Allah gani gani rahmet eylesin, Baba Gündüz’ün şahane bir yazı dizisi vardı 1960 sonlarında ya da yetmişlerin başında ‘ Olacağı Kadar Olamayanlar’ diye

Der ye İngilizlerin meşhur ve önemli şair yazarı Sekspir ‘ Olmak, ya da olmamak, İşte bütün mesele bu’ diye.

Gündüz Kılıç’ın yaklaşımı bana daha doğru geliyor.

Olmuşsun zaten,  mesele olman kadar olabilidin mi.

KKTC  de ancak bu kadar olunur daha fazlası olunamaz diye diye geldik bu güne. KKTC ile ancak bu kadar olunur diyerek yan gelip yatmış olmamızdan dolayıdır ki KKTC  de olacağı, olabileceği kadar olamadı.

Necdet Ünel den şimdiki başkan ve yardımcısına deyim siz anlayın.

Sıfır,  evet hiç vekili yokken hatta seçim yapılıp yapılmayacağının bile belli olmadığı öngörülemediği yıllarda kuruluşu ile olabilecek, kendisi ile yetinmeyip hep gelişecek umudu veren bir partiydi CTP,  olunacak diye işaret ediyorduk, Berberoğlu ve Ramiz Gökçe ağabeylerimizin etrafında kümelenmiş, onlardan sonra en yaşlısı Hüseyin Celal olan,  yaş ortalaması taş çatlasa 24  bir avuç genç .

Sonra ne mi oldu, olanakları ile yetinerek çok çalışması gereken insanlar,  kendileri ile yetinerek olanaklarını artırma yolunu seçtiler ki bu yol çıkmaz sokaktır.

İnsanoğlu, olanaklar ile yetinerek kendini ve insanlık durumunu geliştirme yolunu da seçebilirdi ki,  bu yolun sonu her zaman aydınlıktır, tam tersini seçtirdiler bize, dayayıp alnımıza batının uyduruk kavramlarını yabancılaşmamıza yol açtılar.

Bir maddi olanak meselesi olan seyahat etmeyi, edebilmeyi bir hürriyet meselesi diye yutturdular ve Bağlıköy’den, Bağlıköy tarlalarından kayalarından, kekliklerinden bi haber kalmayı umursamayan Bağlıköy’lülere, Doğancı’lılara, Tayland’a,  Barcelona’ya gitmezse yaşamamış sayılacağını kabul ettirdiler.

Portakal gibi bu yerin yerlisi sayılabilecek bir yemişi hem de en iyi kalitelisinden yetiştirip yememizin doğallığını hatta ülkemize ve yaşama karşı boyun borcumuz olduğunu unutturarak,  avakado, guafa, arzu meyvesi gibi damak yabancılarımızı dayadılar damağımıza,  aldık kabullendik ve ne güzel sarhoş olurken anglia ile hem de kaçak yollardan getirerek, yüzüne bakmaz olduk, kendi sarhoşluğuna böylesine yabancılaşan yaratığın,  evladının dondurma parasını jack danielse yatırıp batılı hatta americano  drunk olmasını uygar insan olmak sanmaya başladık.  1860 lı yıllarda kurulan Lefkoşa Türk Lisesi 1960 sonlarına kadar neredeyse bir üniversite seviyesinde idi. Şimdi nerede.

1970 lere kadar kendileri ile yetinmeyen gelişmeye çabalayan öğrenciler ve öğretmenler vardı ve onlar yetersiz olanaklar ile,  LTL mezuniyetinden sonra öğretmen olunabilir kalitesine ulaşmışlardı, sonra öğretmen öğrenci bakanlık ve aileler kendileri ile yetinmeye başlayınca olanlar oldu ve olan da işte ömür tükettiğimiz bu günler.

Her parti ve sendika, örgüt, okul sorun kendinize olabileceğiniz yerlerde misiniz.

Evet o yerlerdeyiz diyorsanız,  keyf sizin sürünün