Öncelikle adı yanlış.

Kimin, neyin mi.

Tam anlamı ile devletler arası bir örgüt olan BM nin.

Birleşmiş Milletler değil, Birleşmiş devletler olmalı. BM değil BD

Başta Kıbrıs Türk halkı olmak üzere nüfusu az ya da çok onlarca halkın, milliyetin, milletin tanınmasının, kabul görmesinin önündeki en büyük engel olan Birleşmiş Milletler örgütü ve onun iplerini elinde tutarak sustalı maymun gibi idare eden Güvenlik Konseyi bir kere daha Kıbrıs adasına temsilcisini yolluyor.

Benim gözümle bakınca Ortadoğu’yu kana bulama suçunun aracı tetikçilerinden biri olan Lute Hanımefendi, kırk yıldır hiçbir Türkün Elen kurşunu ile ve hiçbir Elenin Türk kurşunu ile öldürülmediği Kıbrıs adasına, sözüm ona barış adına savaş potansiyeli taşıyan bir anlaşmayı dayatmak için  bilmem kaçıncı kez yine arzı endam ediyor ada topraklarına.

Kendisi Kore’de Viet-nam’da, Ortadoğu’da, bir çok Afrika ülkesinde bizzat savaş başlatma suçundan sabıkalı olan BM nin araya girip de anlaşma ve barış için arabuluculuk edip de başarılı olduğu tek bir örnek yoktur dünyada.

Son sabıklarından birisi de Saray Bosna’dıri Ortadoğu ve Körfez savaşlarıdır.

BM  denetimi altında iken Bosna’da binlerce kişi BM örgütü ve askerlerinin gözleri önünde katledilmiştir

Hal böyleyken ve bu gerçeği herkes bilirken BM nin, onun arabuluculuk ya da ‘parametrelerinin’ Kıbrıs adasına anlaşma hele de ‘barış’ getireceğini sanmak saf dillikten de öte nerdeyse ölü gözünden yaş beklemektir.

Anastasiades hükümetinin, Güvenlik Konseyinin de nerdeyse patronu konumunda olan ABD ile yaptığı son anlaşmadan sonra da Güvenlik konseyinden Kıbrıs adasında tarafsızlık ya da hakkaniyet beklemek halk dili ile ahmaklık olarak değerlendirilmelidir.

Kıbrıs adasındaki sorunu,  kimler arasında ise sadece ve yalnız onlar arasındaki tartışmalar müzakereler ile çözülebilir.

Kıbrıs adasında çözüm için gerekli ve geçerli parametreler Kıbrıs Türk halkının hürriyet ve güvenliği, Kıbrıs Elen halkının Türkiye karşısında güvende olması ( ki bunun en kestirme yolu Anastasiades’in KKTC ve Kıbrıs Türk halkını eşit kabul edip dostluk işbirliği anlaşması yapmasıdır ) ve Türkiye ile Yunanistan’ın Kıbrıs denizlerinde ve Doğu Akdenizde  anlaşarak ortaklaşmasıdır.

Anlaşma için BM ye Güvenlik Konseyine değil, her halkın kendine ve komşu halka güvenmesinden geçer