Nalan hanımın ev yapımı dönerinden, Eşref eniştemin Körili Tavuk tarifine... elli dört gündür küresel salgın ile, mahalli mücadele veriyoruz.
Başarılı mıyız?
Şu an için, Annan Planı referandumu kadar: Evet!
Uluslararası finans kaynaklarına, erişmekte güçlük çeken Kıbrıs'lı Türkler; şu günlerde, tatlı - ekşi soslu Asya mutfağına, "Göçmen" ekmeğini kolaylıkla bandıra biliyor!
Anne - babaların, evlatları ile ip atladığı ve bunu "kaliteli zaman" geçiriyoruz "alt yazısı" ile reklam ettiği günler...
Sonrası mı?
Sonrası en çok; "Oreo'lu Muhallebi"!
Eşref eniştem, “ev tecridine” rağmen körili tavuk yapabiliyor! Ancak zorunlu sokağa çıkma durumunda yüzüne geçirip herkesi koruyacağı maske ile arası açık! şikayet ediyor!

Nereden bulacakmış, pahalılanmış.

Hemen hemen tüm Kıbrıslı Türkler, Shevson pijamasını çıkarıp “neslini” devam ettirmiştir. Shevson diyorum, dünya pazarının, özellikle Londra piyasasının aranan rahat, esnek, gece kıyafetini biz dikiyorduk, biz pazarlıyorduk! Şimdi iki burun deliği, iki de dudağınızı kapatacak kumaş parçasını nereden bulacağız diye, şu olağan dışı şartlarda çemkirmenin ne anlamı var?

Yerelden, genele soracak soru çok:
Ulus devletler ve liderleri, ilişkilere barışçıl perspektifle yaklaşacak mı?
Farmakoloji, ömrümüzü uzatmak için ne kadar aidat isteyecek?
Kiyoto / Paris Sözleşmelerine "yeni dünya" şartlarında harfiyen uyulacak mı? İklime duyarlı bir dünya düzeni mi "yeni dünya"?

Bir dolara çalışan Siri Lanka'lı, hastalandığı anda hekim ve hemşireye kolay ulaşabilecek mi?
dediğim gibi Soru çok! Ve sevgili Selim Sayar’nın sorduğu bir soru üzerine; soğuk zincire muhtaç kanser ilaçlarını, salgın da kullanılan serumları, maskeleri, tıbbi teçhizatları... Özel uçağıyla ülkemize gönüllü taşıyan sevgili Mete Özmerter: "...Hayatımın en anlamlı günlerini yaşıyorum..." diye cevap veriyor!
Cevabın içinde, "hayat" var!
Cevabın içinde, "anlam" var!
Cevabın içinde, "var olmak çabası" var!
Cevabın içinde, insan var, insan!

Yaşamak var yaşamak!

Onurlu bir yaşam için emek vermek lazım.

Emek en yüce değerse bu gün, gönüllü, karşılıksız, toplum ve insanlık için verilen emek çok daha kutsaldır: Toplumdaki az sayıda Mete’ler bana şu günlerde, Üner Ulutuğ ve Kemal Tunçlar’ın ve nicelerinin yaptıklarını hatırlatıyor.

Toplumun, en darda olduğu zamanlarda, şikayet etmeden, kibirlenmeden, çıkar hesapları yapmadan…

Tek bir kablo, araba aküsü ve mikrofon ile yılmadan, azimle:

“Bayrak, Bayrak, Bayrak… burası Kıbrıs Türkü’nün sesi…”

Herşeye rağmen çok güzel bir dayanışma içindeyiz.

Daha güzel yarınlar bizimdir.