Dayanışma, sağlıkta baş gösteren yapısal krizin çözümüymüş gibi uygulamaya konulan politikalarla kamusal sağlık hakkında darbe vurulduğunu savundu.
 Dayanışma, çözümün, kamu sağlık hakkı odağında kamusal politikalar geliştirilmesinden geçtiğini belirterek hem doktorların durumunu iyileştirici uygulamaların hem de kamusal sağlık hakkını geliştirici altyapı ve nitelik geliştirme planlarının hayata geçirilmesini istedi.
 Dayanışma, sağlık alanında bugüne kadar izlenen politikaların bedelinin halk ile sigortalılara çıkartılmaya çalışıldığı görüşünü ifade etti. Dayanışma yaptığı açıklamada, kamusal-özel sağlık ayrımının, bugünkü uygulama ile birlikte kamu içinde özel sağlık hizmetine dönüştürülerek kamusal sağlık hakkının açık şekilde bir kez daha gasp edildiğini öne sürdü.
 “Kamusal sağlık hakkından yana bir hareket olarak, hem yaşanan uygulama hem de demokratik kitle örgütlerinin sessizliği karşısında tedirgin ve şaşkınız” denilen açıklamada, şu noktaların altı çizildi: “Kamusal sağlık hizmeti veren doktorların durumunu farkındayız. Bunun sadece doktorlarla değil, aynı zamanda tüm kamusal sağlık hizmetlerinin, altyapının ve maddi-niteliksel donanımının bilinçli bir şekilde siyasi iktidarlar tarafından geliştirilmediği ve üzerine düşülmediği açık bir gerçektir.

KRİZE OYNAMA
 Bunun bilinçli bir tercih olduğunu ve tüm hükümetlerin sağlıkta krize oynayarak, sağlık hakkını sermayeleştirmeye dönük bir strateji izlediğini düşünmekteyiz. Bugün ayyuka çıkan krizin çözümünü hükümet ve ne yazık ki sendika, kamusal sağlık hakkı temelli bir çizgide değil, sermaye ile sulandırılmış günü birlik bir çözümde aramakta ve uzlaşmaktadır. Uygulama açık bir şekilde özel sektör mantığının ücretsiz kamusal sağlık hakkı sağlaması gereken yegâne kurum olan devlet hastanelerinde de ikame edilmesi anlamına gelmektedir. Bu tam bir özelleştirme mantığı olup kamusal sağlık hakkının verildiği bir mekân olarak devlet hastanelerinin de sermayeleştirilmesi anlamına gelmektedir.

ÖZEL-DEVLET AYRIMI
 Özel-devlet ayrımını ortadan kalktığı, kamusal olanın içinde özelin barındırdığı trajik bir uygulamadır. Bu uygulamayla birlikte Sosyal Sigortalara kayıtlı ve yatırımını yapan ve özellikle çoğunluğunu özel sektör çalışanlarının oluşturduğu toplumsal kesimler artık hastanelerde belli bir saatten sonra para karşılığı tedavi olacaktır.

TRAJİK BOYUT
 Kamusal sağlık hakkının gasp edilmesi bir yana, bu aynı zamanda sigortalının sigortalı olma durumunu da ortadan kaldırarak maksimum güvencesizlik getirmektedir. Bu da bu uygulamanın ikinci trajik boyutudur. Üçüncü trajik boyut ise neredeyse tüm örgüt, parti ve özellikle de sendikaların bu konuya hiç ses çıkartmaması, hatta kamusal sağlık hakkını savunduğunu iddia eden Tıp-İş’in bu uygulamanın altına imza atması, savunması ve örnek göstermesidir. Beraberinde kamusal sağlık hakkının gasp edilmesini ve sigortalının sigortalı olma durumunun yok sayılmasını getiren bu uygulamaya bugün ses çıkartmayanlar açık bir şekilde sol muhalefetteki statükonun temsilcileri olduklarını bir kez daha belli etmiş oldular.”

“SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKMEK ÜZERE”
 Dayanışma’nın açıklamasında sağlık sisteminin çökmek üzere olduğu da savunularak “bu çöküş sürecinde de sermaye odaklı bir kaydırma süreci yaşanmaktadır. Devletin hastanelerinin içine ücretli sağlık hizmetini getirmeleri bunun bir göstergesidir. Bizce çözüm, kamusal sağlık hakkı odağında kamusal politikalar geliştirilmesidir. Hem doktorların durumlarını iyileştirici uygulamalar, hem de kamusal sağlık hakkını geliştirici altyapı ve nitelik geliştirme planları hayata geçirilmelidir” denildi.

Ayrıntılar VATAN'da

Editör: Mehmet Kasimoglu