Geçen hafta iki yıldönümü ile haşir neşir oldum. Biri, 4 Mayıs (2019), benim de yazdığım Vatan gazetesinin 29’uncu yıldönümüydü. Bunun için özel bir yazı yazmıştım.

Diğeri, Kıbrıs sorununun “içine eden” ve yeni çıkmazlar yaratan, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 1 Mayıs 2004’te tek yanlı olarak ve Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB’ye tam üye olmasının 15’inci yıldönümüydü. Bununla niye haşır neşir olduğum sorulabilir. Aslında “haşir neşir”i bir espri olarak kullandım ama yıldönümü dolayısıyla Rum kesiminden dökülen, özellikle de federal bir Kıbrıs’ta eşitliğin (hem de siyasal eşitliğin yani mutlak eşitliğin değil) Avrupai değerlere ters olduğu, siyasal eşitliğin ve garantilerin normal bir devlette olamayacağı yönündeki inciler beni çok eğlendirdi. Ve bu eğlenmeden kaynaklanan güdüsel bir eğilim içine girerek bazı sayıları ve tarihleri anımsadım.

SAYILAR VE SAYILAR…. TARİHLER VE TARİHLER…

1571’de Kıbrıs’ın Osmanlı yönetimine geçmesinin üzerinden 448 yıl geçmiş.

Bunu niçin mi yazıyorum? Çünkü bana göre Kıbrıs meselesi o tarihte başlamıştı ve çünkü Ada’nın İslam - Osmanlı yönetimine geçmesi Hristiyanlık (Batı alemi) için bir travma olmuştu. Ve de çünkü 1191’de Kudüs’ün Salahettin Eyyubi yönetimindeki Müslümanlara geçmesiyle, Kutsal topraklara en yakın Hristiyan toprağı Kıbrıs’tı.

Diyelim ki bu çok uçuk bir sav! Tamam, peki! O zaman, henüz Osmanlı’nın bütün haşmetiyle değilse bile ayakta olduğu 1796’da Bükreş’te yayımlanan ve Kıbrıs’ı da Büyük Yunanistan’ın bir parçası olarak gösteren, (yani Enosis’i gerçekleşmiş gibi gösteren) düşsel Büyük Yunanistan haritasının üzerinden 223 yıl geçtiğini ve Kıbrıs sorununun o tarihte başladığını söylesek nasıl olur?

Bu tarih burun kıvırmaya pek olanak vermez ama bunu da geçelim.

Hani 1821’de Mora İsyanı başladı ya Avrupalıların desteğiyle! Ve hani 19 Haziran 1821'de, Filiki Eteriya'nın liderlerinden Konstantin Kanaris, Kıbrıs'a gelerek, Kıbrıs’ın da kurulacak Büyük Yunanistan’ın parçası olması amacıyla isyan başlatmak istedi ya! O tarihin üzerinden 198 yıl geçmiş.

Bu bir girişimdi. Osmanlı zaten o isyan girişimini, yine bir Rum’un ihbarıyla haber alarak bastırmıştı denebilir. Buna da tamam ama aynı yılın (1821) sonlarında, Kıbrıs’tan kaçan bazı papazların Roma’da, tarihte bilin ilk Enosis bildirisini yayımlamalarına ne demeli? O ilk Enosis bildirisi üzerinden de 198 yıl geçmiş.

Bu da olmaz derseniz,  Osmanlı’dan bağımsızlığını kazanan Yunanistan’ın, 18 Ekim 1828 tarihinde İngiltere, Rusya ve Fransa'ya bir nota vererek resmen Enosis istemesinin üzerinden de 191 yıl geçmiş.

.
 ENOSİS DE ENOSİS… ENOSİS DE ENOSİS…

Yıllar önce, Ankara’ya götürülen bir akraba çocuğu, benim de bulunduğum bir aile ortamında, o zaman yeni olan Atakule’ye götürülmek için, tekerleme gibi  “Kule kule Atakule… Kule kule Atakule.. Kule kule Atakule.. “ diye tutturmuş, oraya götürülünceye kadar da saatlerce hiç susmadan bu sözleri yineleyip durmuştu.    

Rumlar’ın ve Yunanistan’ın yüzyıllarca bitmeyen     “Enosis de Enosis” çığlığı o çocuğun çocuksu tutturmasına benzer.  

İsterseniz biraz daha yakınlara gelelim. 1878’de Kıbrıs İngiliz yönetimine geçince zamanın Rum ileri gelenlerinin (bazı kaynaklara göre 54 kişi) ilk İngiliz valisinden Enosis istemelerinin üzerinden 141 yıl; 5 Temmuz 1903’te Kavanin Meclisi’nde Rum üyelerin oylarıyla Enosis kararı almasının üzerinden 116 yıl; Rumların 1907’de adaya gelen Churchill’den Enosis istemelerinin üzerinden 112 yıl geçmiş.

Bitmedi. 1917’de İngiltere’nin savaşa girmesi karşılığında Kıbrıs’ı Yunanistan’a önermesinin üzerinden 102 yıl; 1. Dünya savaşından sonra Paris'te toplanan Barış Konferansı'nda, 30 Aralık 1918’de Yunanistan'ın Kıbrıs’ı istemesinin üzerinden 101 yıl geçmiş.        

(Parantez açarak söyleyelim: 1. Dünya savaşından sonra Paris'te toplanan Barış Konferansı'nda Yunan Başbakanı Venizelos’un istediği topraklar şöyleydi: Batı Anadolu (İzmir, Bursa, Çanakkale, İzmit ve civarları); Pontus (Trabzon, Sivas, Kastamonu ve civarları); Kuzey Epir (Güney Arnavutluk); Kıbrıs, Rodos, Meis, Girit, Bozcaada ve İmroz; Batı ve Doğu Trakya. Ne kadar da iştahlıymış Yunanistan, değil mi?)

16 Ağustos 1919’da Rum piskoposlarıyla belediye başkanlarının İngiltere Sömürgeler Bakanlığı’na verdiği Enosis muhtırası üzerinden de 199 yıl geçmiş.

HEM YORULDUM HEM USANDIM AMA…

Tarih üzerine tarih vermekten ve hesaplama yapmaktan hem yoruldum hem usandım ama yarıda bırakmak da olmaz.

Başarısızlıkla sonuçlanan Enosis amaçlı 1931 İsyanı’nın üzerinden 88 yıl; 1950’de yapılan Enosis plebisitinin üzerinden 69 yıl; Yunanistan’ın Enosis için BM’ye başvurmasının üzerinden 68 yıl;  1952’de Atina’da EOKA’nın kurulmasının üzerinden 67 geçmiş.

1 Nisan 1955’te EOKA’nın silahlı terör eylemlerine başlamasının üzerinden de 64 yıl geçmiş.

1958 yazı Kıbrıs’ı kana boğup iç savaş tehlikesi baş gösterince, NATO’ya zarar verir düşüncesiyle ortak bir cumhuriyet kurulmasını hedefleyen Zürih Londra Anlaşmaları’nın üzerinden 60 yıl; bu anlaşmalar bağlamında ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasının üzerinden 59 yıl geçmiş.

Zürih Londra Anlaşmaları (ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası) ile Enosis ile Taksimin yasaklanmasının üzerinden de 59 yıl geçmiş.  

Ölü doğan ortak Kıbrıs Cumhuriyeti daha üç yaşındayken, yani 1963’te, Anayasa’nın Türklerin eşitliği ile ilgili 13 maddenin değiştirilmek istenmesinin üzerinden 56 yıl; Türkler bu değişiklikleri kabul etmeyince, “mümkün olan en kısa sürede, Türkiye harekete geçmeden Kıbrıs Türkleri’ni ‘halletmeye’”yi hedefleyen Akritas Planı’nın uygulanmaya konmasının (Kanlı Noel’in) üzerinden de 56 yıl geçmiş.

Dahası var:

AKEL’in, 11. Kurultayında aldığı Enosie kararının üzerinden 53, Rum Meclisi’nin oybirliği ile aldığı Enosis kararı üzerinden 52 yıl geçmiş.

15 Kasım 1867’de, (Güneydeki) Geçitkale – Boğaziçi’ye yapılan Rum- Yunan saldırısından sonra, Türkiye’nin tüm isteklerine evet diyerek Kıbrıs’a kaçak yollardan girmiş Yunan tümeni ile Grivas’ın Ada’dan çıkarılmasından sonra, Makarios’un şiddetle/güçle Enosis’i gerçekleştiremeyeceğini anlayıp Enosis için zamana oynama politikasını 1968’de yürürlüğe koymasının üzerinden 51 yıl geçmiş.

Enosis için zamana oynama politikasına geçen Makarios’un; “hemen Enosis” isteyen Yunan Cuntası ve onun işbirlikçisi EOKA B ile ters düşmesi üzerine, 15 Temmuz 1974’te gerçekleştirilen darbe ile Enosis’in gerçekleşmesine ramak kala, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Temmuz 1974’te adaya çıkıp bugünkü coğrafyayı çizmesinin üzerinden 45 yıl geçmiş.    

Neyse çok uzadı bu sayı ve tarih geyiği! Bundan sonrasını hızla geçelim:

Kıbrıs sorununa çözüm amaçlı görüşme sürecinin 1968’de Beyrut’ta başlamasının üzerinden de 51 yıl, halkoylaması aşamasına kadar gidebilen Annan Planı üzerinden 15 yıl geçmiş.

Bizim kaç Cumhurbaşkanı ile görüşmecimiz olmuş, kaç Rum Yönetimi Başkanı gelip geçmiş, kaç BM Genel Sekreteri, kaç özel temsilci, kaç ABD Başkanı, kaç İngiliz Başbakanı, kaç Yunan Başbakanı geçmiş, isteyen hesaplasın. 

PEKİ AMA SONUÇ?

            Sonuç var tabii!

            15 yıl önce 2004’te Rum Yönetimi tek başına AB’ye üye olduğunda Kıbrıs’a gelen Yunan Başbakanı Simitis, “Enosis gerçekleşti” demişti. Doğru söze ne denir? Artık “Enosis de Enosis” diye tutturmanın alemi kalmadı. Bir biçimde, Türkleri yaratılan de facto duruma yamarsanız, hele hele garantileri de kaldırırsanız yeter de artar bile!  

            Zaten ve hem de, bu hedeften, görüşme süreci başladığından beri, 1963’te istenen Anayasa değişikliklerinin, hatta Akritas Planı’nın hedeflerinden hiç şaşma olmadı ki Rum – Yunan tarafı!  

Onca sayı ve tarihlere de baktığınızda ne kadar eğlenceli, değil mi?

Ya da gülsek mi ağlasak mı?