Bugüne kadar her parti değiştiren ve “zig-zag”ları oynayan milletvekili varsa, seçimlerde hep bedel ödediler ve seçmen tarafından affedilmediler.  Bunu bize tarih göstermiştir.

Bu seçimlerde parti değiştirenleri hekes bilir.  O bilinç içinde sandığa gidildiğinde, sanırım seçmenin tercihleri bu türdeki milletvekillerini es geçecekler o çarşaf listede.

İster sağ, ister sol, isterse sosyal demokrat olsun.  Bu ifadelerim tümü için geçerlidir.

Bakınız seçim yaklaştıkça seçmen ne diyor bu durumdaki “zig-zag”çılar için.

“Bak arkadaş!  Ben sapına kadar filan partinin ölümüne üyesi ve delegesiyim.  Kurulduğu günden de hep bağlı olduğum partiye oy verdim.  Partimin en zor günlerinde kendi partisini terkedip başka partiye katılan ve şimdi bizden oy isteyen adaya kim oy verir ki...  Bu bir vicdan meselesidir.  Kesinlikle partisini değiştiren adaya ben oy vermeyeceğim arkadaş.”

Bu ifadeleri pek çok insandan duyduk ve daha da duyuyoruz.

O bakımdan seçmenin de nabzını tutmak lazım.

Yani halk “dün dündür, bugün bugündür” mü diyecek Demirel gibi.  Bence seçmen “Dün dündür, bugün bugün” demez ve de kendi partisine ihanet eden aydaya da oy vermez.

Şayet beş yıl öncesinin filmini başa sararsak, bu durumdaki efendilerin kimlerin oyları ile meclise girdiklerini görürüz.  Lakin film döndükçe, kendi partisi ile olan iç kavgaları öyle bir adayı kendi partisinden kopma noktasına getirmiş ve kopmuştur da.

Belki kendi partisinin ideolojilerinde farklılaşma gözlemlediği için kendi partisinden istifa etmiş ve bir süre bağımsız kalmış.

Belki kendi parti içinde iç kavgalara tahammül edemeyerek, “Benim bunların içinde yerim yok” diyerek bayrağı çekmiş.

Lakin zaman içinde geleceğini yine eski partisinde gören bu durumdaki milletvekilleri, tilkinin kürkçü dükkanına dönmesi gibi yeniden eski partisine dönmüşler ve şimdi yine kendi eski partililerinden ve tabanından oy istiyorlar.

Bu halk enayi mi?

Bu halk aptal mı?

Bu halkın gözü kör, kulakları sağır mı?

Bir zamanlar eski başbakanlardan İrsen Küçük de kendi partisi UBP’den istifa etmiş, sonra TAP’ı kurmuş ve Atatürk Meydanı’nda UBP’ye veryansın etmiş.  O süreçte türlü yolları deneyip de meclise giremeyince çareyi UBP’nin kapısında bulmuş.  Fakat UBP’nin çoğu onu affetmemiş ama zaman içinde ilişkiler yeniden düzeltilmiş.  Nereye kadar?

Esasında İrsen Küçük deneyimli bir politikacıydı.  Lakin halk, onu da affetmedi parti değiştirmesi ve siyaset hayatında yaptığı hatalar yüzünden.

Bu bilinmeyen birşey değil.  Lakin bir kez daha örnek vermekte yarar var.

Şu anda listelerde olan bazı adaylar da o “zig-zag” çizenlerdendirler.

Eeeee?  Bu halk onları affedecek mi?

Yoksa, “Boş ver canım biz o günleri unuttuk, yeniden seni bağrımıza bastık” mı diyecek?

Bence hiç sanmam.

Meğer sözünü ettiğim konumdaki adayların çok güçlü tabanı olsun ve kefeni yeniden yırtsın.  Aksi takdirde onlar, “siyasi mefta” listesine yerlerini alırlar.

Bekleyip göreceğiz bu durumdaki adaylara çıkacak olan oyları.

Affecenle affetmeyen hangi ölçüde çatışacaklar onu da göreceğiz.

Haydi şunun şurasında seçime üç gün kaldı.  Bu iç günde bütün adaylar kılıçlarını bilediler ve durmaksızın birbirlerini doğruyorlar.  Seçim sistemi ne olursa olsun, kıvrak bir yapıya sahip adaylar, mutlaka onun da formülünü bulup kesmeyi de biçmeyi de bilirler ve kendi durumlarını düzeltirler diye düşünüyorum.

7 Ocak 2018 tarihinde yapılacak erken genel seçimleri bize herşeyi gösterecek.  Bazı insanların dediği gibi “eskiler yine listede kalacak”, bazılarının söylediği gibi de “bu listeyi bazı yeni adaylar delip geçecek” durumu ortaya çıkacak mı?

Her ne ise... Önemli olan tertemiz insanların bu meclise girmeleri ve mecliste bulundukları sürece de seçilenlerin ahlaktan, erdemden ve vefadan zerrece sapmamalarıdır.