KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın hidrokarbon konusunda ortak komita kurulmasına ilişkin Rumlara yapmış olduğu öneri, bütün Rum siyasi parti başkanları tarafından reddedildi.

                Türkiye, Rumların inadına tek taraflı olarak Akdeniz’de hidrokarbon araştırma çalışmalarına bir yanıt teşkil edecek gemilerini mavi sulara indirmiş ve gerekli taramalara başlamıştır.  Türkiye’nin bu girişim ve hareketi, Rumlara “Sen buradaysan, ben de buradayım” şeklinde bir mesajdır.

                Hal böyle iken Akıncı’nın son kez Rumlara uzattığı barış eli havada kalırken, Rumların son şanslarını da yitirdiklerini ifade edebiliriz.

                Öyle gösteriyor ki Rumlar, bildikleri yolda yürümeye devam edecekler, tıpkı Birinci Harekat sonrasındaki önerileri reddedilişleri gibi.

                Türkiye’nin Suriye’ye karşı yapmış olduğu askeri operasyonları Rumlar görmezden gelemezler. 

                Şayet bir gün sabah kalktığımızda televizyonlar ve bütün haber kaynakları şu haberi verirlerse hiç şaşmamak lazım:

                “Türkiye Rumların doğal gaz arama gemilerini vurdu.”

                Her an için bu mümkün.  Maalesef Rumlar Kıbrıs’ı yeni bir maceraya hazırlıyorlar.  Galiba Rumların en akıllı ve en mantıklı politikacıları, eski Dıişleri Bakanı Rolandis’tir.  Neden?

                Çünkü Rolantis duyguları ile değil, mantığı ile hareket eden bir siyasetçidir.  Rolantis Rumların red kararından sonra, “Doğal gaz arama projesini erteleyiniz” diyerek tansiyonu düşürerek işi zamana bırakmak ve olası bir çatışmaya engel olmak istiyor.

                Rum siyasi partilerinin müşterek almış oldukları karardan şöyle birşey çıktı:

                “Akıncı’nın önerisi, Kıbrıs sorununun özünden uzaklaştığı için reddedildi.”

                Ne kadar gülünç ve ne kadar aptalca alınmış bir karar.

                Bu kararda kullanılan “özden uzaklaşma” ifadesi neyi anlatıyor?

                Evvela bunu sorgulamak lazım.  Hele bize, Kıbrıs sorununda olası uzaklaşmanın tanımını yapsınlar.  Hem de kapsamlı bir şekilde.

                Rumlar çocuk mı aldatıyorlar.

                Onların bütün gayeleri, Kıbrıs Türklerini sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamak ve kabul edilmez bir ortam yaratmaktır.

                “Kıbrıs sorunundan uzaklaşma” ifadesi tamamen zamana oynama oyunundan başka birşey değildir.

                Rumların bu açıklamalarına BM Genel Sekreteri Guterres ne diyecek?

                Guterres’in her zamanki gibi sessiz kalacağını sanıyorum.  Yoksa gelmiş geçmiş bütün BM Genel Sekreterleri Rumların Türk haklarını gasbetmelerine karşı bir tavır koysalar ve “Durun bakalım.  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir kanadını Türkler oluşturuyor ve anlaşmalardan doğan 70:30 hakları vardır”  deselerdi, Kıbrıs sorunu çoktan bitmiş olurdu.

                Rumların AB üyesi olarak AB’de temsiliyoetleri vardır.  AB Anayasasına göre bu kuruluşa üye bütün ülkeler, kendi anayasalarını halkın oyuna sunmak zorundadırlar.  Türklerin onay vermeyeceği bir anayasayı nasıl kabul eder Avrupa Birliği?

                Çelişkiler ve haksızlıklar o kadar çoktur ki, saymakla bitmez.

                Gerçekten Rumların bu red kararına bu efendiler ne diyecekler?

                Rum siyasi parti başkanlarının bu öneriye “evet” diyecek halleri yoktur elbette.  Niçin?  Çünkü Akıncı’nın önerisine “evet” diyecek parti resmen aforoz edilecekti.  Bir de kendilerince “milli hedef” olarak gördükleri saçma düşünce ve fikirler vardır.

                Özetle Rumlar, Akıncı’nın bu son önerisini reddetmekle son şanslarını da yitirmiş oluyorlar.