Şu andaki siyasi tabloya bakıyorum...  Bu siyasi tabloda kabul edilenlerle edilmeyenler çatışıyor.  Yani zıtlıklar.  Bugüne kadar gelmiş geçmiş hükümetler, yapmış oldukları yüzlerce olumlu işlere rağmen eleştirilmişlerdir.  Şimdi de eleştiriliyor mevcut hükümet.

            Bu yazımı yanlı olarak yazmıyorum.  Yazımı tamamen tarafsızlık ilkesi içinde kaleme alıyorum.

            O bağlamda şu koronavirüs sürecinde kim göreve gelirse gelsin, mutlaka şu anda yaşananlarla karşı karşıya kalacaktı.  Mevcut hükümeti eleştirenler, bence empati yaparak konuşmalı ve politika üretmelidirler.

            Diyelim ki şimdiki koalisyon hükümeti bozuldu ve yeni bir hükümet oluşturuldu.  Hem de mevcut hükümeti eleştirenlerle.

            Yeni hükümete gelenler ne diyecekler henüz yapılamayan pandemi hastanesi için?

            Çok çok söylenecek olanlar, “Biz bu görevi bütün olumsuzlukları ile devraldık ve işi, bulduğumuz yerden götürüyoruz” diyecekler.  Bir yerde kahramanlık nutukları atmaya da gerek yok.

            Yahu... Paranız yoksa pandemi hastanesini nasıl yaparsınız?  Bugüne kadar biz KKTC halkı olarak kendi ekonomimizle kendi ayaklarımız üzerinde istendiği gibi durabildik mi?  Duramadık.  Sadece birer umut olduk gelecek için.  İster sağcı hükümet, isterse solcu hükümet.  Anavatan kesenin ağzını açmadan hiçbir şey yapamazsınız.

            Sağlık Bakanı Dr. Ali Pilli, bence en şanssız bakandır.  Hangi yönden?  Pandemi sürecini katlana katlana yaşadığı ve mücadele verdiği için.  Kolay mı bu süreci atlatmak.  Hiç de kolay değildir.

            Mesela hemen hemen her gün, bir veya iki pozitif vakaya rastlanıyor.  Dolayısı ile halk da tedirgin oluyor.  Özellikle ada dışından gelenlerde rastlanan vakalar, derhal önlemlerle kontrol altına alınabiliyor.

            O halde Dr. Ali Pilli, ne gerekiyorsa onu yapıyor ve yaptırıyor.  Başka ne yapılabilir?  Önemli olan halkımızın bütün kurallara uymalarıdır.  Madem virüs süreci bütün dünyada sürüyor ve insanlar ölmeye devam ediyor, herhalde biz Kıbrıslıların yapması gereken de bütün kurallar uymamız ve virüsün sonlanmasını beklememizdir.

            Bütün dünyanın ekonomisini, sosyal hayatın gelir gider dengesini darmadağın etti şu virüs, hiçbirimiz bunun son yargısını yazamaz.  Yani bir diğer deyişle virüs hala bir “aslan gibi” ortalarda dolanıyor ve hayatımızı tehdit ediyor.  Bu “aslanın” canına ne zaman okuyabileceğiz, o da meçhul.

            Bu sürecin uzmanları telkinlerine devam ediyor.  “Maskesiniz adeta bir aksesuar gibi takınız.  Ellerinizi sık sık yıkayınız. Sosyal mesafeyi koruyonuz” diyorlar ve hayatın iniş çıkışlarında geleceğin saçlarını yakalamaya çalışıyoruz.

            Hangimiz bunalmadık şu kahrolası maskelerden?  Hangimizin psikoljisi bozulmadı?

            Benim naçizane birkaç sözüm olacak Sağlık Bakanı Ali Pilli’ye.

            “Sayın Pilli, sizi, bugüne kadar yaptığınız başarılı işler için kutluyorum.  Kim size ne derse desin, kim sizi nasıl eleştirirse eleştirsin, siz doğru olanı yapıyor ve bu beladan kurtulmanın yollarını veya asgariye indirilmesine çalışıyorsunuz.  O bağlamda lütfen siz kulaklarınızı tıkayınız ve doğru bildiğiniz şeyleri yapmaya devam ediniz.  Sizi eleştirenler gelsinler de parasız pulsuz şu pandemi hastanesini yapsınlar da görelim.”

            Bakınız şimdi Anavatan’dan on kişilik bir heyet gelmiş pandemi hastanesinin yapımı için.  Bu heyet niçin geldi?  Bizim bu süreci en az zararla atlatmamız ve yeni bir hastanenin hayat bulması için.

            Kısacası davulun sesi uzaktan kulağa hoş gelir.  Hele bu davulun tokmağını ellerine alsınlar, davulu da göbeklerine dayasınlar ve vursunlar bakalım tokmağı.

            Elbet bir işi başarmak için bir yerden işe aşlamak gerekir.  O bağlamda Dr. Ali Pilli o ipin ucunu tutarak yoluna devam ediyor ve etraftan gelen çatlak seslere kulaklarını tıkayarak başarmanın dinamiklerini yaratıyor.

            En önemlisi nedir?  En önemlisi halk olarak bir bütünü oluşturmak ve birlik beraberlik içinde bu zor günleri atlatmaktır.  Daha da özetle, paranız yoksa hiçbir şey yapamazsınız.