğru bir teşhis koymuştu.  Yeni nesiller karma toplumlarda kendilerini geliştirebilecekler mi?

                Yeni yetişen pek çok genç avukatlar, onun yanında staj görmüş ve onları yetiştirmiştir.

                Velhasıl bir Oktay Feridun bu dünyadan geldi geçti ve arkasında pek çok derin izler ve anılar bıraktı.

                Onun bir dostu olduğum için gurur duyuyorum.  Sesi ve o mütevazi duruşu hala kulaklarımda ve gözlerimin önündedir.

                Allahtan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine sabır ve başsağlığı dilerim.

                Kıbrıs Türkü’nün başı sağ olsun.