Mutlakı bilmek, dahası mutlakı mutlaka bilmek.

Mutlak nedir.

Bir öğretmen ders verme konusunda, öğrencilerin ders alıcı öğretmenlerin de ders verici olduğu mutlak bilgisine sahipse öğretmenlik sapar ve öğrenciler de öğrenci olmaktan uzaklaşıp itaatçi olmakla yüz yüze gelirler.

Öğretirken öğrenmek diye bir hakikatin her öğretmen için nasıl hayati bir öneme sahip olduğu,  öğrenmenin ve öğretmenin tarihi ile sabitlenmiştir.

Öğrencilerinden öğreneceği bir şey olmadığı mutlak kanaatine sahip olana, ben memur derim öğretmen değil.

Mutlakı  mutlak olarak bildiğine inanmak,  bilmek değil inanmaktır ve sadece de öğretmenler ve okul ile bağlantılı değildir.

Mutlaka bildiğine inananların başında siyasetçiler gelir ve onların toplaştığı tüzel kişilikler olan siyasi partiler.

İnanmak ile bilmek arasındaki ilişkiler üzerine hiç kafa yormayan ve sadece mutlaka bildiğine inanan siyasetçilere sahip olan ülkelerin ne hallerde olduğu bir önceki yüzyıl ile 2000’li yılların siyasi eğilimleri ve devrilmeleri ile sabittir.

En az Hitler kadar mutlak bir doğrunun sahibi olduğuna mutlak olarak inanıyordu Berlusconi de ve sonucunu hep beraber gördük, öyle ki Berlusconi’nin kim olduğunu hatta Milano şahrinde bile anımsayanlar az.

Trumph da mutlak doğruların mutlak sahibiydi ve Obama da öyleydi şimdiki Biden de öyledir.

Türkiye’de de mutlak doğrunun – doğruların sahibi olduğuna mutlak olarak inanan siyasetçiler var hatta daniskası bile var.

Ve siyasetin ana iki akımının da mutlak doğrular üzerine inşa edilmiş olmasıdır siyaseti karga bir kılavuz haline getiren.

Nedir siyasetin iki ana akımı.

İktidar ve muhalefet.

İktidardakiler de mutlak doğrunun mutlak sahibi olduğuna inanır ve iddia ederler, muhalefettekiler de.

Arada kalan doğru ayvayı yer ve mutlak doğru olduğuna inanılan söylemler, doğru iş yapmanın gerektirdiği hiçbir işin yapılmaması hazin sonucunu doğurur.

Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan gibi faydasız ve sonuçsuz  bir meseledir mutlak doğru olduğuna inanan  iktidar ile mutlak doğruyu bildiğine inanan  muhalefet arasındaki ilişki.

İktidar mı muhalefeti, muhalefet mi iktidarı doğrurur, işte bu her seçim döneminde iktidar ile muhalefet yer değiştirdiğinden iktidar ve muhalefet hep orda taş gibi durur ve sorunlar da sürer gider.

Gelin görün ki bu absürd ve abes ilişki ülkeyi yönetenler ile yönetmeye aday olanlar arasında yıllardır sürüp gidiyor ve hayat her gün daha da kötüleşiyor