Maalesef Kıbrıs Türkü, bir değerini daha kaybetti.  Çok genç yaşta ve basın yayın mesleğinin en doruğunda iken hayata veda eden Raif Özgüren’in gidişi kabul edilmez bir şeydir.
Her vakit “zamansız gidişler” acı vermiştir insanlara.  Tıpkı Raif’in zamansız gidişi gibi.
Merhum Raif Özgüren’i tanıdığımda henüz çiçeği burnunda bir basıncıydı.  Gelişen zaman zarfında anne-babasının da basın yayıncı olması, sanki onu daha da ötelere sürükleyip götürdü ve toplumun içinde öyle temayüz etti.  Adeta “boynuz kulağı geçer” misali, Raif Özgüren, ağabeyi İsmet Özgüren gibi basın yayıncılıkta başlarını alıp bir yerlere kadar ulaşmışlardır.  O bir başarı grafiğiydi.
Onun gerek televizyon programlarına, gerekse yayınladığı dergilerin sayfalarına konuk olduğum zamanları hatırlıyorum da, onun ne kadar mükemmel ve ne kadar sosyal, hatta ne kadar mesleğine aşık bir yazar olduğunu düşünürüm.
Bir basın yayıncının yetişmesi hiç de kolay değildir.  Raif de oralara kolay gelmedi.  Ama onun izlediği basın yayın politikası, her zaman etik değerler içinde gelişti ve Kıbrıs Türk Basınında yerini aldı.
Sağlığının iyi olduğu zamanlarda her zaman motosikleti ile bizim evin önünden geçer, zaman zaman da durup hal hatır sorardı.  
Her zaman onun duruşunda ve onun fikirlerinde bir asalet ve olgunluk vardı.  O buluşmalarımızda gerek Kıbrıs sorunu olsun, gerek siyasi, gerekse sosyal ve kültürel anlamdaki üretimleri ve fikirleri müthişti.  Saatlerce onunla konuşsam veya bir konuyu tartışsam, kesinlikle bıkmadan onu dinlerdim.
Bir basın yayıncının gündemi tutması kadar önemli birşey var mı?  Yoktur elbette.  O, devamlı kendini yenileyen, memleket gündemini çok iyi tutan ve enine boyuna fikirlerini ortaya koyan duayen bir gazeteciydi.
İşte o bağlamda “Nesli tükenmiş” insanlardan biriydi sevgili Raif Özgüren.
Onun basın hayatının en son durağı “Yeni Bakış” Gazetesi oldu.  Geçmişte de Halkın Sesi Gazetesi’nde uzun zaman yazılar yazmış ve kamuoyunun nabzını tutmuştu.
Onunla bir de gazeteci grubu ile Gaziantep gezimiz olmuştu.  Çok renkli kişiliği ile resmi ziyaretlerimizde karşısındakileri fikirleri ile bayağı köşeye sıkıştırıyor ve özellikle KKTC’ye yapabilecekleri güçlü katkıları irdelerdi.
Gaziantep’e gidişimiz, Gaziantep Ticaret ve Sanayi Odaları’nın daveti ile gerçekleşmişti.  Grubumuzun en renkli siması yine sevgili Raif Özgüren’di.
Son zamanlarda bazı sağlık sorunları olduğunu biliyorduk.  Lakin onu aramızdan koparırcasına bir sağlık sorunu yaşayabileceğimiz hiç aklımıza gelmiyordu.  Çok güçlü bir bünyesi ve iradesi vardı.  Lakin ölüm ferman dinlemez maalesef.  Ne genç dinler, ne de ihtiyar.  Hatta ne profesör dinler, ne mimar, ne gazeteci, ne de zengin veya fakir.  Herkesin Allah’a bir can borcu vardır elbette.  Lakin kimisi o borcu çok genç yaşta öder, kimisi de çok ileri yaşlarda.  Giden acı da olsa gider ama arkada kalanlar da onun acısı ile mahvolur.
Nice yaşlı insanlar vardır ki, uzun yaşantının verdiği bir usançla, “Allah canımı ne zaman alacak?” sorusunu sorarken, onun kararını da insanlar vermiyor maalesef.
Bazen insan şöyle düşünür, çok genç yaşta hayata veda eden insanlar için, tıpkı Raif ve ondan daha da genç olanlar için.
“Bari Allah bir süre daha yaşamasına müsaade etseydi” deriz.  Allah sevgili Raif’e biraz daha yaşamasına izin vermedi, maalesef.
Gerçkten çok genç yaşta ve en verimli çağında hayattan kopan insanlar için acılar bir başka oluyor maalesef.
Sevgili Raif Özgüren’i her zaman kalbimizde yaşatacağımızı ifade ederken, basın yayının basamaklarında dolanırken hep onu arayacağımızı da söyleyebilirim.
Allah’tan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine ve “Yeni Bakış” Gazetesi’ne en derin taziyelerimi ve üzüntülerimi sunmak isterim.  Biliyorum... “Ateş düştüğü yeri yakar” derler de gerçek anlamda o ateşin bizim de içimize düştüğünü ifade edebilirim.
Yattığın yerde rahat ve huzur içinde uyu güzel insan, sevgili Raif Özgüren.  Işıklar içinde bir sonsuzluk yolunu yolcusu, son giden dost Raif...
İşte hayat öyle bir acı kitaptır ki, sayfaları bitmeden o kitap kapanır ve bir başka kitap açılır hayatın akışında.
Allah’ın bütün rahmetleri senin olsun sevgili Raif...