Bundan birkaç gün önce Hürriyet Gazetesi’nde bir resim ve haber vardı.  O haber, altmış yaşın üzerine gelmiş ve okuma özlemleri ile yanıp tutuşmuş 8 kadının önlüklü resimlerini veriyordu.
    Haberin gerçek kaynağı, Samsun’un 19 Mayıs İlçesinden.
    Yıllarca cehaletin acısını çekmiş bu insanlar, azmetmişler ve adıgeçen ilçede okuma yazma seferberliğine katılmışlar.  Katılırken de kendilerine birer siyah önlük, birer de beyaz yaka dikmişler.
    Anadolu’da okuma-yazma seferberliğini başlatan kişiler, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la eşi Emine Erdoğan.
    Bu kursa katılıp da okuma yazmayı öğrenmeyi azmetmiş yaşlı kadınların verdikleri mesaj çok önemliydi.  Belki de Cumhurbaşkanı’nın ve eşinin yapamadığı kadar etkili bir mesaj vermişler önlüklü kıyafetleri ile.
    Hani parasızlık veya atanın cehaleti yüzünden okula gidip okuyamayan nice kadın erkek vardır ya...  Lakin genel anlamda Türkiye’de bu oran şu anda hangi noktadadır doğrusu merak ediyorum.
    Yıllar önce böyle bir seferberliğin başlatıldığını biliyorum ama hiçbir zaman bu kadar hevesli ve kendilerini ortaya atarak bütün cahil kadınlara mesaj veren kadınlar olmamıştır.
    İssterseniz o kadınların duygularına biz de temas edelim.
    Kursiyerlerden en ilginci ve en önemlisi Kadriye Bulut’muş.  Kadriye Hanımın yaşı 84.   Sekiz  evlat ve 27 de torun sahibi.
    Kadriye kadın duygularını şöyle dile getiriyor:
    “Çocukken kardeşime baktığım için okula gidemedim.  Önlük giymek, okuma yazma için okumla gitmek bir özlemdi benim için.”
    60 yaşındaki Seyide Kurt ise, böyle bir kursa başladığı için torunlarının çok sevindiğini söylüyor. Ve ilave ediyor.
“Kurs boyunca okul önlüklerini giyecek, kurs sonrasında toplu halde resim çekip evimizin duvarına asacağız” diyor Seyide Kurt.
    Bu durumda Anadolu’da kaç milyon kadın var kim bilir.  Bu kadınlardan birisinin arzusu da cephede olan evladına bir mektup yazmak.
    Bu yazı ötesinde benim parmak basmak istediğiim husus şudur:
    “Ne kadar traji komik bir durum...”
    Şu yönden traji komik.
    Gerçeklere dayanan ama zamanı geçmiş insanların çağı ve hayatı yaşamak için 84 yaşında siyah önlük ve beyaz yaka diktirip giymeleridir acı olan. Traji-komik durum, insanı hem güldürür, hem üzer, hem de düşündürür.  Bu gerçekler de öyle değil mi?
    Yaşları ilerlemiş bu kadınların okuma heyecanı beni güldürmez ama derinden üzer.
    Bence bu gerçek, Türkiye’nin acı gerçeğidir.  İster kabul edilir, ister edilmez.  Lakin bu gerçek.
    Bu yaşta okul özlemlerini gidermek için önlük giyip okula gitmeleri ve azimle okuma yazmayı öğrenmeleri tam bir insanlık dramıdır.  Lakin bu ve buna benzer kadınları da yürekten takdir etmek lazım.
    Bakınız şu anda 21’ncü yüzyılda yolumuza ve hayatımıza devam ediyoruz.  Hani zaman zaman ülkemizde değişen demografik yapımıza parmak basıyoruz ya...
    İşte o anlamda Anadolu’nun çeşitli yerlerinden çalışıp para kazanmak için gelen bazı genç insanlar vardır ki, onların da bir kısmı aynı durumda.  Yani adamın yaşı 45, ama okuma yazma bilmiyor.
    Bir nedenle bu genç adama evdeki bahçe işlerim için görev vermiştim.  Yemek molasında bazı şeyleri konuşurken anlamıştım cahil olduğunu.  Okuması yazması yoktu.  Ne kadar acı verici bir durum.
    O arkadaşa hemen bir defter alıp ona okuma yazmayı öğretmiştim.  Şimdi tıkır tıkır okuyup  yazıyor.
    Belki sekiz on sene önceydi.  Rahmetli kayınvaldeme bakan bir kadıncağız vardı.  Koca koca evli barklı oğulları ve torunları vardı.  Ona da okuma yazma öğretme teklifimi yapmış ama üzerine düşmemişti.  O kadın hala cahil, hala okuma yazma bilmiyor ama hala cin gibi.
    Velhasıl gerçek ortada.  Bugün bütün dünya ülkelerine kafa tutar duruma gelen, en gelişmiş teknolojileri hayatına sokan, her iline üniversiteler açan koca Türkiye’de bu durumda insanlar olması, gerçekten üzücü ve acı vericidir.
    Bir soru geldi aklıma!
    “Anadolu insanının cahil kalmasının sorumlusu kim?”
    Bu sorunun cevabı, bundan önceki gelmiş geçmiş hükümetler ve iktidarlardır.   Atatürk harf devrimini yaptığında doğru bir mesaj vermişti.  “Okuma yazma bilmeyen tek bir Türk kalmamalıdır” demişti.  Yani onun ideali buydu.
    Ama gelin görün ki hala daha okuma yazma bilmeyen milyonlarca insan var o kocaTürkiye’de.
    Lakin zararın neresinden dönersek kârdır misali Cumhurbaşkanı ile eşinin öncülük ettiği bu opersayon, gerçekten takdire şayandır.
    Tek dileğimiz, bu işin ağırlıklı bir çalışma ile tamamlanması ve tek bir cahil insan kalmamasıdır.  İnşallah...
    Yani kısacası... Okumanın ve öğrenmenin yaşı yoktur.  Yeter ki insan azmetsin o kadınlar gibi.
    Cehalet o kadınların o kadar içine işlemiş ki siyah önlük giyerek öğrenmeye başlamışlar yaşları 90’a giderken.
    Onları da yürekten kutlarım bu cesaretlerinden ötürü.