En ciddi ve hatta hayati sorunumuz KKTC yi tanımaktır.

Evet maaş alma dışında KKTC  yi tanımadığını açık ve net olarak söyleyen entel ve entelliğe öykünen, heves eden Kıbrıslıtürkbirey sayısı azımsanmıyacak adettir.

Bu bağlamda başrölü üstlenenler de öncelikle medya unsurları, sendika beyleri ve partisinde hak ettiği tapılan yüce makama gelememiş zavallı siyaset esnaflarıdır.

Şimdi, dünden başlayarak hükümet konusu gündemin ilk maddesidir.

Hükümeti kim kuracak, hangi partiler koalisyon adı altında bir araya gelecek diye bir derdin dertlisi değilim.

Karşı karşıya bulunduğumuz durumda hiçbir başbakan adayının Tufan Erhürman kalitesinde olması, olabilmesi,  mümkün değildir, olabilmezlik içindedir.

Hal böyleyken, hatta kendi partisinin kimi kaşarlanmış siyasi unsurları ve medya unsurları başta olmak üzere, tanınmamış bir hükümet pozisyonuna düşürülmeye çalışılan Erhürman hükümetinden sonra herhangi bir hükümetin tanınması ihtimali hiç ama hiç yoktur.

Yoktur çünkü ahalimiz, maaş alma dışında hükümeti tanımamayı muhalefet etmek zannetmek konusunda sürekli olarak azdırılmaktadır.

Hatta eskiden bana oy verin de ben sizi kurtaracam diye gofgorozluk ( bu onun deyimidir ) edenler bile, bizi ancak ve yalnız ‘glacı bozuk olmayan yoldaş parti kurtarabilir’ diye zevzeklik edebiliyorsa, başımızı ellerimizin arasına alıp derin derin düşünmeliyiz.

Dünkü Başbakan’a kuzey mahallesinde muhtar muamelesi yapanların, olası herhangi bir hükümeti tanıyıp benimseyeceklerini varsaymak ham bir hayaldir.

Evet kendi devletimizi ve hükümetimizi, hükümetlerimizi tanımamak gibi ahmaklık sayılabilecek bir hastalıktan muzdaribiz.

Bir düşünün bakalım hangi hükümetin hangi kararına güven duyup fırsat tanıdınız.

Ver ver ver dediniz başka da hiçbir şey bilmediniz bilmek istemediniz, Türkiye elçisinin kapısına da, AB nin fonlarına da ayni kapma hırsıyla sarıldınız , kimin,  size neyi, ne karşılığında verdiğini, vereceğini düşünme zahmetine hiç girmediniz.

O, bu, şu hükümeti olsa ne olacak.

Ayni tanımama, saygı duymama ama mecbursun vereceksin deme haliniz devam edecek.

Kim kiminle nasıl hükümet kurarsa kursun…

Siz, kendi kendinizi tanımadıkça, kendinize saygı sevgi duymayı öğrenmedikçe ve var olmayı, isterse yoksullaşmak pahasına olsun düşünmeye başlamayıp, varsıl olmayı her koşulda önemsedikçe….

Hastasınız, ruh hastası.

GEÇMİŞ OLSUN.