Hayatımızın en önemli görevlerini üstlenen Posta Dairesi, Kıbrıs Türk Postası’nın 57’nci yıl dönümü kuruluşunu bize Posta Dairesi Müdürü Hasan Şentürk’ün mesajı hatırlattı.  İyi ki hatırlatmış...  Esasında geçmişi ve Rumlardan çektiklerimizi, tarihi süreç içinde yeni ve gelecek nesillere anlatmak gerekir.  O bağlamda bir dönem Ulaştırma Bakanlığı’nda görev yapmam, sırası geldiğinde Posta Dairesi’nin pul basım ve dağıtımı konusunda toplantılarında bulunmam, hatta KKTC olarak SWAPU’nun uluslararası konferansa eski Posta Müdürü değerli dostum Aysel Erduran ile katılmam hasebiyle bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum diyebilirim.

            KKTC posta hizmetlerinin başlangıç tarihi geçekten 21 Aralık 1963 olayları ile başlar, herşeyde olduğu gibi.  Olaylarda neler neler yaşamadık ki, var olmak için...

            Evvela işe, Genel Komite’nin kuruluşu ile başlamak lazım.  Biz Kıbrıs Türkleri’nin müşterek Kıbrıs Cumhuriyeti’nden fırlatılıp atılması sonrasında herşeyden yoksun kalan bir halk konumuna düşünce o dönemin yüksek zevatı, GENEL KOMİTE adı altında bir organ kurmuş, Tali Komiteler oluşturmuş, haftanın en az bir günü Dr. Fazıl Küçük’ün Cumhurbaşkan Muavinliği ikametgah binasındaki camlıkta (şimdiki Cumhurbaşkanlığı binası) toplantılara başlamış ve hem yasama, hem icra, hem de binlerce göçmenin sorunlarını çözme görevlerini üstlenmişti.

            O dönemdeki görevlerimizin getirdiği çalışmalar da, hayatımızın bir parçası oldu diyebilirim naçizane bir ifade ile.

            Rumların bütün bölgelerdeki silahlı operasyonları bizi yeniden yarattı diyebiliriz.  Parçalanmış aileler, idari eksiklikler, katliamlar, iletişimsizlik ve haberleşmeden yoksunluk hep hayatımızda olmuştu o dönemde.

            Hatırlıyorum...  O zor günlerde Bayraktarlık bir yerlerden kocaman siyah renkli formika bir toplantı masası temin etmişti.  O masanın etrafına da kırmızı döşemeli toplantı sandalyaleri göndermişti.

            Hastanesizlik, ilaçsızlık, iletişimsizlik, dışişleri, parasızlık, Türkiye ile iletişim ve daha binlerce sorun hep o masada olmuştur.  Genel Komite’nin dosyaları arasında “Posta Hizmetleri” diye pembe renkli bir dosyamız vardı.  Bu konudaki bütün posta hizmetlerine ilişkin karar ve yazışmaları hep o dosyada muhafaza ederdik.

            Bence olaylar nedeniyle merkez postahane binasının Türklerin elinde kalması, bu hizmet dalının en şanslı tarafıydı.  İngiliz zamanından kalma o antik binada bir asra yakın hizmet veren o eski Postahane ve Telgraf Dairesi nelere tanık olmadı ki...

            “Haberleşme” insani ve evrensel anlamda çok değerli bir unsur olmasındandı ki, bir gün elbette  Rumlar kapımızı çalacaktı.

            O kanlı Noel’in hemen sonrasında bölünmenin getirdiği milyonlarca zarf ve paket, hep sınırlarda, ambarlarda ve gümrüklerde kaldı.  Türklerin elinde kalan merkez ve şube posta binalarında yavaş yavaş oluşum başlamıştı. Hatta BRT de büyümeye başlayınca Telgraf Dairesi binasına taşınmıştı. Aradan zaman geçince de Liyezon Komitesi’nde ve BM Birleşmiş Milletler Kıbrıs Temsilciliğince mektupların teatisi ve mağduriyetlerin giderilmesi konusu gündeme gelmişti.

            Daire Müdürü Hasan Şentürk’ün ifade ettiği gibi ilk pul serisi, 29 Ekim 1973 tarihinde basılıp yayınlanmıştır.  İlk gün zarfları da bununla başlar.  Anavatan’ın Kıbrıs Türkleri için ayırmış olduğu bütçenin bir kısmı da posta hizmetlerine gidiyordu.  Özellikle Harekat’tan sonra daha bir biçimlenmişti idari mekanizma ve posta hizmetleri.  İşte bu süreçte başlar tam anlamı ile ilk gün zarfları ve yeni basılan pullarımız.

            Mesela o zamanlar posta havaleleri diye bir uygulama vardı.  Dıştan ve içten para gönderenler paralarını dahi alamamışlardı.  BRT’nin kuruluşu da o iletişim ihtiyacının bir parçasıydı.  Hatta Kızılhaç’ın geliştirdiği minicik “haberlerşme formları” posta hizmetlerinin en önemli görevini gördü diyebiliriz.  Aylarca göçmenlik nedeniyle birbirinden haber alamayan insanlar, Kızılhaç haberleşme formları ile birbirlerinden haber alabildiler.  Bu görevi de yine Cumhurbaşkan Yardımcılığında önemli görevlerde bulunan rahmetlik dostum Merih Hasan Evrim üstlenmişti.  Aynı binada görev yaptığımız için herşeyden haberdar olabiliyorduk.

            Barış gücü askerlerinin bölgelerden getirdikleri, bölgelere götürdükleri o minicik iletişim formlarını desteler ve koliler halinde  Merih Bey’e getirişlerini de unutmak mümkün değil.  Bu arada TC Büyükelçiliği’nin kurye torbaları ve kriptolar da bizin nefes borumuz oldu diyebilirim.

            Bakınız koskoca 57 yıl geçti bu yaşadıklarımızın üzerinden...  Ve KKTC gerçeğinde ve uluslararası iletişimde çok önemli görevler üstlenen Posta hizmetleri ve tüm çalışanları, tarihe damgasını vurdu.  Bütün geçmiş posta çalışanlarını takdir ederken, hayatta olanlara Allah’tan uzun ve sağlıklı bir ömür, vefat edenlere de rahmetler diliyorum.

            Postacılıkta “Filetli” diye birşey vardır.  Yani postadaki pulculuk ve pul koleksiyonculuğu...  Hemen hemen her gencin merak saldığı eski pulları biriktirme alışkanlığı olmuştur.  Buna ben de dahilim.  Dünyanın en önemli zengin hobilerinden birisidir filatelistlik. Bu alana merak salanların binlerce lira değerinde pulları olduğu söylenebilir.  Yani para değerindeki eski pullar, büyük memleketlerde mezada çıkar.  Ama bu merak uyuşturucu gibi adamın damarına giren bir hastalıktır diyebilirim.  Kıbrıs’ta da pek çok filatelist mevcuttur.

            Eski Posta dairesi Müdürü dostum Aysel Erduran’la katıldığımız “SWAPU Kongersi’nde de KKTC gerçeğini orada gördük.  Antalya’da yapılan bu kongre, “Güney Batı Asya Postalar Kuruluşu” adı altındaki bir kuruluştur.  Bu kongreye katılan bizler KKTC bayracıklarını masamıza koyduğumuzda kızılca kıyamet kopmuştu.  İran delegasyonları tepki göstermişlerdi KKTC bayrağı bu kongrede yer alamaz diye.  İranlı delegasyonları ikna etmek için rahmetlik PTT eski Genel Müdürü rahmetlik Mustafa Bayram yan odada büyük mücadeleler vermişti bizim bayraklarımız için. 

Malum İran’da pek çok Hristiyan yaşardı ve Rum yanlısı tutum sergilerlerdi.  İşte o delegasyonlar da, Amerika üniversitelerinde hizmet etmiş mükemmel İngilizce diline vakıf antitürkçü, insanlardı diyebilirim.  O kongrede Azerbaycan, Pakistan, Bulgaristan yanımızda olmuştu.

            Posta tarihimizi anlatmaya sayfalar yetmez.  O bağlamda olabildiğince bu önemli günün anısına ben de birşeyler karalama ihtiyacı duydum.

            Gerçek, yeni yetişen gençlerin beyinlerinde ve yüreklerinde şekillenmelidir.  Bunları yazıyoruz, yeni nesiller gerçekleri bilsin ve karşılarındaki düşmanın Kıbrıs Türklerini yok etmek için neler yaptıklarını öğrenmeleri için.

            Yani Posta deyip geçmeyelim lütfen...