Yılbaşı öncesinde çok değerli dostum İstanbul Gazeteciler Derneği Onursal Başkanı Engin Köklüçınar bana çok ilginç bir kitapçık gönderdi sağolsun.  Dolu dolu bikitapçıktı esasında son gönderdiği belgesel, anısal ve tarihsel birşeydi o.

   O kitapçığın arka kapağında şöyle bir ifade vardı:

   “Bu röportaj; ‘Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ tarafından ‘Türkiye Sözlü Basın Tarihi-III.Cilt’ kitabında yayınlanmıştır.”

     Yani anlayacağınız, benim “kitapçık” olarak yorumladığıjm o belge, Engin Köklüçınar’ın “Babıâli” gemisine binşinin hikayesidir.  Bir diğer deyişle, onun hayatının belgesidir.  Bu basın duayeni dostumun anlatıları o kadar lezzetli ve o kadar şekerdir ki, yazmış olduğu kitaplarını, mektuplarını elinizden bırakamazsınız. Anekdotları da hayli ilginç ve kıvrak cümlerle bezenmiş değerli yazınlar ve anılarıdır diyebilirim.

   Bir nefeste okuduğum ve bazı önemli ifadelerin altını çizdiğim bu “kitapçıkta” yakaladığım hayli ilginç bir anekdot kümesi vardır.  O anekdotlar, şu anda ülkemizde yaşanan seçim süreci ile de tam bir benzerlik arzediyor.  O nedenle sizinle paylaşmak istedim o anekdotları...

     İşte o ünlü kişilerin, ünlü anekdotları ve ünlü sözleri...

     İngilizlerin ünlü savaş komutanı ve başbakanı Sir Winston Churchill bakınız siyaset üzerine neler söylemiş...

    “Politikada en zor şey, karşı parti ile mücadele etmek değil, kendi partinin içindekilerle mücadele etmektir.”

      Ne kadar doğru bir söz...

      Şu anda içinde bulunduğumuz durumu düşününce bu sözün ne kadar doğru bir söz olduğunu düşündüm.

      Seçim sürecinde adayların ve kendi partilerinin iki cephesi olur.  Bunlardan birisi Churchill’in dediği gibi kendi parti içindeki aday ve partilileri ile cebelleşmek, öteki de karşı parti ile bir yarışa girmektir.

     Bakınız...  Bütün partilerin adayları durmaksızın cep telefonlarına mesaj gönderiyorlar destek için.  Hatta gönderilen mesajlarda kendi partilerinin ismi ve adaylık sıra numarası vardır.  Bu mesajları niçin atarlar?   Sırf parti içindeki pozisyonunu pekiştirmek daha da yukarılara tırmanmak için.  Basmış oldukları binlerce kartın dağıtımı da aynı amaca yönelik değil mi?

    Bir de partinin genel politikası üzerine gazetelerde basılan çarşaf çarşaf broşürler ve posterler, yine aynı amaca yöneliktir.  O posterler, Churchill’in dediği gibi değil.  Karşı partilerle yarışmak ve kamuoyunu etkilemek içindir.

     Bir de ünlü Fransız yazar ve fikir adamı Goethe’nin şu sözleri hayli ilginçtir politika üzerine söyledikleri.

    “Politikada akıllı olanlar lider, kurnaz olanlar zengin olurlar.  Aptallar da çalışır.”

     Esasında Goethe’nin “aptal” dediği parti gönüllüleri ve militanlarıdır.  Bu insanlar olmasa bir parti hiçbirşey yapamaz.  Ama bu fotoğrafa baktığımızda Goehe’nin siyaset yorumunda gerçeklik payı olduğunu da teslim etmemiz lazım.  Ben kendi partileri için çalışanlara “aptal” diyemiyorum.  “Politikaya gönül verenler” diyorum.  Çünkü siyasetin bal kavanozundan bir parmak aldınız mı, bir kere daha siyaset uğraşlarından vazgeçemezsiniz.  Yani siyaset de bir sosyal ve siyasal aktivitedir.  Veya bir uyuşturucu gibi...

Bu sözler esasında gerçeklere dayanan sözlerdir.  Bütün dünya siyasilerini düşünerek söylemiş bu sözleri Goethe anlayacağınız.  Bu sözler sadece ülkemiz için değil, bütün siyaset ve siyasetle uğraşanlar için söylenmiş.  Kimse üzerine almasın.  İşte herşey ortada bir ayna gibi çıkıyor, yaşanmışlıklar adına.  Bu sözleri siz nasıl anlarsınız veya yorumlarsınız bilmem, ama tümü de doğru sözlerdir.

   Amerikalı bir gazeteci Churchill’e sormuş:

   “Siz başarılı bir politikacısınız.  Politikaya atılmak isteyen gençlerin iyi bir politikacı olabilmesi için neler tavsiye edersiniz?”

    O da şu yanıtı vermiş:

    “İyi bir poltikacı yarın, ertesi gün, bir hafta sonra, üç ay veya bir yıl sonra neler olacağını tahmin eden, gören insandır.  Sonra da tahminlerinin niye tutmadığını inandırıcı ve ikna edici sözlerle anlatan insan...”

     Engin Köklüçınar bir siyasi partiden almış olduğu teklif üzerine şu sözleri yazıyor hayatının kitapçığına...

     “Politika tren gibidir.  Kimi iner, kimi biner.  Tren de rayında gider.”

     Bu yazıyı seçim öncesi yazmış olsaydım, belki de bazı kişiler aday olmaktan vazgeçerlerdi.  O kadar gerçekçi ve çarpıcıdır ünlülerin şu sözleri...

     Ben de zaman zaman bazı yazılarımda siyaseti bir tenis topuna benzetirim.  Hani bir siyasetçi öteki siyasetçi için bazı sözler sarfeder ya...  İşte o sözlerin hemen akabinde bir karşılışık bulacağı meselesi anlayacağınız.

     Birisine “Çamur at izi kalsın” felsefesi ile siyaset yolunda yürüyen ve kendini “akıllı” sanan bazı siyasilerin mutlaka her sözünün ve her hareketinin karşılığı vardır ve olacaktır.

    O bağlamda şu dünya siyasetinin ünlü insanlarının söylediklerini yabana atmayın, diyorum.