Amerikan The New York Times ve İngiliz The Guardian gazeteleri Kıbrıslı Türkleri ne zannediyorlar acaba? Diye sormaktan kendimi alamadım. Halkımızdan her türlü siyasi görüşe sahip olan insanlar demokrasi, barış ve hoşgörü için çok olgun ve barışçı bir şekilde yürüdü ve tüm dünyaya bu konuda da bir ders verdi.

Beraber ve elele yağmur altında yürüyenler arasında temel ortak amaç,  fikir ve ifade özgürlüğüne yapılan hukuk dışı saldırıları kınamak ve protesto etmekti. Bu en olgun ve çağdaş bir şekilde yerine getirilmiştir. Doğaldır ki yürüyenler arasında fikir olarak son günlerde yazılanları söylenenleri benimseyenler de vardı , bunlara karşı çıkanlar da. Ancak fikirsel ve siyasal tercihlerin farklılığı, biraraya gelen 5 binden fazla insanın ortak hareketini bozmadı, hatta daha da güçlendirdi.

Demokrasinin çoğulculuk demek olduğunu çoktan özümsemiş ve ancak bu şekilde bugünlere varlığını koruyarak gelebilmiş bir toplumdur Kıbrıslı Türkler. 1963’ten beri devam etmekte olan bu adadaki eşit siyasal varlıklarını devam ettirme mücadelesinde, birçok aşamalardan geçen ve çeşitli deneyimler yaşamış olan Kıbrıslı Türkler,  bu engebeli ve fırtınalı süreçlerin en uç noktalarında bile, toplumsal barışı, hoşgörü ve istikrarı koruyabilmişlerdir.

54 yıldır devam eden toplumsal varlık savaşımında Türkiye’nin tartışılmaz yardımları ve varlığının bilincinde olan Kıbrıslı Türk insanı, yarım yüzyılı deviren bu süre içerisinde Anadolu’da yaşanmış ve yaşanmakta olan birçok siyasal ve ekonomik ve de sosyal olaylara da tanıklık etmiştir etmektedir. Türkiyedeki siyasal akımların Kıbrıslı Türkleri de etkilediği etkilemekte olduğu da bir gerçektir.  Ancak tek destekçisi Türkiye ile olan ilişkilerinde, iletişiminde ve etkileşiminde Kıbrıslı Türkler Anadoluda esen siyasal ve sosyal rüzgarlara belli ölçülerde sempati duysalar veya benimsemeseler bile, sonuçta bu gelişmelerin 1950’lerden beri derinlikli olarak devam eden Türkiye’ye karşı olan duygularını farklı boyutlara çekmesine izin vermemişlerdir.

Kıbrıslı Türkler şu noktanın çok iyi bilincindedirler ki, TC’deki iktidarlar gelirler ve giderler..Ve hiçbir iktidar da sonsuza dek devam edemez. Ve doğaldır ki Kıbrıs Türkleri de Anadoludaki iktidarları fikir ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde ve düzeyli bir dil ve üslüpla eleştirebilirler. Bu eleştirilerin ne anlama geldiğini çözmek ve iyice anlamak için öncelikle önyargısız olarak Anadolu-Kıbrıs ilişkilerine bakmak gerekir. Bunu yapmayı beceremeyen veya kendi amaçları doğrultusunda kuzey Kıbrıs’ta yaşanan olayları okuma eğiliminde olanlar anlamalıdırlar ki, artık dünya eski dünya değildir.

Yağmur gibi bereketli ve demokrasimiz açısından da çok verimli geçen yürüyüş, bırakın resmi kanalları internet mecralarından canlı olarak dünyaya verilmiştir, ve Birleşik Kırallık Kraliçesi Elizabeth dahi anında The Guardian’nın tellallığını beklemeden, mabeyininden öğrenmiştir eğer öğrenmek istemişse, Kıbrıs Türklerinin nabzının nasıl attığını. Lefkoşadaki İngiliz Yüksek Komserliğinden gidecek rapor bile geç kalmıştır.

Amerikan New York Times gazetesinin Kıbrısla ilgili vermeke olduğu hertürlü haberin ve yorumun ABD Dışişleri bakanlığının denetimine ve bilgisine tabi olduğunu , sağolsun,  vicdanlı New York Times’ta çalışmış bir gazeteci arkadaşın açık itiraflarından çok iyi biliyorum.. Bu gazeteci  Kıbrısla ilgili geçmişte hazırladığı yazı ve röportajlarına, kendisinin bile bilgisi olmadan, kimler tarafından nelerin eklendiğini, karıştırıldığını üzülerek anlatmıştır. Ve tabii elinden geldiği kadar da sonradan kuzey Kıbrısa gelerek,  düzeltmeye çalışmıştır.

Ve şimdi geldik zurnanın deliğinin “zırt” dediği yere. Demek ki birileri Kıbrıs’ta Türkiye karşıtı birşeyler ekmeyi ve biçmeyi hayal ediyorlar buralarda. Ayıptır be, bu kadar yıllık Nato müttefiki Türkiye bir tarafta, bu Nato müttefikinin yarım yüzyıldan fazla desteklediği Kıbrıslı Türklerin varlığı ve mücadelesi bir tarafta. Saygı duyun.

Özde Türkiye de Kıbrıslı Türkler de kendi öz varlıklarını savunuyorlar ve savunmaya da devam edecekler.

2000’li yıllardan beri de Türkiye’nin de tam ve yakın desteğiyle çözüm ve barış girişimlerini aralıksız devam ettiren  Kıbrıslı Türklere karşı ABD VE AB basını, birilerinin güdümlemesi ve yönlendirmesi ile karıştırııcılık yapmak yerine, adamlıklarını yerine getirmelidirler.  Ve bilmelidirler ki Kıbrıs Türk demokrasisi, 26 Ocak tarihindeki Demokrasi ve Barış Yürüyüşünden sonra daha da güçlenmiştir.

KKTC’nin ilgili makamları da The New York Times ve Guardian gazetelerinde çıkan ve gerçeklere dayanmayan bu provokatif haberler için ivedilikle gereğini yerine getirmelidirler.