Önümüzdeki Çarşamba, bugünkü gibi,  7 Ocak erken seçimlerini geride birakmış, sonuçlarını ayrıntılarıyla analiz etmekte olacağız. Parti parti, aday aday,  alınan veya verilen oyların bölge bölge, mahalle mahalle ve köy köy, sandık sandık dökümlerini, dağılımlarını medyanın çeşitli mecralarında, çarşaf liste deyimiyle de uygun olarak çarşaf çarşaf görmekte olacağız.

Sonuçta Cumhuriyet Meclisine 50 adet çiçeği burnunda bizlerin vekalet verdiği milletvekilimizi göndereceğimiz kesin olmakla beraber, bu vekillerin kimlerin olacağı ve siyasal partiler arası dağılımlarının nasıl olacağı en fazla merak konusu olandır. Bir de çok geç kalmış bir görevimizi yerine getirip getiremeyeceğimiz.

Asıl olan halkımızdan vekalet alan vekilleri olarak Meclis’e girecek olan yeni dönemin parlamenterlerinin siyasal partilere dağılımı,  Meclis’ten çıkacak olan yürütme organın oluşumu konusundaki olası alternatifleri de belirleyecektir.

Tüm bu saymaya çalıştığım durumlar ve alternatifler ne isterse olsun, seçilecek  olan bireysel ve kişilik anlamında 50  farklı vekilin,  toplumumuzun farklılıklarını yansıtmasında,  oluşacak yeni meclis bir prizma göreviyle de katkıda bulunacaktır. Bu farklı 50 vekil, değişik aile ortamlarında yetişmiş, farklı kurumlarda eğitim almış, farklı bilgi ve yaşam deneyimleriyle, toplumumuzun bütünü yansıtan ve kucaklayan özellikleri ve nitelikleri de meclise taşıyarak bu platformda siyasal ifade kazandıracaktır.

Gelecek beş yıl içerisinde yasama görevini yerine getirecek olan Cumhuriyet Meclisi’nin, bu çalışmalarının daha sağlıklı olabilmesi, toplumumuzdaki tüm farklı kesimleri temsil etmede, bu kesimlerin seslerini bu platforma taşımada göstereceği başarı ile doğru orantılı olacaktır.

Doğaldır ki, demokrasiler de her zaman gelişmekte olan, oluşmakta olan süreçlerdir ve her ülke veya toplum kendine özgü gelişim süreçleri ve aşamalarından geçerek, bir noktada  kendi demokrasisini yaratarak,  geliştirerek yön vererek beslemektedir. Sorunlarını demokratik yöntemlerle  çözebilme başarısı ve geleneği içerisinde, bizzat bu sorunları yaşayan insanların doğrudan temsil edilebileceği yapılar günümüz çağdaş demokrasilerinin vazgeçilmez özelliklerindendir.

İster farklı sosyo-ekonomik gruplar olsun, ister farklı yaş grupları ya da toplum içeriside zayıf kalmış ama sorunlarını ifade etmede ve çözmede ciddi sorunlar yaşayan azınlık kesimler olsun, tüm bu farklı renklerin ve seslerin dile getirildiği bir meclistir lazım olan.

Günümüzde demokrasilerin en temel mottosu, hak ve hukuk temelindeki yaklaşımı, ‘ toplumdaki güçlü kesimler her zaman seslerini duyurup kendilerini ifade edebilirler; demokrasi esas olarak azınlıkta kalmış seslerini duyuramayan kesimler içindir.’

Kıbrıslı Türkler olarak,  toplumsal ölçekte  yaşamakta olduğumuz tüm farkılıkların en fazla bilincinde olduğumuz bir dönemdeyiz. Geliniz toplum olarak, demokrasi olarak, 7 Ocak, 2018 erken genel seçimlerinde, aslında çok geç kaldığımız bir demokratik görevimizi yerine getirelim.

Hangi partiden olduğu, ailesinin, annesinin babasının kimler olduğu önemli değildir.

Geliniz bu seçimlerde artık bizim meclisimizde, bizim parlamentomuzda ülkemizdeki ORKUNLAR da temsil edilsin.

ORKUNLARIN da Cumhuriyet Meclisinde söyleyecekleri çok sözler, yapacakları çok işler vardır. Bundan emin olunuz. Haydi göreve.