Kuzeydeki seçim rüzgarlarına geçim rüzgarları  bayağı karıştı. 7 Ocak, 2017 tarihinde yapılacak olan parlamento seçimleri için tanıtım ve propaganda etkinlikleri vites yükseltirken, ekonomik koşulların tetiklediği zamlar da yavaş yavaş ses vermeye başladı. Önce mazot sonra gaz fiyatlarına getirilen artışların yaratacağı zincirleme fiyat artışları konusunda yorumların da sıklaştığı medyamızda, seçim sonrasında kapımızı çalacak olan fiyat artışlarının da sırada beklemekte olduklarını görebiliriz.

Türk lirasının yabancı paralar karşısında gittikçe değer kaybına uğramakta olması,  döviz cinsinden borcu olan veya kira ve okul harçları ödemekte olan insanlarımızın duyumsadıkları sıkıntılar, kuzey Kıbrıs’a döviz karşılığı yapılan  ithal malların fiyatlarında görülen artışlar, bir karabasan gibi üzerimize çökmekte.

Tüm bu sıkıntılara karşı en sağlam bağışıklık;  gelirlerin döviz cinsinden olmasıdır kuşkusuz. Ne var ki ülkemizde, benim bildiğim çok az sayıda özel bazı eğitim kurumları dışında çalışanlarına döviz endeksi maaş ödemekte olanlar çok az. Kısaca başta devlet çalışanları olmak üzere gelirleri enfasyon fırtınasna yakalanmış yurttaşların yapabilecekleri pek de bir şey kalmıyor. Daha fazla çalışıp gelirleri artırmak, veya giderleri kısmak dışında.

Devlet olarak da, bu ekonomik darboğazdan geçilirken bazı resim, harç ve vergilerin azaltılarak pek ala fiyatlardaki artışlarda az da olsa bir kontrol sağlanabilir. Her altı ayda bir de olsa, enflasyon karşılığının bir bölümünün maaşlara yansıtılmakta olması kamu görevlilerinin gelirlerini bir dereceye kadar korumakta. Özel sekterde çalışanlar da her zaman olduğu gibi bu memleketin öksüz çocukları. Sendikalarımız ve sendikacılarımız da buralara pek uğramıyor uğrayamıyor hala.

Kuzey Kıbrıs’tan güneye geçip avro karşılığı çalışanlar ve çalışmak isteyenlerin sayısında bir artış  olduğu da ilgililerce gözlenmektedir.

Yurttaşların pek de sürpriz olmayan ve geliyorum ve geleceğim diyen enflasyon fırtınası karşısında içine girecekleri psikolojinin seçimlere ve seçme davranışlarına belli bir oranda yansıyacağını hatta bazı partiler tarafından yansıtılacağını da hemen belirtelim. Seçimlerin siyasal partilerin kamu kaynaklarına erişme yarışı olduğunu da düşünürsek, hükümet halen hükümet edenlerin ve seçimlerden sonrada hükümet edeceklerin bu kamu kaynaklarını enflasyonun sınavından nasıl geçireceklerini de anlatmaları gerekecek. Hele de kamu kaynaklarını artırmak adına vergiler daha da artırılır mı? noktasında, yurttaşlara söylenmesi gerekenler var.

Seçim sathı mahallinde  siyasal partilerin  birikimli ve deneyimli adaylarının, sorunlarımızı çözebilecek kapasitede olup olmadıkları da bu enflasyon rüzgarlı seçim ikliminde daha da önem kazanmıştır. Yurttaşın aklı tabii ki geçim konularına daha da fazla odaklanırken, seçim derdindeki adayların performansı gerçekten görülmeye değer olacaktır.

Kullanmakta olduğumuz paranın değer kaybının neden olduğu ekonomik dar boğazların partilerin Kıbrıs sorunu ve olası çözüm düşünceleri üzerindeki söylemlerini de etkilemesi kaçınılmazdır.

Ekonomik akla en yakın olan,  bir çözümle kuzey ekonomisinin dış dünyaya bağlanma şansını yakalayacağı ve ambargolardan uzak bir ekonomik ilişkiler ağı içerisinde daha da kolay geliştirilebileceğidir. Kıbrıs’ın etrafından bulunabilecek zengin gaz ve petrol yataklarından elde edilecek gelirlerden de pay sahibi olabilmek,  bir çözümle beraber en azından daha kolay mümkün olacaktır.

Seçim ve geçim gailelerinin neredeyse bire-bir örtüşeceği bir seçim dönemine hoşgeldiniz. Geçim ve seçim rüzgarları birbirine daha da karıştı. Umarız adanın güneyindeki ve kuzeyindeki seçim ve geçim rüzgarlarına, Ocak ayı içerisinde denizlerde askeri gerilim rüzgarları da karışmaz. Türkiye de haklı olarak haklarını arayacaktır ve alacaktır hem kendi hem de Kıbrıslı Türkler adına.

Kıbrısın güney denizlerinde, tek toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından tek taraflı olarak ilan edilmiş Münhasır Ekonomik Bölgede, Ocak ayında yapılacağı söylenen sondajlar komşularımızın gerçek niyetlerini daha da ortaya çıkarırken, kuzeydeki ve güneydeki seçimleri de tahmin edildiğinden fazla etkileyebilir. Dur bakalım “kahraman” Anastasiades’in seçim stratejisine harmanladığı gaz peşrevleri ve hamleleri,  Gıbrızın kuzeyine ve güneyine ne getirecektir? Kısacası ada seçimlerine fena halde gaz da kaçabilir. Sonradan çıkarması bayağı sorunlar da yaratabilir. GÖRECEYİG. EN THUMEN!