Her koyun kendi bacağından asılır, ne var ki insan koyun değildir ve halklar da sürü değildir.
İsteyen istediği makama, mevkiye aday olabilir, o işin zaptiyesi değilim ve fakat hiç kimse de benim adıma ahkâm kesme hakkına sahip değildir, özel olarak vekâlet, onay verirsem,  onu seçersem adıma sözcü olarak belki bir ölçüde olabilir.
‘’Türkiye’nin işgal ordularının varlığına ve adaya yasadışı bir biçimde nüfus taşınmasına son verecek ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni askersizleştirecek bir çözüm için bütün gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Nihai hedef Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin birleşik antiemperyalist mücadelesiyle Britanya üslerinin varlığına son verilerek adanın tamamen askersizleştirilmesi olmaya devam etmektedir. 
Hiçbir yabancı ülkeye müdahale hakkı vermeksizin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin birliğini, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini sağlayacak bir çözüm için bütün gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Göçmenlerin evlerine ve mülklerine dönme hakkı da dâhil olmak üzere bütün Kıbrıslıların insan haklarını ve temel özgürlüklerini sağlayacak ve güvence altına alacak bir çözüm için bütün gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.’’
Tırnak içindeki satırlar AKEL partisinin gençlik kolları gibi çalışan EDON gençlik örgütünün, 13 ocak 2019 tarihinde düzenlediği 19 genel kurulunda, genel sekreter Hristo Hristofyas tarafından yapılan konuşmadan alınmıştır. Kim istemezdi ki Kıbrıs adasında hiç  fasariya- çatışma ve savaş çıkmasın. Buna ben istemezdim diyecek tek bir insan olan insan düşünemiyorum. Eğer AKEL kendini pazarladığı gibi bir komünist partisi olsaydı, Kıbrıs elenlerinin Yunanistan ile birleşme politikalarını akamete uğratacak gücü vardı ve fakat bu gücü tam tersine adayı Yunanistan’a bağlamak için kullanmayı tercih etti.
Ada kana bulandı.
Yaşanan  yaşanmış ve geçmişte kalmıştır diyebilirdim ve AKEL in 1990 yılında yaptığı, enosis politikamız yanlıştı özeleştirisini ciddiye alabilirdim eğer EDON genel sekreteri bay Hristo Hristofyas, ayni genel kurulda ‘’ .Yeniden yakınlaşma politikası EDON için stratejik tercihtir ve sınıfsal, sosyal ve ideolojik kökenlerimizden kaynaklanmaktadır. 
Kökeninden bağımsız bütün Kıbrıslıların sözcüsü olma niteliğiyle Halk Hareketi, bu anlayışın çerçevesinde hem İngiliz sömürgecilik boyunduruğundan kurtuluş, hem de Kıbrıslı emekçilerin sınıfsal ve sosyal haklarının kazanılması ve güvence altına alınması için Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak cephesini öneriyordu.  Ardından Kıbrıs devletinin yoğun iki toplumlu niteliğiyle ama aynı zamanda toplumları ayıran unsurlarla kuruluşuyla Sol, bu devletin işleyişi için iki toplumun arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi ve işbirliğinin geliştirilmesi gerekeceğini çok doğru olarak öngördü’’ demeseydi. 
Böylesi fili yuttu yılan yalanları ancak ve yalnız 1990 da AKEL’in enosis plitikasına dair  özeleştirisinin, iş ola lâf ola olduğunu kanıtlar.
Yine de geçmişin bütün büyük hatalarını unutmadan önümüze bakabilir ve Kıbrıs türkleri ile Kıbrıs elenlerinin, öncelikle barış içinde YANYANA ve güven arttıkça da belki, ortak ama mutlaka eşit ortak olarak, konfederal ya da federal bir devlette buluşmalarını bir olasılık olarak düşünebiliriz, bu da ancak ve yalnız AKEL ‘in programına, Kıbrıs’da birbirine eşit iki halk vardır, Kıbrıs türklerinin AYRILMA HAKKI VARDIR VE BİZ, BİR KOMUNİST PARTİSİ OLARAK BİRLİKTE YAŞAMAYI ÖNERMEK VE SAVUNMAKLA BERABER, KIBRIS TÜRK HALKININ KENDİSİ ÖYLE İSTERSE AYRILMA HAKKINI KABUL EDİYORUZ diye yazabilmesi ile olasıdır.
AKEL bir kez daha kendi ideolojisi ile imtihan halindedir.
AKEL ‘in taptığını iddia ettiği Lenin halkların ayrılma hakkının yılmaz savunucusu idi.
AKEL korkarım ki 735 inci defa bütünlemeye, hatta sınıfta kalacaktır.
Bu kafa ile MARX LENİN ÜNİVERSİTESİNİ DEĞİL, SOLUN  İLKOKULU BİLE  BİTİRİLEMEZ